Dilimizde bir eşitlik, kardeşlik
barış ve hoşgörü kavramları…
ya da bu kavramların dinsel versiyonları…
demokrasi olmazsa olmazımız…
ya da dinde zorlama yoktur…
hatta evde bile demokrasi var
herkesin kararına saygı duyarız yalanları…
sorsan herkes Müslüman/demokrat/dürüst…
yaşamımız dört dörtlük…
ezilene acırız, iyiliği severiz…
bize gelen paranın kaynağını sormayız…
kimseyle de bölüşmeyiz…
olsun, yine de dürüstüz/eşitlikçiyiz/adiliz…
düşünce özgürlüğünden taviz vermeyiz…
hele düşünceyi ifade etme konusunda
zerre kadar taviz yok…
zaten ömür boyu sırf kendimiz için değil
başkalarının özgür ifadesi için çalıştık…
akıl ve bilim denilince akan sular durur…
yeter ki benim inandığım gibi inan…
zaten bilim de beni destekliyor…
desteklemiyorsa bilimde sorun vardır…
akıl konusunda ise çok şükür…
aklım yerinde…
her ne kadar her gün düşüncem değişiyorsa da
sen yine de benim aklıma güven…
eleştirmek/sorgulamak tanrısal haktır…
ancak sonuçta benim düşünceme getirmiyorsa
benim parti/mezhep/din/klik/fraksiyon adam kazanmıyorsa
üstüne üstlük bana ters bir düşünce/yere sizi götürüyorsa
hatalısınız, şartlanmışsınız, beyniniz kiralanmış…
her türlü hakaret ve şiddet sana haktır…
çünkü başka türlü düzelme/uyanma şansın yok…
amacım seni bu küfrün/sapkınlığın/dinsizliğin/densizliğin
hatta şartlanmışlığın/hurafenin
pençesinden kurtarmak ve akıl/din/bilim dairesine sokmak…
istediğin partiye oy vermek elbette ki hakkın
ama benden uzak dur…
çünkü sen faşistsin/komünistsin/gericisin
veya en azından benden/bizden değilsin…
benden/bizden değilsen cehenneme kadar yolun var…
zaten senin baban da adam değildi…
musallada iyi biliriz dediysek de
sana ayıp olmasın diye…
yoksa Allah biliyor ne olduğunu…
özgürlükçü ve farklılıklara tahammül eden insan
ölümleri bizden/sizden diye ayırmaz…
ölen/dilekte bulunan dindarsa nurlar içinde,
değilse ışıklar içinde uyusun ayrımı yapar sadece…
nur/ışık içinde uyumak da ne demekse…
hele aynı düşünce/imanda değilse
facebook sayfamı terket
ya da benim gönderime yorum yazma tripleri..
bu kadarcık da olsun değil mi…
yoksa bu densizlere/dinsizlere de
haddini bildirmeyelim mi…
buna da mı tahammül edelim…
herkesin bir sınırı var değil mi…
sana göre, bana göre sınır koyma havaları
ama dünyadaki sınırları kaldırma girişimleri…
işte halimiz, gerçeğimiz, yaşantımız…
binlerce yıldır değişmeyen karakterimiz…
dinlerin düzeltmeye çalıştığı yönümüz…
ideolojilerin yadsıdığı özelliğimiz…
en az ikiyüzlüyüz…
hatta çokyüzlüyüz…
yandaş/dindaş/yoldaş/gardaş yanında/karşısında farklı
şeytanlarla baş başa kalınca farklı….
münafıklık diye bir terim vardı sanırım…
bir yerden hatırlayacağım da
nedense hatırlayamıyorum…
işime mi gelmiyor yoksa…
velhasıl…
bu kadar güzel söyleme sahip olup
berbat yaşamın sahiplerine
‘yalanınızı’ diyeceğim de
sonraki kelime işi bozacak…
bence o kelimeyi söylemenin mahzuru yok da
sanal haklılık için
malzeme vermek istemiyorum…
ama yine de yalanınızı…
hatta üstüne ikiyüzlülüğünüzü…
yetmez ama elimden/dilimden
ancak bu kadarı geliyor…
fazlası da beni yorar…
Ali KORKMAZ