Hırvatistan uyruklu, Martina adında, bir bayan, Almanya’da, bir hocayla tanışır ve bu vesileyle, Müslüman olur. Dahası, Halime adını alır.
İslâm dininin güzelliklerini öğrenmek maksadıyla, çeşitli araştırmalar yapan Halime, öğretileriyle, tüm dünyada ilgi uyandıran düşünce adamı, mutasavvıf Mevlana’dan etkilenerek, bir turla, Konya’ya gelir.
Bunun üzerine, küçük kızı ile birlikte, Mevlana’yı daha iyi anlayabilmek için, Konya’da yaşamaya karar verir. Konya’da, ayrıca, Sema’ya ilgi duymaya başlar.
Böylelikle, Sema öğrenme hayalini gerçekleştiren Halime, Sufi olma yolundaki azmini sürdürür.
Halime, Müslüman olmasında, birçok şeyin kendisini etkilediğini ve Müslüman olduktan sonra, yaşantısında, birçok şeyin değiştiğini izah eder.
Günü, beş vakte bölmenin, kendisini disiplinli yaptığını benimseyen Halime, “Her ne yaparsam yapayım, bunu, kendim için değil, Allah için yapmam gerektiğinin bilincindeyim.” diye inanır.
Yaşadığı ülkede, alkol tüketen ve madde bağımlısı çok insan olduğundan yakınan Halime, çocuklarını İslâmiyet öğretileriyle koruyabileceğine inanır.
Küçük kızının Kur’an kursunda, Kur’an-ı Kerim okumayı öğrendiğini ve birkaç tane de sure ezberlediğini aktarır.
Türkiye’nin İslâm’ı en iyi yaşayan ülkelerden biri olduğu iddiasında bulunan Halime, “Siz, Türkiye’de, çok şanlısınız. Çünkü; beş vakit ezan dinleyebiliyorsunuz. Bunu, bir hediye olarak görmelisiniz. Zira, biz, yaşadığımız ülke itibarîyle, bu durumdan mahrumuz.” diye düşünür.
Esat BEŞER