https://www.akasyam.com/files/uploads/user/-fc21cba7b1.jpg
Bahar ARSLAN

Hakikati Algımıza Taşıyan Beden

08-01-2022 16:30

Beden hapishanesi mi beden lütfu mu?

Ya da beyin lütfu... Kendi bedeninin adeta bir beyin olduğunun farkında mısın? Değilsen gözlerini aç ve bedenini iyi dinle, kulaklarını dik ve bedenini iyi gör...

Çünkü bu sana mutlak hakikati anlayabilmen, fark edebilmen için aracı olarak tayin edilen, lütfedilen bedenini anlaman için en güzel ve basit bir yol...

Haydi sevgili yol arkadaşım içindeki Ben'e güven ve benimle beraber çık keşif yolculuğuna.

Çünkü; Eğer çıkarsan göreceksin ki bütün yollar aslında tek bir yola çıkıyor ve aslında daha da yakından bakarsan fark edeceksin ki bütün yollar tek bir yol: Mutlak Hakikat Yolu. Mutlak Hakikati neden yol olarak dile döküyoruz? Çünkü bilinçli beyninin dışında, iradenin dışında bir mutlak hakikat var ve bu mutlak hakikati tamamen anlamak fark etmek pek mümkün olmamakla birlikte mutlak hakikatin zerresini bile zannımıza, algıımıza taşımaya ihtiyacımız var. Bunun için de bir yola ihtiyacımız var.

Yani bir şekle, bedene...

Neden mi?

Çünkü, insan esasen şekil üzerinden öğrenir, somut olan üzerinden, beden üzerinden. Yani sözün kısası dostlar bedene, şekle, somut olana ihtiyacımız var ve biz ihtiyaç duyduğumuz şeyle yani bize tayin edilen lütufla doğuyoruz dünyaya. Ancak esas sarsan farkındalık ne biliyor musunuz?

Bu bedenin yani beynin kabiliyetinin esas amacı, şahit olmak. Şahit olmak için de seçimlere ihtiyacımız var. Seçim ise bir grubu eleyip, fikir davranış vb. bir gruba onay vermektir Gruplar, gruplamalar, şemaları, kalıplar...

Bunların hepsi belli şekiller somutlamalar yani esasen bedenlerdir ve hakikati daha kolay anlamak için verilmiş lütuflardır. Bütün bunlara bakarak "Mutlak Hakikat'e" giden yolun şekilden yani bedenden geçtiği, mutlak yani sürekli, gerçek hakikatin, - yüzyıllardır insanın aradığı şeye giden yolun kendisinin- şekilden bedenden geçtiği sonucuna varmak işten bile değil! Ancak Mutlak Hakikat'in zanna bilinçli beyne, bedene taşınması ödülü için çaba, çile kaçınılmaz! Peki, "Mutlak Hakikat neden bir ödüldür?" diye soracak olursanız yine bütün bunlara bakarak mutlak yani sürekli hakikatin aslında sürekli, mutlak bir mutluluk olduğunu görürsünüz. Çünkü var olan her şey gerçek hakikatin sürekli olarak yansımasından ibaret, yani süreklilikten ibaret...

Bizim yüzyıllardır gerçek, mutlak hakikat peşinde anlam arayışlarımız da bu yüzdendir. Buradan da mutluluğun sürekli olarak devam etmesi gereken bir hakikat olduğuna uyanmak mümkün.

 

 Hah işte, "beden hapishanesi" olarak bizim kendimize sunduğumuz aldatmacamız, mutlak ödülümüze yani mutlak mutluluğumuza varmak için çektiğimiz çileye yöneliktir.

Çileyi ve lütfu birbirinden doğru bir şekilde ayırt edebilen bedenlerin, beyinlerin varlığının çoğalması dileğimle..!

Neler Söylendi?

DİĞER YAZILARI