Üstad Necib Fazıl Kısakürek, 1965 yılında Milli Türk Talebe Birliği'nde Ayasofya’nın manası, ruhu ve topyekûn bütün hakikatini çerçevelediği bir konferans vermişti.
Üstad gençliğe;
“Gençler! Bugün mü, yarın mı, bilemem Fakat Ayasofya açılacak!.. Türk'ün bu vatanda kalıp kalmayacağından şüphesi olanlar, Ayasofya'nın da açılıp açılmayacağından şüphe edebilirler” diye seslenmişti.
Üstad’ın konuşmasından bir bölüm;
“Ayasofya; ne taş ne çizgi, ne renk ne hacim, ne de bütün bunların madde senfonisi; sadece mana, yalnız mana…
126 yıl boyunca, dışardan Batı emperyalizmasının, içerden de onların sâdık ajanları sıfatiyle kozmopolitlerin, Yahudilerin, dönmelerin, masonların ve nihayet hepsinin birden ana sermayesi ve gönüllü fedaisi halinde; adı Türk, küfür tip ve zümrelerinin idare ettiği bu cereyan, Ayasofyayı müzeye çevirmekle, sağlık müzelerindeki balmumundan frengili suratlar şeklinde, Türkün öz ruhunu müzeye kaldırmış oldu.