Özhan KIZILTAN Hiram’ın katili masonlardır!
SON DAKİKA
Sol Ok
Sağ Ok
Yazarlar - Köşe Yazıları
Akasyam Haber
Advert
ANASAYFA Genel Güncel Gündem Siyaset Samsun Haber Kent Kültürü Türkiye Dünya Ekonomi Kültür Tarih
Hiram’ın katili masonlardır!
Özhan KIZILTAN

Hiram’ın katili masonlardır!

Masonluğun ana felsefesi Hiram efsanesine dayanır. Kısaca özetlemek gerekirse, Süleyman Mabedi’nin baş mimarı olan Hiram Abif, el ayak çekildikten sonra inşası devam eden mabedi gezmeye gelir. Mabet inşaatının çeşitli bölgelerini gezip kontrol ettikten sonra Doğu’yu selamlar, işi bitip inşaat alanını terk etmek üzereyken, mabedin inşasında çalışan üç kalfa duvarcı (mason) tarafından önü kesilir. Menkıbeye göre; kalfa masonlar kendisinden ustalık sırlarını ister. Amaçlarının, sırlara vakıf olduktan sonra, inşaatta kendilerini usta olarak tanıtarak daha fazla para kazanmak olduğu söylenir. İsimleri Jubela, Jubelo, Jubelum olan üç mason (duvarcı) katil sırları alamadıkları için Hiram’ı mabedin içinde öldürürler.

Öncelikle şunu belirtmek isterim ki; anlatılan hikâyede Süleyman ile Hiram arasında bir takım kopukluklar vardır. Cinlerle ve tabiattaki tüm canlı varlıklarla konuşma yeteneğine sahip olan, hatta onlara hükmeden Süleyman’ın böyle bir tezgâhtan nasıl haberdar olmadığını sorgulamak gerekir. Sorgulanması gereken bir diğer konu da, Hiram’ın sırrının bir başkasına verilebilecek formda olup olmadığıdır.

Kalfaların istediği sırlar, acaba Hiram tarafından dile getirilebilir cinsten miydi? O sırlar bir başkasına aktarılabilseydi, Hiram’ın ustalar ile paylaştıkları sayesinde, yüzlerce Hiram ortaya çıkabilirdi. Oysa koskoca mabette onun yeteneklerine sahip olan bir tek Hiram vardı. Bilgiye sahip olmakla bilmek, seçkinlik ile seçilmişlik arasındaki fark bu olsa gerek.

Menkıbede verilen mesajlardan biri, kalfaların da mason olduklarıdır. İsimlerinin baş harflerinde yer alan J sütunundan nafakalarını alıyorlardı. Ancak onlar bu isimlere henüz duvarcı olmadan sahip olmuşlardı. Burada da seçilmişlik söz konusu olsa gerek.

Menkıbede verilen bir diğer mesaj, nitelik ile niceliğin karşı karşıya gelmesi. Mabette, tek başına olan Hiram ile üç kişilik çete karşılaşıyor. Ellerindeki aletleri silah yapan üç kalfaya karşı, bilgelikten başka sermayesi olmayan Hiram. Doğa kanunları gereği, niteliksiz ama kalabalık olan, fiziki gücü elinde bulunduran çete, Baş Mimar Hiram karşısında üstün geliyor.

Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Derneği’nin bugününü açıklamak için yeterli olan Hiram menkıbesi, her locada küçük veya büyük çapta hayat bulmaya devam ediyor. Kutsal bir amaç için sahip oldukları varsayılan avadanlıklarını silah haline getiren, görünürdeki loca içi pozisyon ve yetkilerini kullanarak yanına aldıkları niteliksiz bireylerle istedikleri işi yapmaya çalışanların orta oyunu sahneleniyor. Niceliği oluşturmaktan başka, Süleyman Mabedi ile uzaktan yakından ilişkisi olmayan, harici makam ve şöhretlerini kapıda bırakamayan, onun bunun mevkisine, parasına, servetine hürmet edenler, görünürdeki mason camiasını oluşturuyor. Hatta bu iş o kadar ileri gitmiş ki; geçmiş Büyük Üstat kaymakamlarından biri “benim dönemimde üye sayımız yüzde şu kadar arttı” diyerek övünebiliyor.

Anlayacağınız, halen masonluğu temsil etmekte olan Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Derneği üyeleri, menkıbede lanetlenen niceliğe teslim olmuş durumda. Üstat derecesinde yer verilen hikâye, Hiram gibi olmayı teşvik etmekten çok, seçilmiş niceliğe, Hiram’ın nasıl tongaya düşürüleceğini öğretmeye yarıyor.

Özhan KIZILTAN

DİĞER YAZILAR
Sende Yorumla...
Kalan karakter sayısı : 500
GALERİLER
Web Tasarım
iş güvenliği malzemeleri