Aslında değişmeyen ne kaldı ki sanki şu fâni dünyada! Önce mevsimler, sonra fotoğraflardaki resimler ve ardından isimler, cisimler değişti!
" Ahde Vefâ İstanbul' da Bir Semt Adı " söylemi ise, günümüz dünyasında hâlâ değişmeyen en canlı örneklerden birisi.
Sahi; biz niçin insan olarak bu kadar değiştik ki birden? Neydi bizi bu denli değiştiren sebepler? Her şey ve ortalık süt liman iken; niçin yaktık gemileri, niçin attık köprüleri?
Ya günümüzdeki çocuk ve çocuklukların, özellikle o eski bayramların ve bayram çocuk ve çocukluklarının nasıl ve niçin değiştiğini hiç düşündünüz mü? Eskiden yâni henüz ilkokulda iken; aklıma tazesiyle gelen bir anımı anlatayım sizlere müsaadenizle:
Babam o zamanlar sağ idi. Emekli olmuştu. Tapu Kadasro Baş Kâtibi idi. Emekli olunca Cumhuriyet Meydanında kendisine bir arzuhalci yeri açmıştı. Bir süre sonra kapatınca da yine boş duramayıp bir fırında ekmek satışına yardımcı olup evimize üç beş kuruş gelir getirmenin derdindeydi.
Allah rahmet eylesin, topluma ve insanlara olan özellikle de küçük çocuklara cebinde taşıdığı şeker ve çikolataları verip gönül almasıyla tanınmış bir iyilik meleği idi adeta. Ben de çocuk yaşıma rağmen; babamın Bafra Gençlik Caddesinde, o zamanlar eski ve bahçe içerisindeki Tapu Kadastro Dairesine çok gidip babama yardım ettiğimi dün gibi hatırlarım. Bugün o söz ettiğim yerde şimdi taş beton binalar, apartmanlar yükseliyor.
Benim asıl anlatmak istediğim konu ise, dünün bayram ve ülke, dünya çocuklarıyla, bugünkü çocuklarımız ve çocukluk anlayışlarıdır!
Emekli bir babanın 5 çocuğundan biri olarak; ilkokulda okul idaresi ve okul aile birliği tarafından; ilçedeki varlıklı işyeri sahiplerinin de desteğiyle, fakir ve yardıma muhtaç çocuklara bayram öncesi ayakkabı, palto gibi yardımlar yapılıyordu.
Arkadaşlar benim de adımı vermişler. Hiç unutamıyorum; yepyeni ayakkabılar sanki o anda cilalanmış, parlatılmış gibi şık ve albenili duruyordu. O gün nasıl sevinip mutlu olduğumu ve öğretmenlerimin de duydukları memnuniyetlerini anlatmak ne mümkün!
İşte böylesine doyumlu ve güzeldi bizim çocukluğumuz. Bir şekerle, üç beş kuruş para ile öyle mutlu olurduk ki; sanki gökyüzünde uçan halıya binmiştik!
Oysa bugünkü çocuklar ise bırakın ayakkabı, palto, şeker, çikolata ve harçlığı; artık bunlar mazi oldu. Bugünün çocuğu artık tablet, diz üstü bilgisayar, otomatik robot, bisiklet, cd çalar gibi çeşitli eşyalar istiyor.
İşte; aslında daha yazacak çok şeyler var da yerimiz dar. Zaman içerisinde bu ve buna benzer anılarımız siz değerli okurlarımızla paylaşabilmek umuduyla.
Çocuklarımıza, iyi ve örnek birer anne- baba ve ebeveyn olmayı dileyerek, mutlu ve sağlıklı günler dilerim.
Oktay ZERRİN