Söyleşilerimden biri idi sanırım farkındalığı yakalayabilmiş bir genç sormuştu;
“Hocam bir avuç sahabe nasıl oldu başardı da biz bugün yaklaşık iki milyar insan başaramıyoruz?”
Akabinde de başka bir genç merakla atılmıştı;
“Hocam neden biz insanlığın atası iken bugün her şeyi geriden takip eder hale geldik sizce” diye.
Her iki gence de “samimiyet” demiştim o vakit ve eklemiştim;
“Sahabe, davası ve inancında samimi idi ve gayreti bu samimiyetini güçlendiriyordu. Bu yüzden olsa gerek ki bir avuç dediğimiz sahabe içindeki inanç ve bu inancın beslediği bir samimiyetle Medine gibi kuru bir çöl şehrinden medeniyete ulaşabildi ve bizler bugün o medeniyetin miras yedileri olarak üzerinde tepindiğimiz manevi mirastan bihaber durumda elin oğlunu gıpta ile izliyoruz.
Ama elin oğlu diyerek bir taraftan “kafir” diyerek ötekileştirdiğimiz, öbür taraftan da ürettiklerini hayatımızın her alanında kullandığımız insanlar da kabul etmesek de davalarında samimi ve ilahi kodlama inanan inanmayan ayırmadan sünnetullah gereği “çalışana, gayret edene” veriyor.