Türkiye
Giriş Tarihi : 09-05-2016 10:47   Güncelleme : 09-05-2016 10:47

Kahır Gecesi...

İsveç'in Ankara Büyükelçisi Lars Wahlund, "Avrupa Günü" etkinlikleri nedeniyle Samsun'daydı

Kahır Gecesi...
İsveç'in Ankara Büyükelçisi Lars Wahlund, "Avrupa Günü" etkinlikleri nedeniyle Samsun'daydı... Çeşitli protokol ziyaretlerinde bulunduktan sonra, Atatürk Kültür Merkezi'nde basının karşısına çıktı ve Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki ilişkilere değindi. Türkiye'nin isteksizliğinden söz ettikten sonra, "vize muhafiyeti" için "Terörle Mücadele Yasası"nın değişmesi gerektiğini söyledi... Tesadüfe bakın ki,aynı gün Cumhurbaşkanı Erdoğan da AB'nin bu tavrına adeta rest çekerek, "Terör saldırısı altındayken, kusura bakmayın biz bir şey değiştiremeyiz. Siz yolunuza biz yolumuza" demişti... İsveç'e Ukrayna'dan göç etmiş bir ailenin evladı olan İsveç Büyükelçisi Lars Wahlund, AB'nin gerçek yüzünü, bir sivil toplum kuruluşunun onuruna verdiği yemekte göstermişti... Adnan Menderes Bulvarı'ndaki ünlü bir balıkçı lokantasının özel katında, Türk misafirperverliğinin en alasını gören Büyükelçi Wahlund'un, gecenin ilerleyen saatlerinde terör örgütü PKK'ya arka çıkan sözleri, ev sahiplerini hem şaşırttı hem çileden çıkardı... Ev sahiplerinden biri öfkelenmişti. Biraz da sesini yükselterek, "PKK, sizce terör örgütü değil mi?" diye sordu. Büyükelçi Wahlund, "Ben ülkelerin iç işlerine karışmam" demekle yetindi... Oysa, Diyarbakır Sur'da yaşanan olaylardan Türkiye'yi sorumlu tutan sözlerini nedense unutmuştu... Gece ilerliyordu. Laf döndü dolaştı, IŞİD'e geldi. Büyükelçi Wahlund, İstanbul'da iki ilçe adını vererek, IŞİD'in buralarda barındığını ve Türkiye'nin bunlar hakkında bir işlem yapmadığını söyleyince; "Kilis'e füzeleri kim atıyor?" sorusu geldi. Büyükelçi Wahlund'un söyleyecek sözü kalmamıştı... O gece, ev sahipleri; misafir büyükelçinin söyledikleriyle adeta "Kahır gecesi" yaşamıştı ama Avrupa Birliği'nin gerçek yüzünü de bir kere daha görmüştü... Şimdi bu noktada; Ecevit ve Erbakan'ı bir kere daha rahmetle anmak gerekir... Ecevit, o dönemde adı "Ortak Pazar" olan AB'ye giriş sürecinde, "Biz pazar, onlar ortak olacak" tespitini yapmıştı... Necmettin Erbakan da Türkiye'nin AB'ye alınmasının mümkün olmadığını belirterek, "Orası Hristiyan Kulübü'dür" demişti... Yarım asır geçti, ne değişti?.. Türkiye; ileri demokrasi, insan hakları, evrensel hukuk ve çevre gibi kavramları AB isteğiyle değil, kendi vatandaşının refahı için yapmak zorundadır... Mustafa Kemal Atatürk, 6 Mart 1922'de Meclis'te aynen şöyle demiştir: "Avrupa'dan nasihat almak, bütün işleri Avrupa'nın emellerine uygun yürütmek, bütün dersleri Avrupa'dan almak gibi birtakım zihniyetler ortaya çıktı. Oysa hangi istiklal vardır ki yabancıların nasihatleriyle, yabancıların planlarıyla yükselebilsin? Tarih böyle bir olay kaydetmemiştir. Tarihte, böyle bir olay yaratmaya kalkışanlar, zehirli sonuçlarla karşılaşmışlardır." Sanki 94 yıl önce değil, dün söylenmiş kadar sıcak ve gerçek!..
adminadmin