Samsun Ülkü Ocakları’ndan şaşırtıcı açıklama

Samsun Ülkü Ocakları, Memur Sen’in şehitleri anma programında yer alan bir isme şehit değil vatan haini diyerek itiraz etti.

Samsun Haber - 24-02-2017 10:26

Samsun Ülkü Ocakları’ndan şaşırtıcı açıklama

Samsun Ülkü Ocakları, İskilipli Atıf Hoca’nın, Kurtuluş Savaşı sırasında İngiliz ve Yunan propagandası yaptığı için idam edildiğini iddia ederek, şehit diye göstermesine tepki gösterdi.

Samsun Ülkü Ocakları’ndan yapılan açıklamada,

“Eksik ve yanlı bilgilerle sırf Büyük Önder Atatürk’e düşman diye kahraman ilan edilen İskilipli Atıf hakkında gerçekler bilinmelidir. Kurtuluş Savaşı sırasında önce İngiliz sonrada Yunan propagandası yapan Teali- İslam Cemiyeti üyelerinden olan ve bir dönem başkanlığını da yürütmüş olduğu bu cemiyette Milli Ordumuza ve bölgesini savunmaya çalışan Anadolu insanlarına ağır hakaretlerde bulunarak halkı milli direnişten uzaklaştırmaya çalışan yunan beyannamelerinin ve yunan propagandasının dağılmasını sağlamış ve bu sebep ile savaş sonrası idam edilmiş bir haindir.” denildi.

ATIF HOCA’YA FETÖ YAKIŞTIRMASI

Yapılan açıklamada İskilipli Atıf Hoca ile FETÖ elebaşının karşılaştırması yapılarak, “Yarın bir gün FETÖ’yü de şehit ilan eder. Devletin bekasını ve milletin devamlılığını koruyan yüce makamlar bu vatan hainini savunan Memur-Sen’in bu programını yapmasını biz Ülkü Ocakları Samsun İl başkanlığı olarak karşısındayız, vatan hainlerinin ve onun savunucularının da her zaman karşısında olacağız” diyerek sözlerini sonlandırdı.

Memur Sen’in şehitleri anma programının afişinde, İskilipli Atıf Hoca, Hasan El Benna, Necmettin Erbakan, Mehmet Kırkıncı Hoca, Esat Coşan, Malcolm X, Aslan Mashadov ve Metin Yüksel gibi isimler yer alıyor.

İSKİLİPLİ ATIF HOCA KİMDİR?

İskilipli Atıf Hoca Şapka Kanunu çıkmadan 1,5 yıl önce ve bakanlık izni ile basılan 'Frenk Mukallitliği ve Şapka' kitabı sebebiyle 86 yıl önce bugün idam edilmişti

İskilipli Atıf Hoca, 1874'te İskilip'in Tophane köyünde doğdu. İlk eğitimini köyündeki medreseden alan Atıf Hoca, daha sonra İskilip'in tanınmış alimlerinden Abdullah Efendi'den fıkıh ve tefsir dersleri aldı. Ailesinin itirazlarına rağmen İstanbul'a giderek ilim tahsilini devam ettirmek istedi. Fatih Camii medresesinde ders gören Atıf Hoca 1902'de girdiği ruus sınavını vererek İstanbul müderrisliğine hak kazandı. Fatih medresesinde müderris olarak ders verirken aynı zamanda Darulfünun Üniversitesine devam etti. Darulfünun'un İlahiyat bölümünden mezun olan Atıf Hoca İstanbul Kabataş Lisesi'ne Arapça öğretmeni olarak atandı.

Medreselerin ve müderrislerin eksikliklerini gidermek için bir rapor hazırladı ve bu raporunu Maşihat-ı İslamiyye Dairesi'ne sundu. Fakat rapor köklü değişiklikler içermesi ve dairedeki bazı kişilerin çıkarlarına dokunması nedeniyle Şeyhülislamlık makamına şikayet edildi. Şeyhülislam  Mehmet Cemalettin Efendi tarafından önce Bodrum'a daha sonra Kırım'a sürüldü. Kırım'dan Varşova'ya geçen Atıf Hoca, sürgün cezası bittikten sonra İstanbul'a dönen Atıf Hoca, Beyanül'l hak, Sebilürreşad, dergilerde makaleler yazdı. İttihatçılarla yıldızı barışmayan Atıf Hoca, 31 Mart olayından bir hafta önce yazdığı bir yazı nedeniyle tutuklandı. Fakat mahkeme suçsuz buldu ve serbest bıraktı. İttihatçılar, Atıf Hoca'ya devlet dairesinde görev vermeyerek onu eğitimle iştigal etmesinden uzak tutmak istediler.

