Şaşırdım...
Hayretler içerisinde kaldım.
"Allah Allaaah bunların kafasına ya bi şeyler düştü ya da ... " dedim. Dedim demesine de "yahu kardeşim başlarına ne geçti veya ne yediler ne içtiler ise bana ne." dedim.
Söylenen söz gerçekten de güzel ve hakikat dolu bir söz ise; bize de, o sözü söyleyeni TEBRİK ve TEŞEKKÜR etmek gerekmez mi?
-Elbette. dedim. Ve sözü de söyleyeni de can-ı gönülden tebrik ediyor, alkışlıyorum.
Bu kadar yıkama ve yağlamadan sonra konuya girmek lazım.
Fransa Cumhurbaşkanı Macron'un İslamiyet hakkındaki küstah sözleri.
MACRON NE DEMİŞTİ?
Macron, başkent Paris'in yakınlarındaki Les Mureaux kentinde, hükümetin gündeminde olan "ayrılıkçı fikirlerle mücadele"ye ilişkin açıklamalarda bulunmuştu. "İslam dünyanın her yerinde kriz yaşıyor." yorumunu yapan Macron, sömürgeci geçmişi olan bir ülke olduklarını ancak bu konudaki travmaların çözülemediğini, Fransa'da, cumhuriyetin ortağı olması için İslam'ın yapılandırılması gerekiyor." ifadesini kullanmış idi.
Fransız lider Macron'un İslamiyet hakkındaki küstah açıklamalarına anında tepkiler verildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sert sözlerler ile hedef aldığı Macron'ana muhalefet partisi CHP'nin de hedefindeydi. CHP Grup Başkanvekili Altay, Macron'u hiç ummadığımız, aklımızın ucundan dahi getirmediğimiz bir şekilde âdeta topa tuttu.
CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, İslamiyet’le ilgili sözleri nedeniyle Fransa Cumhurbaşkanı Macron’a:
"Ukala, edepsiz, hadsiz. Aydınlanmış bir İslam oluşturacağız.' Hadi oradan. Sen kimsin? Senin gibiler insanları uyuşturarak gerçek İslam'dan kopardılar, bu cihatçı teröristler dediğimiz onlar. Macron'a bir tavsiyem var, Kuran-ı Kerim'i aç oku. Kuran-ı Kerim'de öldürmek yok, hırsızlık yok, kul hakkı yok, kan akıtmak yok. Onu, İslam adına yapanlar, cihatçı kisvesi altında yapanlar Batı'nın, emperyallerin içimize soktuğu, dinle ilgisi olmayan, Kuran-ı Kerim'le, Allah'la ilgisi olmayan kafirlerdir. Kimsenin İslam'ı aydınlatma haddi ve hakkı yoktur." ifadelerini kullandı.
Tebrik ederim...
Teşekkür ederim...
İnşaallah;
"...
Meselâ, her ikinizin Hâlıkınız bir, Mâlikiniz bir, Mâbudunuz bir, Râzıkınız bir—bir, bir, bine kadar bir, bir.
Hem Peygamberiniz bir, dininiz bir, kıbleniz bir—bir, bir, yüze kadar bir, bir.
Sonra köyünüz bir, devletiniz bir, memleketiniz bir—ona kadar bir, bir.
Bu kadar bir birler vahdet ve tevhidi, vifak ve ittifakı, muhabbet ve uhuvveti iktiza ettiği ve kâinatı ve küreleri birbirine bağlayacak mânevî zincirler bulundukları hâlde, şikak ve nifâka, kin ve adâvete sebebiyet veren örümcek ağı gibi ehemmiyetsiz ve sebatsız şeyleri tercih edip mü’mine karşı hakikî adâvet etmek ve kin bağlamak, ne kadar o rabıta-i vahdete bir hürmetsizlik ve o esbab-ı muhabbete karşı bir istihfaf ve o münasebât-ı uhuvvete karşı ne derece bir zulüm ve i’tisaf olduğunu, kalbin ölmemişse, aklın sönmemişse anlarsın.
Risale-i Nur Mektûbat, 22. Mektub, s. 443 denildiği gibi tüm siyasi, içtimai, sosyal, siyasal, milli ve manevi konularda da bir ve beraber olur, bunları da samimi bir şekilde ülkemizin tüm insanları ile paylaşırsınız.
Tekrar tekrar tebrik ediyorum.
Ve diyorum ki:
BU HAKİKATLERİ HER DAİM DUYMAK İSTERİZ.
