Dr Hasan Ulusoy’un ağzı bozuk, terbiyesizce gevşek hareket ve ifadelerinin ardından aynı grupta, “… Ben hakkımda aşağıdaki haberi yaptırana ..o. Çocuğu dedim ve sözümün arkasındayım..” dediğini başvuru dilekçesinde beyan etmediği, mahkemeye eksik beyan vererek yayını kaldırtma kararı aldığı ortaya çıktı.
Böylece Dekan tarafından korunup kollanıyor olmanın rahatlığıyla Dr. Hasan Ulusoy aynı sinkafları aynı grupta birkaç kere tekrarlayarak kendisine yakışanı göstermiş olan Ulusoy, kendine yakışanı yaparak sözünün arkasında yine duramadı.
Diğer yandan, Hasan Ulusoy ve avukatı kişilik haklarına saldırı olduğunu belirtmekle birlikte haberin içeriğini yalanlayamadığı dikkatlerden kaçmadı.
Kullandığı dil ve sözünün arkasında olduğuna dair beyanı ortadayken Ulusoy'un haberimiz kişilik haklarına saldırı iddiasındaysa kendisi de bu dili kullanmamalı değil miydi?
SENİNKİ KİŞİLİK HAKKI DA KÜFRETTİKLERİN KARAMÜRSEL SEPETİ Mİ
Medya olarak görevimiz bütün gerçekleriyle olayları ortaya çıkarmaktır. Ortaya çıkan gerçekler bazılarını rahatsız edebilir. Onlar rahatsız oluyor diye meslektaşına “…O. Çocuğu…” diyenleri sonra da “Sözümün arkasındayım…” diyenleri görmemezlikten mi gelelim. İstenen ve beklenen bu mudur?
Ettiği Hipokrat yemininde meslektaşlarına “..O.Çocuğu…” demenin sonra da sözünün arkasında olmayanların yeri neresidir bunu da kamuoyunun takdir etmesi gereken bir husustur.
Hasan Ulusoy haberimizde de belirtildiği üzere kullandığı dilin arkasında olduğunu ifade etmiştir. Eğer kullandığı dilin arkasındaysa, bizim de bunu haber yapmamızda bir sakınca görmemesi gerekirdi. Hem kullandığı dilin arkasında duracak hem de bunun ifşa olmasından çekinecek. O zaman sormazlar mı adama hani arkasındaydın?
Böyle bir haber ihbarı geldiği zaman ortada da somut deliller varken kayıtsız kalmak hem insanlık etiği hem Medya etiği ve hem de Hippokrates Kriterleri açısından yanlış olacağı da kesindir.