https://www.akasyam.com/files/uploads/user/-8b9c858f77.png
Cevahir AYDIN

Tebessüm Et, 'Selam' De, Geç

07-07-2021 09:54

Hatalardan, yanlışlardan, ısrarcı olumsuz davranışlardan korunmanın en kestirme yolu, sınırları gözetmektir. Kişilere, olaylara, fikirlere karşı söz söyleme noktasında söyleyecek sözü olan, talep geldiğinde bunu sunuyorsa yerinde ve tesir edecek noktada adım atmış olur.

Her insan özeldir, tektir. Kendi konfor alanımıza ihlal olduğunu düşündüğümüz konularda olduğu gibi, yukarıda bahsedilen alanlarda birey olarak muhataplarımızın da alanını ihlal edecek, rahatsızlık verecek, kim bilir belki de muhatabımızı rencide edecek derecede sınırımızı koruyamamak yıkıcı arızalara yol açar.

Fikir vermek, talep eden varsa değerlidir. Yol göstermek, yolcu yolunu bulamıyorsa kıymetlidir. Değilse yardım ettiğimizi düşündüğümüz her yaklaşım, aslında bizlerde bazı eksiklikleri işaret etmez mi?

Kimsenin kurtarıcısı değiliz. Kimsenin kalbine, kaderine hükmedemeyiz. Kendimizde tekamüle ulaştıramadığımız, sancısını çekmediğimiz, bedelini ödemediğimiz hiçbir potansiyelin, muhataplarımızda hayat bulmasını sağlayamayız.

Birey kendisini muhasebe etmeden, anlam yolculuğunu olgunlaştırmadan bu hamlede bulunur ve ısrarcı olursa, kendisini hakikatin yegane temsilcisi görmeye başlayacağından oltasına alamadığı herkesi düşman veya tehdit olarak görür.

...

 

Haddi aşmak!

Acziyet ve fakrını bilmeyen, küçük dağları ben yarattım edasında etrafına caka satan, iç onarımını destekleyecek kişi veya ortamlara müstağni duranlar..

Bir atımlık sudan yaratıldığını, evrende yok hükmünde bir alan kapladığını, ölünce esamesinin okunmayacağını, hayırla yad edilmeyeceğini bilmez mi!

Onarması gereken arızaları bırakıp, ısrarla kendisi dışında her hadiseye her muhataba yapıştıracak bir kulp bulan talihsiz bireyler, tarih serüveninde verilen misalleri, akibeti çok ağır bir vaka olarak tarihteki yerini alacağını unutmamalı.

Soy nesep, bilgi(!) birikim, turneye önce girmiş olmanın verdiği içi fos müstağni duruş, kaybetme korkusuyla kendisine hayrı olmayan dünyevi imkanlar... Hepsi kaybedilmeye namzet birer meta değil de nedir?

...

 

Haddini aşıp, duracağı yeri bilmeyen alan ihlalcileri her daim hakkın ve hakikatin karşısında olmuş, zira yüce yaratıcımız (cc) ibret vesikası olarak emsaller sunmuştur. Ki bugün dahi bu misallerin tazeliğini/gerçekliğini koruduğunu okudukça daha net görebiliyoruz.

 

Bu vasıflara sahip karakterlerin, en ulvi vazife ile hiçbir menfaat ve talebi olmayan hakikat temsilcilerine karşı olumsuz duruşu anlatılır. Haddi aşanlara ve onların  ortaya koydukları zayıf dayanaklarına karşı kimi zaman bir tebessüm, kimi zaman bir acıma, kimi zaman da 'Selam' sözüyle mü'mince dik duruştan bahsedilir.

Ayrıca Hakikat yolculuğunda bu tür insanlara ve hadiselere takılmadan yoluna devam edenlerin ulaştığı mevkiler dereceler anlatılır.

 

Mısır'a sultan olan Yusuf (as)'da misal verilir, olağanca güce ve imkana rağmen hakikat karşısında mağlup olan, denizde boğulan Firavun'da..

 

Aynı bölümlerde tüm kazandıklarını kendi çabasına bağlayan Karun'da anlatılır, yokluktan kendisine lütufta bulunulduğunu söyleyen Bahçe Sahibi'de.

Peygamberlik vazifesini öne almadan, emr-i ilahi ile Meryem(as)'e hizmetkâr olan Zekeriya (as)'da anlatılır, Peygamber eşi/çocuğu olmasına rağmen karşısında yer alan bireyler de...

...

Geçecek; sınırlı, vakti belirlenmiş olan şu hayat geçecek. Aslolan, ne kalitede geçtiği ve yarınlarda bizi karşılayacak ne gibi güzellikleri hazırladığımız.

...

 

Vefalı bir yolculuk, yoldaşlık..

Hatır bilir bir karakter..

Haddi hududu koruyan bir mizaç..

Darul imtihan olan dünyayı, selamet yurdunun bir numunesi kılacak sadıkane dostlukların vazgeçilmez sac ayaklarıdır vesselam.

Neler Söylendi?