Sağlık
Giriş Tarihi : 23-10-2014 00:30   Güncelleme : 23-10-2014 00:30

"Güvensizlik ortamı, salgın hastalıklarla mücadeleyi önlüyor"

KASTAMONU (AA) - MEHMET TUĞCU - Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı Prof

KASTAMONU (AA) - MEHMET TUĞCU - Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. ­Recep Akdur, ortaya çıkan Ebola gibi virüslerin laboratuvarlardan kaçan biyolojik savaş ürünleri olduğu ya da hastalığın abartılarak ticari fırsat değerlendirildiğine ilişkin kuşkuların birliktelik ve dayarnışmayı olumsuz etkilediğini belirterek, "Oysa ki dünya çapında salgın hastalıklarla mücadelede uluslararası ve kurumlararası işbirliği çok önemlidir. Güvensizlik ortamı bu işbirliğini engellemektedir” dedi.

Akdur, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Ebola virüsünün kaynağının ne olduğunun kesin bilinmediğini, goril, yarasa, şempanze ve maymunlar gibi primatlardan geçtiğinin düşünüldüğünü anlattı.

Virüsün insandan insana bulaştığına dikkati çeken Akdur,  "Etkili ilaç bulunursa virüsü insanlardan arındırmak kısmen kolaydır. Bunun üzerinde çalışılmaktadır ve güçlü adaylar vardır. Buna karşılık virüsü yabani hayvanlardan yani esas kaynaklarından arındırmak olanaksızdır. Bu nedenle günümüzdeki olanaklarla dünyayı bu virüsten arındırma şansından yoksunuz" diye konuştu.

Akdur, hastalıktan kurtulmanın yolunun aşı geliştirmek olduğunu belirterek, bulaşıcılıkta temasın büyük rol oynadığını kaydetti.

Hastaların bakımında görevli sağlık çalışanları, hastane personeli ve diğer hastalara bulaşma riskinin yüksek olduğuna işaret eden Akdur, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Salgının kontrol altına alındığı Nijerya ile birer hasta görülen İspanya ve ABD’yi hariçte tutarsak Ebola, şu anda üç ülkede görülüyor. Eğer bu üç ülkede hastaların erken tanısı yapılabilse ve ciddi karantina önlemleri uygulansa yayılma hızı kesilecektir. Nitekim Nijerya’da başlayan salgın bu şekilde kontrol altına alınmıştır.Türkiye’de Sağlık Bakanlığının Ebola salgını konusunda aldığı önlemler doğru ve yeterlidir. Hastalığın görüldüğü üç ülkeden ve bu üç ülke vatandaşlarının uluslararası çıkış yaptığı komşularından Türkiye’ye gelen ve kuşkulu insanların emin olununcaya dek karantinada tutulması yeterlidir. Yurttaşlarımızın endişeye kapılması gereksizdir.”

Akdur, virüsün ilk tanımlandığı 1976’dan bugüne 3-5 kez salgın çıktığını vurgulayarak, bunların büyük başarıyla önlendiğini söyledi.

Son salgının biraz daha büyük olduğunu aktaran Akdur, şunları dime getirdi:

"14 Ekim 2014 itibarıyla Dünya Sağlık Örgütüne 9 bin 216 vaka bildirilmiş ve bunlardan 4 bin 555’i ölmüştür. Son salgının görüldüğü üç ülke yani Liberya, Sieralone ve Gine, dünyanın en yoksul, dolayısıyla da hijyenin en kötü, sağlık hizmetlerinin en zayıf olduğu üç ülke. Bu nedenle salgın hem daha büyük oldu hem de kontrolü biraz zor olacak. Her şeye rağmen ve çok fazla zaman geçmeden bu seferki salgının da bastırılacağını düşünüyorum. Nitekim sosyokültürel düzeyi diğer üçüne göre daha iyi olan Nijerya’da salgın kontrol altına alınmıştır."

Ebola virüsünün kökenine de değinen Akdur, “Ebola virüsü, ilk defa 1976 yılında Kongo Demokratik Cumhuriyeti’nde Ebola Nehri kıyısındaki bir köyde tanımlanmıştır. Filoviridea virüs ailesine mensup olup, 970 nanometre uzunluğunda, 80 nanometre genişliğinde ipliksi yapıya sahiptir. Bulaşma yeteneği çok yüksektir. Oluşturduğu hastalık en öldürücülerindendir. İnsana bulaştıktan 2 ile 21 gün arasında değişen kuluçka süresinden sonra aniden gelişen yüksek ateş ve kanamalarla seyreden klinik tablo oluşturur. Bu nedenle de tıpta Ebola kanamalı ateşi, Afrika kanamalı ateşi ya da yalnızca kanamalı ateş olarak da bilinir" şeklinde konuştu.

Akdur, yeni ortaya çıkan hastalık ya da salgınlar konusunda insanlığın önündeki en önemli sorunun güvensizlik olduğuna işaret ederek, "Bir yandan ortaya çıkan virüslerin laboratuvarlardan kaçan biyolojik savaş ürünleri olduğuna ilişkin kuşkular öteki yanda da hastalığın abartılarak ticari fırsat olarak kullanıldığına ilişkin kuşkular, insanların birlikteliğini ve dayanışmasını olumsuz etkilemektedir. Oysaki dünya çapında salgın hastalıklarla mücadelede uluslararası ve kurumlararası işbirliği çok önemlidir. Güvensizlik ortamı bu işbirliğini engellemektedir” değerlendirmesinde bulundu..

adminadmin