Atıf Hoca medreselerde fahri olarak ders vermeye İttihatçılara karşı İttihad-i Muhammed-i içerisinde yer alır. Mebus seçilmesi ittihatçılar tarafından engellenir. Mahmut şevket Paşa'nın öldürülmesinde rolü olduğu gerekçesiyle İ İttihatçılar tarafından suçlanarak Divan-ı Harb'te yargılanır, suçlu bulunarak önce Sinop'a daha sonra Çorum-Sungurlu sonra da Boğazlayan'a sürgüne gönderilir. Sürgünde halka vaaz vermesi ve talebelere ders vermesi yasaklanır. 1.5 yıllık sürgün cezası sona erdikten sonra İstanbul'a gelir. Ebul2ula Mardin Huzur dersleri adlı eserinde suçsuzluğunun anlaşılmasına rağmen hiçbir görev verilmediğini söyler.

Alemdar ve Mahfel gibi gazete ve dergilerde yazılar yazan Atıf Hoca Şeriat Medeniyet-i , Mirat'ul İslam gibi eserlerini bu dönemde yazar. Eserlerinde medeniyet, terakki, eğitim sosyal hayat, İslam nizamı, örtünme, ahlak, hukuk gibi konulara vurgu yapar. Siyasi yazılar yazar ve İttihatçıların din-siyaset ayrımına karşı çıkar.

Mustafa Sabri Efendi sayesinde veliaht Vahdettin'le tanışır ve veliahtla kişisel dostluk kurar. Birinci Dünya Savaşı'nın sona İttihatçı liderlerin ülkeyi terk etmesiyle Atıf Hoca Fatih dersiamlığı görevine dönerek başta fıkıh ve tefsir, Arapça dersleri vermeye devam eder. 1918'de hilafet-i aliye ve Medresetül Kudat'ta da dersler verir.

Hürriyet ve İtilaf Partisinin İktidara gelmesi ile İptida medresesinin umum müdürlüğüne getirilmişse de Hürriyet ve itilafçıların İngiliz yanlısı siyaset izlemelerine Alemdar gazetesinde yazdığı yazılarla karşı çıkmıştır.  İskilipli Atıf Hoca Mondros mütarekesine ilk tepkiyi koyanlardan birisidir. Yakın arkadaşı Mustafa Sabri Efendi ile birlikte Müderrisin cemiyetini kurar, Mustafa Sabri Efendi'nin şeyhülislamlığa getirilmesinden sonra cemiyetin başkanlığı görevini üstlenir. Cemiyet başlangıçta bir ulema meclisi iken daha sonra Anadolu'nun itilaf devletleri tarafından işgal edilmesinden sonra ismini Teal-i İslam Cemiyeti olarak değiştirir.

İzmir'in işgal edilmesine karşı ilk karşı beyanname hazırlayan cemiyet Teal-i İslam Cemiyetidir. Bu beyannamede işgalciler eleştirilmiş, yurdun her sathında mücadele edilmesi için çağrı yapılmıştır. Cemiyet kurtuluş olarak halifeye bağlı kalmayı halifeliği kurtarmayı esas almıştı. Çünkü halifelik cemiyete göre İslam'ı ve Müslümanları temsil eden bir makamdı. Halifeliğin işgal kuvvetlerin hakimiyetine geçmesi Müslümanlar için bir felaket olurdu, bu nedenle işgalcilere karşı Müslümanlar halifelik şemsiyesi altında tek vücut olmalıydılar.

İngilizler iktidardaki Hürriyet ve itilaf Partisi'nden Anadolu'da işgallere karşı direnişe geçen milislere karşı bir fetva yayınlanmasını Şeyhülislamlıktan ister. Atıf Hoca bu şekilde bir fetvanın yayınlanmasına karşı çıkar fakat fetva hazırlanır ve Atıf Hoca ve Tahirül Mevlevi'nin karşı çıkmalarına rağmen fetva cemiyet bildirisi şeklinde yayınlanmak istenir. Atıf Hoca bu fetvanın cemiyet adına yayınlanmasına karşı çıkar ve bildiriye imza ve mühür basmaz. Teal-i İslam Cemiyetinin adı kullanılarak uçaklarla atılan bu fetvaya karşı Atıf Hoca, Vakit gazetesine bir tekzib yazısı gönderir. 23 Teşrin-i Evvel (Ekim) 1920, No: 1032 Vakit gazetesinde çıkan tekzib yazısında Atıf Hoca memleketin işgali sırasında böyle bir fetvanın yanlış olduğunu söyler ve bu fetvayı benimsemediğini ve imza koymadığını söyler.

1922'de Dolmabahçe Sarayında Huzur dersleri verir. Bu dönemde özellikle batılılaşma karşıtı yazılar yazar. Tesettür-ü Şer'i, Din-i İslam'da Men-i Müskirat (İslam dininde İçki Yasağı), Frenk Mukallitliği ve Şapka kitaplarını kaleme alır.

