Fikir
Giriş Tarihi : 18-07-2020 14:29   Güncelleme : 18-07-2020 14:29

Gül Hanım

Kurtuluş savaşının bilinmeyen, pek duyulmayan ismi kahraman, korkusuz bir hanımefendiden Gül hanımdan bahsedeceğim.

Gül Hanım

İzmir'de veya Bornova da yaşayıp maalesef birçoğunuzun bilmediği duymadığı kahraman GÜL hanımdan bahsedeceğim size.

 

Vatan sevgisi o kadar tavan yapmış taa ciğerlerine işlemiş ki soy ismi kanununda, o dönemde vatan sevgisiyle yanan Gül hanım hiç tereddüt etmeden yurduna köle, hizmetkâr anlamına gelen YURDAKÖLE olarak soy isim alıyor.

 

Tabi bu yazı hayat mecmuasının 13. sayısında yani 1960 yılında yayınlanıyor yazıyı buyurun dikkatle okuyunuz.

 

ALLAH C.C. Onlardan razı olsun. GÜL HANIM RÜYASINI VE HATIRALARINI ANLATIYOR: Sayın Halide Edip Adıvar'ın hatıralarında adı geçen "Gül hanım" hakkında Bornova'da emekli topçu yarbayı A. Osman Usman'dan şu mektubu aldık;

 

25 Mart tarih ve 13 sayılı Hayat mecmuasında adı geçen Milli mücadelenin kadın mücahitlerinden Gül hanım halen İzmir'in Bornova kazasında yaşamaktadır. Mecmuanızda bahsedilen hatıralarını kısaca şu şekilde anlatmaktadır:

 

"20 yaşında iken Erzurum'da, Yunanlıların Ankara'ya çok yaklaşmış olduğunu işittim. Buna çok üzüldüm. Kadınlarında toplanarak düşmana karşı koymasını düşünerek teşebbüse giriştim. Haki kumaştan bir asker elbisesi yaptırdım.

 

Bu sırada şöyle bir rüya gördüm : "Karanlık bir gecede düz ve geniş bir meydanda kara bir ordu toplanmıştı. Ben bu orduyu havadan görüyordum. Düşman ordusu olan bu ordu daha sonra parçalandı, bunların yerini Türk askerleri aldı. O zaman bende yere indim. Türk askerlerinden biri bana bir dağ eteğinde birçok deve gösterdi. Her devenin başında beyaz bir sarık vardı. Ben "Bunlar deve değil, Hazreti Ali'nin kendisi ve bakışları" dedim.

 

Bu esnada yanımda bir çocuk belirdi. Ona "Nuru Muhammed Erzurum'daki evliya Abdurrahman Gazi senin neyindir ?" dedim. "Benim amcamdır" dedi. "Ya benim neyimdir ?" diye sorduğum zaman "Seninde kardeşindir" diye cevap verdi.

 

" Bu rüya üzerine Kars'ta bulunan Kazım Karabekir paşaya mektup yazarak rüyamı anlattım ve harp etmek üzere askere alınmamı istedim. O da Atatürk'e yazmış... Atatürk müstahkem mevkiye emir vererek "Kocası müsaade ederse 21. fırka ile gelsin" demiş. Bu fırka ile Koçhisar yakınına kadar geldim, oradan ayrılarak Ankara'ya gittim. Tam asker kıyafetinde ve tepeden tırnağa kadar silahlıydım. Ankara'da Atatürk beni Çankaya'ya çağırttı. Gittim. Kış dolayısıyla geç kaldığımı anlattım.

 

Düşmanla savaşmak, ondan memleketimin intikamını almak için geldiğimi ve müsaade edilmesini rica ettim. Memnun oldu. Yüzüm kapalıydı. Yalnız gözlerim açıktı. Beni İnönü'nün yanına gönderdi. 15 gün Akşehir'de İnönü'nün yanında kaldım. Ondan cepheye sevkimi istedim. Beni 1. orduya gönderdi. Bütün 1. ordu birliklerini dolaşarak askeri teşci ettim. Büyük taarruza askerler arasında katıldım. Ordu Afyon'a girerken orada bulundum. Rüyamda gördüğüm dağın meşhur Afyon dağı olduğunu o zaman anladım.

 

Afyon'dan sonra İzmir istikametine ilerleyen birliklerle geceli gündüzlü yürüyerek ve savaşarak 9 Eylül 1922'de İzmir'e girdim. İzmir'e girdikten sonra Atatürk'ü Göztepe'de ziyaret ettim. Beni kabul etti. Memnuniyetini bildirdi ve bana Bornova'da ev ve arazi verdirtti.

 

Gül hanım : "Hastalıklar beni yıprattı. Fakat gene yurdum için canla başla çalışmaya hazırım. İcap ederse yurdum için düşmanla çatışmaktan da geri kalmam." demektedir.

 

Gül hanım soyadını da "Yurdaköle" olarak almıştır. Kırmızı şeritli İstiklal madalyasını halen iftiharla taşımaktadır. 1960.

 

Rabbim vatan, iman aşkıyla yanan necip milletimizin bu aşkını her daim sürdürsün. Bayrak ve vatan sevgisi ile var olan milletimizin sayısını arttırsın. Kadın erkek demeden vatana sahip çıkan, manevi hissiyatıyla yaşayan milletimizin her daim söz sahibi olması dileğimizdir.

 

Selam ve dua ile kalınız.

Recep YAZGANRecep YAZGAN