Aksiyoner bir ülke ve onun bireyleriyiz. İçimizdekiler kadar bir de sürekli olarak cendereye sokmak yâda yaptırım sopaları ile âdeta ensemizde boza pişirmeye çalışan dost(!), müttefik(!) devletlerin aksiyonları ile âdeta gündemden gündeme koşuyoruz. Aslında hoşuma da gitmiyor değil haaa. Zira hepimizi dinç ve diri tutuyor.(!)
Kendi dar dairedeki sosyal ve aile hayatımız gibi devletimizin 'de hayatı bundan dolayıdır ki gündemler ile dolu aksiyonlar ile geçiyor. Bir gün gündemsiz geçmesin "Allah Allah hayr ola" demeden geçemiyoruz.
CHP'nin eski milletvekili Fikri Sağlar'ın türbanlı hakimlere yönelik sarf ettiği sözler hakkında konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "CHP'nin oy almak için bazı yerlerde birkaç başörtülü kişiyi vitrin mankeni gibi kullandığı" görüşünü savundu.
Cuma çıkışı yapılan bu çıkıştan sonra anamuhalefet partisi durur mu o da muhalefet cephesinden şipşak, beş dakikada beşiktaş bir çıkış yaptı. (Valla Beşiktaş ın nerden nereye beş dakika sürdüğünü bilmiyorum. Bilen varsada yazsın.)
Kılıçdaroğlu şunları söyledi:
* Herhalde bir kadına bundan daha ağır bir hakaret edilmez. Doğru değil, ne demek yani vitrin mankeni. Dönüp bir kendisine baksın yani.
* İnsan gerçekten üzülüyor. O koltuğun hakkını verse, oturduğu koltukta millete, başını açana, başını kapatana her türlü hakareti yapabiliyor. Ne demek ya vitrin mankeni.
* Kendi partisinden olursa hiçbir sorun yok, başka bir partiden olursa vitrin mankeni.
* Hangi akılla, hangi mantıkla, hangi bilgiyle, birikimle bunu söylüyor?"
Valla neyi nereden tutsamda makaleye başlasam diye düşündüm. Aslında beyanatı verdiği gün yanında bulunan kardeşimizin twitırda yazdığı ve yaptığı paylaşım üzerinden bir şeyler yazacaktım. Lâkin yazı başka mecraya kaydı. Hakkınızı helal edin. Onuda nasipse bir gün yazarız inşaallah.
Sayın başkanıma başı örtülü kardeşimizi değil, BAŞÖRTÜSÜNE sahip çıktığı(!) için ne kadarda teşekkür etsem azdır. Lâkin konu hiçte sayın başkanın ve kurmaylarının dediği gibi değil, zira aynı chp ve aynı zihniyet 2013 senesinde türbanlı milletvekilleri için bu veciz, güzel, kulağımıza, yüreğimize ve dahi beynimize hoş gelen sözleri söylemediklerini, söyleyemediklerini görüyor ve okuyoruz.
Tarihler 28.10.2013 günü gösterdiğinde dünün ve dahi günümüzün ana muhalefet partisi CHP, TBMM çalışmalarına türbanla katılma kararı alan AK Parti Konya Milletvekili Gülay Samancı ve Kahramanmaraş Milletvekili Sevde Beyazıt Kaçar’ın, genel kurul salonuna girmelerinin ardından göstereceği tepkiyi belirledi.
USUL TARTIŞMASI AÇACAĞIZ
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile yaklaşık bir saat önce genel merkezde buluşan Grup Başkanvekili Engin Altay, “Genel kurula girmeleri, ‘iç tüzük ihlali’ gerekçesiyle usul tartışması açacağız. Tüm itirazlarımızı dile getireceğiz. İtirazlarımız kabul görür/ görmez toplumun gözü önünde tüm itirazlarımızı dile getireceğiz. İç tüzükten kaynaklı tüm haklarımızı da kullanacağız. Sayın Genel Başkanımız ile de bu konuda mutabık kaldık” bilgisini veriyor.
Yâni;
Milletin iradesi ile...
Milletin helal oyları ile seçilmiş ve BAŞÖRTÜLÜ MİLLETVEKİLİ'ni usüle aykırı diye seçilmiş milletvekilini oturdukları meclis sıralarının kapaklarına vurarak BU KADINA HADDİNİ BİLDİRİN diyerek meclisten atmaya çalışan faşizan düşünce ve fiili ile aynı safda kol kola omuz omuzasınız. Yâni, sizin cephede değişen hâlâ bir şeyler yok.
2013...
2021...
aradan geçen tam tanıma 8 kocaman dolu dolu yıllar.
İnsanlar ve devletler acılı, üzüntülü, kederli yaşadıkları olaylardan ibret ve ders alırlar, hayatlarını ve politikalarını da buna göre tanzim ederler. Lâkin görünen o ki olanlardan, olaylardan ve yaşadıklarınızdan anlıyoruz ki Chp, milletvekilleri ve kurmayları hiç mi hiç ders almamışlar.
Şimdi bir bakalım,
Düne...
Bugüne.
Sizce var mı bir değişiklik?
Düşüncelerinden?
Siyasi politikalarından?
Yok.
Evet; inandık, gördük ve bildik ki o zihniyetten bir nebze olsun uzaklaşmak ve dahi imtina etmek zerre miskal yok.
Yâni başörtüsü meselesinde Chp cephesi aynı, mevzi aynı, askerde aynı, cephanelerde hep aynı.
Ne diyelim;
KIRK YILLIK KÂNİ, OLMUYOR YANİ
