Analiz
Giriş Tarihi : 08-06-2019 11:49   Güncelleme : 08-06-2019 11:49

“Yargı Reformu Paketi” ne anlama geliyor?

Pakette, her şeyden daha önemli olanı insan haklarını yakından ilgilendiren ceza yargılaması ve koruma tedbirleri alanı.

“Yargı Reformu Paketi” ne anlama geliyor?

Bundan 27 yıl önceydi... 1992 yılında İstanbul Hukuk Fakültesi son sınıf öğrencisi iken birdenbire Baroların talebiyle avukatlık stajı öncesinde mezunların avukatlık mesleği için bir sınava alınacağı söylentisi yayılmıştı. O zamanlar, henüz ülkede 104 Hukuk Fakültesi ve 130 bin avukat yoktu ve bu sınavın ani ve haksız olacağını düşünüyorduk. O zamandan bu yana kontrolsüz ve plansız bir artışın sonucu olarak gelinen noktada tedbirler alınması gerekiyordu ve “Yargı Reformu” on yıllardır tartışılan birçok konuda ümit veren öneriler getirdi.

Cumhurbaşkanlığı tarafından bir toplantıyla deklare edilen ve Adalet Bakanı Gül’ün “82 milyonun belgesi” dediği ve adaleti merkeze alarak yaptığı konuşmaları “ortak akla” ve Türkiye’deki farklı kesimleri kucaklayacak bir söyleme işaret etmesi bakımından oldukça önemliydi. Gerçekten, ülkede adalet ortak paydasında buluşulamayacaksa herhalde buluşulabilecek ikinci bir ortak değer bulmak neredeyse imkânsız olur.

Adalet Bakanının, paketin nihai olmadığı ve gelişmeye açık bırakıldığını söylemesi ayrıca önemli. Çünkü mesleğin problemlerinden savunma ayağının problemlerini en iyi bilen Baroların görüşlerinin alınması doğru olduğu kadar, sacayağının diğer sütunlarını oluşturan Hâkim ve Savcıların da görüşlerinin geniş katılımla ve enine boyuna alınması, problemlerinin dinlenmesi bu tür öneri raporlarının hazırlanmasında doğruya ulaşmak için oldukça önemlidir. Bunun da ötesinde hukuk mesleğinden yetişen herkesin ortak adresi olan Hukuk Fakültelerinin detaylı olarak görüşlerinin alınması daha iyi olabilirdi. Ancak bu “ucu açıklık”, bu noktada eksik kalan bir iletişim varsa onun tamamlanması yönünden faydalı olacak.

Sacayağının “Yargılama” sütununu oluşturan Hâkim ve Savcıların problemlerinden ekonomik olanları büyük ölçüde çözülmüştü. Şimdi de hâkimlik teminatıyla ilgili olanlarının bu paketle giderilmesi niyeti Pakette ortaya konulmuş oldu.

Bu noktadaki asıl probleme; geçmişte çok sık yaşanan ve Yargıda kötü bir teamül olarak zaman zaman hortlayan bir uygulamaya dikkat çekmek gerekiyor: Kıdemli ve tecrübeli hâkimlerin emekliye zorlanmak üzere istemediği bir şehre gönderilmesi veya ihtisas alanı dışında sürekli farklı alanlardaki mahkemelerde görevlendirilmelerinin önünde ciddi bir kanuni ya da sistemik engeli maalesef yok.

Hâlbuki hâkim ve savcıların on yıllar içinde kazanabildikleri mesleki, birikimlerinin, önceki çalışmalarının, ihtisaslarının, Yüksek lisans ve Yargı mensuplarında nadiren rastlanan doktoralarının anlamsız bırakılmaması için, kıdem ve terfilerinin titizlikle incelenerek karar verilmesi şart. Artık 55-65 yaşlarında olan tecrübeli hâkim ve savcıların 40 yıllık birikim ve tecrübelerinden azami ölçüde istifade edilmesi gerekiyor. Paketin süregelen bu tür yanlış uygulamalara son vereceği düşünülüyor.

Hâkimlere “coğrafi teminat” verilmesi de Türkiye için bir ilk... Hâkimin kararlarını verirken bağımsızlığının ön şartlarından biri, kararları dolayısıyla görevden alınamayacağını veya istemediği bir bölgeye gönderilemeyeceğini bilmesidir.

Bunun aksi yönünde çok sayıda örneği bir Türkiye gerçeği olarak gördük.