Şapka hakkında ki kitabını yazdıktan 1,5 yıl sonra Şapka devrimine muhalefet etmek suçundan tutuklanır. Şevket Süreyya Aydemir, Tahirül Mevlevi, Hasan Tahmilci, kızı Melahat Hanım Atıf Hoca'nın Şapkaya muhalefet etmekten tutuklandığını belirtmişlerdir.

İskilipli Atıf Hoca 4 Şubat 1926 Perşembe günü sabaha karşı Eski Meclis binasının yakınındaki çarşıda asılarak idam edilmiştir.

Esat Çağlar/ Dünya Bülteni

Neler Söylendi?

SAMSUN GMS

iskilipli atıf hocanın idam gerekçesi için _Tahir’ül Mevlevî, İstiklâI Mahkemeleri, Nehir Yayınları, İst., 1991”. _ İstiklâl Mahkemesi Zabıtları, Ahmed Nedim, İşaret Yayınları, İst.1993”. eserlerine bakılarak idamına sebep kendi kaleminden ''frenk mukallitliği ve şapka'' eseri olduğu net bir şekilde görülmektedir. eserdeki şu kısmı sizlerle paylaşayım: Amerikalı Mister William Johnson’un 11 Eylül 1340 tarihinde İstanbul’da bulunduğu zaman gazetecilere vaki beyanatını göstermek ve burada kaydetmek isterim. Bu şahıs diyor ki: “Batı, Doğunun bir faziletini kabule uğraşırken, siz Batının bir rezilliğini taklid ediyorsunuz. Bu sizin lehinizde bir şey değildir.” Amerikalı’nın bu sözleri, Batının rezaletlerini taklide çalışan Doğulular için apaçık bir ibret dersi teşkil eder. yine iskilipli atıf hocayla ilgili sunun da bilinmesi gerekmektedir ki Balkan Harbi’ni müteakip donanmaya duyulan ihtiyaç ile bu alanda yazılar yazıp milleti donanmaya yardım etmeye teşvik etmiştir. bu da göstermektedir ki kendinde cihat ruhunun canlı olduğudur. Atıf Hocanın mahkeme salonunda duruşması görülürken mahkeme başkanının şapka ve sarığı karşılaştırarak, ikisinin de bez parçasından ibaret olduğunu söylemesine karşılık, hakimin arkasındaki bayrağı göstererek onun hammaddesinin de İngiliz bayrağının hammaddesiyle aynı olduğunu söyleyerek cevap vermesi kendi bayrağını da kendi kültürünü de ingilizlerinkinden üstün tuttuğunun ciddi bir delilidir. sivas konya rize ve bir çok ilde şapka kanununa muhalif mitingler yapılması ve kanuna muhalefet edilmesine sebep gösterilen bu eser sonuçta Ankara İstiklal Mahkemesi İskilipli Atıf'ı Türk Ceza Kanunu'nun 55. Maddesi'nin "TC'nin Teşkilât-ı Esasîye Kanunu’nun tamamen veya kısmen tağyir veya ifayı vazifeden menine cebren teşebbüs edenler idam olunur, diyen muharrer fırkası mucibince" vatana ihanet suçundan idam etmiştir. eserde de görüleceği üzere batının taklidini dahi kabullenemeyen bir kişinin hatta değindiğimiz üzere balkan harbindeki duruşu itibariyle iddia edildiği üzere kurtuluş savaşında önce ingiliz, sonrasında ise yunan propagandası yapması mümkün gözükmemektedir. ancak bu iddeada bulunan hangi kaynaklara göre iddeada bulunduğunu beyan etmelidir. 2011 yılında Hürriyet gazetesi yazarı Rahmi Turan bir makalesinde bu iddiayı ortaya atmıştır. rahmi turanla ilgili bilgi verecek olursak, karamurat harici (sinema serisi) bir tarih yazarlığı olmayan, şu efsane! (erotik) tan gazetesini çıkaran ve yayın yönetmenliğini yapan, Gözcü ve Sözcü başyazarı olan bir yazardır. 7 yıl önce

Erkan

Tarihin gerçeklerine neden bu kadar şaşırdınız ki? Adam tescilli vatan haini. 7 yıl önce
DİĞER HABERLER
Bafra Arkeoloji ve Etnografya Müzesi Tanıtıldı

Bafra Arkeoloji ve Etnografya Müzesi Tanıtıldı

04-05-2024 - Samsun Haber

Yüzde yüzümüzden fazlasını ortaya koyacağız!

Yüzde yüzümüzden fazlasını ortaya koyacağız!

03-05-2024 - Samsun Haber