Bir anne-baba olarak çocuklarımızın dünya ve ahiret mutluluğunu gözetmek ve onları en iyi şekilde yetiştirmek başlıca görevlerimizdendir.
Yüce Rabbimiz Kur’ an- ı Kerim’ de:
“Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun...” (Tahrim, 66/6)
buyurarak ebeveynleri sorumlu tutmuştur. Peki bu sorumluluğu ebeveynler olarak bizler ne kadar yerine getiriyoruz?
Hepimizin bildiği üzere 0-6 yaş, çocuklarımızın kişiliğinin, karakterinin oturduğu bir dönemdir. Mizaçları farklı olsa da, yaşamlarının bütününü kapsayacak davranışlar bu dönem de inşaa edilir. Aynı şekilde din eğitiminin temelleride bu dönem de atılır.
Çocuklara karşı oldukça derin bir sevgi ve şefkat besleyen Peygamber efendimiz(sav), çocukları gördüğün de öper, saçlarını okşar ve onlarla yakından ilgilenirdi.
Konuşurken onların seviyesini dikkate alır, son derece merhametle yaklaşırdı.
Din eğitiminde de sevgisiyle, şefkatiyle ve bilgisiyle çocuklara en iyi eğitimi, hem ahlaki, hem ibadet, hem uygulama boyutuyla vermeyi başarmıştır.
En başta en güzel örnek kendisi olmuştur. Yapmadığı bir şeyi asla tavsiye etmemiş ve bundan dolayı söylediği her söz etkili olmuştur. Ceza yerine ödül, korkutmak yerine müjdeleme ve eleştri yerine yapıcı öğütler vermiştir. Olumsuzluğa yer vermemiş hep pozitif değerleri telkin etmiştir.
Günümüzün modern dünyasın da eğitim faaliyetleri bu kadar önem kazanmışken, anne-baba olarak nerede yanlış yapıyoruz ki çocuklarımız manevi değerlerimizden ve İslam’dan bu kadar uzaklaşıyor?
En başta yapıcı değil yıkıcı olmamızdan kaynaklanıyor. Çocuklarımızın iyi davranışlarını takdir edip, hata yaptıklarında ise kızıp-bağırmak yerine daha yapıcı olursak, hatasını söylerken doğru davranışı da açıklarsak çok daha fazla yol kat edeceğimizi düşünüyorum.