Diğer yandan, hâkimler için ihtisasa saygının sinyallerinin verilmesi son derece olumlu bir gelişme. Ceza hâkimi ve hukuk hâkimi ayrımının sağlanacağı; ihtisas mahkemeleri çevre ve enerji gibi konularda ihtisas mahkemeleri düşünüldüğü Paket hakkındaki açıklamalarda yer alıyor. Böylece bir hakimin bugüne kadar olduğu gibi 10 yıl ceza hakimliği tecrübesinden sonra, tamamen farklı ve yepyeni bir alan olarak öğrenmek zorunda olduğu hukuk mahkemelerine; bir süre sonra da iş veya aile mahkemesine gönderilmesi vahim bir hata idi. Yargı Reformu Paketiyle, hakim ve savcıların tecrübe ve bilgilerinin bir anda boşa çıkarılmasının önüne geçileceği ve bu tür keyfi uygulamalara da son verileceği ümidindeyim.

Aynı beklenti, savcıların iddianameleri için de geçerlidir. Çünkü savcılar da hazırladıkları iddianameleri herhangi bir baskı olmaksızın adalet duyguları, özgür iradeleri, hukuk bilgileri ve vicdanlarıyla rahatlıkla hazırlamalıdır.

Avukatlara gelirsek: Pakette yer alan, stajyer avukatların sigortalı olarak maaş karşılığı çalışabilmeleri, diğer birçok mesleğe göre adil olmayan bir uygulamanın sona erdirilmesi anlamına geliyor.

Bununla birlikte, hukuk fakültesini kazanmak için ilk 190 binlere kadar gerileyen sıralamalarda 100 bin ve üzeri sıralamadakilerin alınmasının Hukuk Fakültesi puanlarını ve öğrenci profili kalitesini yükselteceği görülüyor. Böyle olmakla birlikte, öğrenci adaylarının bir kısmında, öğrenim süresinin 5 yıla çıkarılmasının içeriği iyi doldurulmadıkça anlamsız kalacağı ve “avukatlık sınavı” aday öğrenciler için kısmî bir caydırıcılık oluşturabilecektir.

Paketle, hukuk mezunları için piyasada fiilen küçülen istihdam alanlarını telafi için noter yardımcılığı, yazı işleri müdürleri ve kolluk amirlerinin hukukçulardan seçilmesi gibi öneriler yer alıyor. Bunun yeni istihdam alanları oluşturmasını sağlayacağı ve hukuk fakültelerinin daha fazla tercih edilmesine etkili olacağı açık.

Bu durumda, her geçen gün yenileri açılan hukuk fakülteleri ve yüksek kontenjanlar ile devam edilip edilmeyeceği piyasanın kaldırabileceği hukuk fakültesi mezunu sayısının ne kadar olması gerektiği planlanamazsa, çok kısa bir süre sonra yeniden bir reforma ihtiyaç doğabilir.

Pakette, her şeyden daha önemli olanı insan haklarını yakından ilgilendiren ceza yargılaması ve koruma tedbirleri alanı. Bu konudaki reform önerilerinin adil yargılanma hakkına ve “suç ve cezada şahsilik”, “masumiyet karinesi” ve “şüpheden sanık yararlanır” gibi en temel ilkelerin titizlikle uygulanmasına işaret etmesi ve tutuklama konusundaki haklara saygılı yeni düzenlemelerin, hukuk alanında yeniden bir “kavil tazeleme” olduğunu düşünüyorum.

Bugüne kadar atılan bütün adımlara rağmen Yargılamanın istenilen makul süre sınırlarına çekilememesi problemine de dikkat çeken Paketin yargılamayı makul süre içinde adil bir şekilde sonuçlandırma iradesi taşıması, yargılamanın tarafları lehine bir kararlılığı gösteriyor.

Verilen duruşma saatlerine uyulması konusundaki öneri hayata geçirilebilirse, aksi halde sistem tarafından kapatılması düzenlenmesi de uygulanabilirse özellikle avukatlar ve davanın tarafları bakımından bir çilenin bitmesi anlamına geliyor.

Paketin getirdiği, adliye mimarisinin değişmesinin anlamı, adliyelerin toplanması; tarafların adliye içinde veya önünde birbiriyle muhatap olmaması, mağdurların faillerle aynı ortamda tutulmaması önerileri eğer gerçekleştirilebilirse, adliye önü cinayet ve yaralamalarının önlendiği medeni bir adım olacaktır.

Tecrübelere dayanarak tespit edilen eksiklerin kamuoyunda tartışılıp, işin uzmanlarınca istişare ile oluşturulan her metne bu şartlara uyulması kaydıyla saygı duyuyorum. Reform niyeti ve eksikliklerin giderilmesi sıklıkla ve her alanda yapılması gereken olumlu bir yöneliş ve erdemdir.

Şimdi, üzerinde uzlaşma olan konularda paketin hızla uygulamaya geçirilmesi gerekiyor. Diğer yandan, geri kalan hususlarda ise paketin ucunun açık bırakılması halinin yeni katkı ve görüşlerle Yargı reformu zenginleşmesini sağlayacağından yargıda sürekli bir yenilenme usul yenilenmesi yaşanabilecektir.

Prof. Dr. Yücel Oğurlu / Diriliş Postası 

adminadmin