Köşe Yazıları
Giriş Tarihi : 19-04-2021 07:20   Güncelleme : 19-04-2021 07:20

Kendimizin bir tek şiirimiz…

Vaz geçin artık, şu şiir okuma yarışmalarından…

Kendimizin bir tek şiirimiz…

Vaz geçin çünkü etkili ve güzel şiir okuma yarışmalarını, şiir anlama ve yorumlama faaliyetlerine çeviremeden, ‘bir medeniyet tasavvurunun neresindeyiz?’ sorusu, çok anlamlı ve çok yerinde bir soru olma hüviyeti kazanamıyor.

Bana öyle geliyor ki, imkân ve kabiliyet bakımından Türkiye’nin en büyük sendikası Türkiye çapında ‘Şiir Okuma Yarışmalarıyla’ vaktini, imkân ve kabiliyetini tüketebiliyorsa, artık ‘Medeniyet Tasavvuru veyahut bir medeniyet inşa fikri’ bizim için ziyadesiyle lüzumsuz bir iştigaldir.

Bu da belirli bir kültür olgunluğu ve doygunluğuna ulaşılamadan bir medeniyet tasavvurunu hedefleyebilmenin imkânsızlığı anlamına geliyor…

Yapılabilseydi, ‘Şiir anlama ve yorumlama faaliyetleri’ bizi belirli bir kültürel olgunluk ve doygunluk seviyesine taşıyabilirdi.

Düşünürken, ‘Bir şiiri anlayabilmek ve yorumlayabilmek için kaç şiir okumak gerekiyor?’ bunu da düşünelim.

Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın kardeşine yaptığı ziyaretlerin birinde yeğeni,

“Oooo, İyi ki geldin dayı, öğretmenimiz tam da senin bir şiirini açıklamamızı ödev vermişti”

Dağlarca kendi şiirini, yeğenine uzun uzun anlatmış, yeğeni de uzun uzun yazmış.

Bir sonraki gelişinde yeğen de dâhil herkes onu görünce gülmeye başlamış.

“Ne var, ne oldu, ne gülüyorsunuz”

YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ

Recep YAZGANRecep YAZGAN