https://www.akasyam.com/files/uploads/user/-a5c9da15db.png
İlknur ESKİOĞLU

Ol Dem Razı Olunan Olasın...

16-11-2020 06:45

Dilimize pelesenk olmuş, zihnimize hazırcevap olarak kodlanmış belli başlı sözcükler, cümleler vardır. Telaffuz  ederken manayı mi’yâr edinmeyiz, gelişigüzel, düşünmeden söyleriz. Zâhirde kalır, bâtına müracaat etmeyiz. Hz. Pîr Mevlânâ; “Söz söyleyen kişi, ya harfleri görür, yahut manayı. Bir anda ikisini birden nasıl görebilir? İnsan konuşurken, manayı düşünür, manayı kastederse harfleri göremez.” diyerek meramı ne hoş bir eda ile dile getirmiş.

Birde kalıplaşmış dualarımız  vardır, hâlihazırda tuttuğumuz. Mahiyetini idrak edemeden, dilimize lâl ettiğimiz.  Mesela; ‘Teşekkür ederim' , 'Sağ ol demeyiz de ALLAH RAZI OLSUN deriz. Gönül penceresinden, kalp gözü ile bakmadan ve düşünmeden, belki de dile kolay geldiği için söyleriz. Birde gönlümüzün diliyle temaşa etmeye çalışırsak ‘Allah razı olsun' da ne ummanlar var olduğunu idrak edebiliriz aslında. Tüm sözlerin duaların şiârı. Koskoca bir okyanus. Düşünsene birisine, ‘Allah’ diyorsun 'senden razı olsun.’ Yani; ‘razı olunan kul olasın' diyorsun. Veya sana birisi, “Sen ki Allah’ın razı olduğu kulu ol” diyor.

Aynı anda içinde teşekkürü, nezaketi taşıyor. Bununda ötesinde mü’minîn mü’mine en güzel duası. Yaradan tarafından razı olunmak, kabul edilmek, kabul edilen bir kul olmak! Elekten elenenlerde, eleğin üstünde kalan olabilmek. Ki hakiki mü’minîn yaşam gayesi bu olmalı değil midir? Razı olunmak! İlâhi kudret tarafından her işimizde gücümüzde, niyetimizde 'razı olunma' meramı. Razı mıdır ki Allah bizden? Huzuruna, boynu bükük gidenlerden mi oluruz ki, 'ben geldim Rabbim' , 'sana geldim' , ‘vuslat vâki oldu’ mu deriz ki? Allahü â'lem!

Razı olunan bir kul değilsen de kim bilir bir dua vesile olur razı olunan olmaya. Bir duan vesile olur, mü’min kardeşinin razı olunan olmasına.  “Allah razı olsun demek, bu halinden Allah razı olsun demek değildir. Allahü Teâlâ, seni razı olacağı hale getirsin manasında bir duadır.” diye ifade ediyor Îmâm- Rabbânî, Mektûbât-ı'nda

Bir kardeşimize muavenetimizin sonrasında, ‘Allah razı olsun desen kâfidir kardeşim' deriz. Bu duaya mazhar olabilmekle niyetlerimizi taçlandırırız. Öyle ehemmiyet veririz ki; bir gönülde ‘Allah razı olsun duasının’ o hoş terennümünü duyamazsak bir teşekkür bile etmedi diye hayıflanabiliriz. Hem bir teşekkür abidesini hem bir dua mefhumunu kulak duymak, gönül ise aminlerin sikkesinin hatırına, kapıyı aralamak iştiyakını güder. Küçümseyende yok mu peki bu naif duayı? Elbette var! “O kadar yardımcı olduk ‘Allah razı olsun' diyerek geçiştirdi” diye sitem naraları atanımız da mevcut. Ah bilseydik, bir duanın en derinlerinde ne pinhanlar var olduğunu, uğruna daha da çok terler dökerdik.

Duanın rızası uğruna  terler dökmek. Hakk’ı mutmain etmenin meramı adına dökmek o terleri. Zira kul, uğruna ne yapılsa razı olmaz . Halkı razı edemezsin. “Yok mu daha?” der. Kula kul olmak değildir maksat. Asıl mefhum Yaradanın: “Razı oldum kulum!” demesidir. Ki  Bediüzzaman Said Nursî kulun razı olmasına binâen; “Yoksa arzu edilecek bir şey değildir. Çünkü kabir kapısında söner, beş para etmez...Eğer teveccühü rahmet varsa, yeter” buyurmuştur. Amansız sönen kandil, yaratılanların birbirine razı oluşu! Allah’ın razı olduğu kul olabilmek öyle mi olur hiç? En şiddetli rüzgarlarda bile sönmez elindeki kandil. Allah razı olsun da kul razı olmasa da olur.

Bediüzzaman Said Nursî:

 “Eğer O razı olsa, bütün dünya küsse ehemmiyeti yok.

 Eğer O kabul etse, bütün halk reddetse tesiri yok.”

   Edep odur ki Rahmân ve Rahîmin razı olmasında menfaatin kekre tadıyla ikrah getirmemek. “Allah rızası için bana şunu yapar mısın, bu konuda yardımcı olur musun?” dediğinde önem arz eden ruhun, ruha gülücük saçabilmesi. Ruhun, ruhu zorluk ile boğmadan, razı olunmaya layık olarak talepte bulunması.

“Allah mü’min erkeklere ve mü’min kadınlara,  ebedi olarak kalacakları, içinden ırmaklar akan cennetleri ve Adn cennetlerinde çok güzel köşkler vadetti. Allah’ın rızası ise, bunların hepsinden daha büyüktür. İşte büyük kurtuluş da budur.” (Tevbe S, 72.ayet)

Ne güzel bir duasın sen. Sırrın ne kadar geniş.  Bir ‘razı olsun senden Allah demek' vuslata eriştiriyor, birinin selametine, kurtuluşuna vesile oluyor farkında olmadan. Tıpkı nar gibi değil mi sence de? Eline aldığında tek bir bütün. Ortadan ikiye böldüğünde, küçücük lezzetlerin humması oluveriyor. Her bir küçücük lezzet, bin bir çeşit dua silsilesine tekabül ediyor. Zâhir bir dua, lâkin bâtın fersah fersah duaların sökün edişiyle dopdolu. Narın zahirî ve bâtını misali.

Bir o kadar OLMAK gayesi,

Bir o kadar TAKVA EHİLLİĞİNE  mâlik varlığın mayası,

Meram bir: RIZÂÎ İLÂHİ... Lâkin bir o kadar meşakkatli  bir meram. Meşakkatli olmasının derecesi adedince de MÜKAFATLARIN MÜKEMMELLİĞİ. Öyle mükafat ki; ırmaklar akan cennetlerden, köşklerden daha da büyük.

Allah’ın rızası, O'nu sevmekte, O'nu sevmenin yolu, ölmeden ölmekte, yaşarken dünyaya gözlerini yummakta saklı. Ebeden razı olunmak isti'dâd meselesi.

Rızana layık olabilmeyi nasip eyle Ya Rabb, rızana erebilenlerden eyle. Bizleri doğru yolunun yolcusu olarak yaşat. Yeter ki sen razı ol, cihan yüzünü assın bize. Bu istikamet ve vakarda daim kıl bizleri. Razı olduğun hayırlı sâlih ve sâliha kullarını misafir eyle gönül hanemize. Razı olacağın hayatı yaşamayı nasip et günahkâr kullarına.

Ol dem razı olunan olasın inşâAllahu Teâlâ. Selametle...

Neler Söylendi?