Fındıkta, doğu-batı eşitsizliği...

Keşap Fındık Üreticileri Birliği Başkanı Mustafa Şahin fındık üretimi ve pazarlanmasıyla alakalı olarak bir açıklama yaptı.

Ekonomi - 31-03-2017 14:21

Şahin yaptığı açıklamada, “Bütün yarışlarda, her yarışın, yarış koşulları bulunmakta olup, koşullara uymayan müsabıklar, ya yarışmaya alınmamakta veya yarış sonu diskalifiye edilmektedirler. Türkiye’de fındık üretiminde bulunan çiftçileri, üretimlerinden pazara kadar geçen bir yıllık zaman ve mesafeyi, bir yarış pisti olarak kabul eder ve yarışın sonunda da elde edilecek olan ödülün, üretimden gelir elde etme, çiftçiyi destekleme veya başka değerlere sahip olmak olarak düşünür isek, doğu ile batı bölge çiftçilerinin, eşit şartlarda yarıştırılmadığını görürüz.

Nedenine gelince; fındık üreten 16 ildeki çiftçilerin, fındık üretimine etki eden maliyet unsurlarına baktığımızda gördüğümüz tablo şudur:

Üretim alanlarının ölçek büyüklükleri, ulaşım, iletişim ve taşıma koşulları, coğrafi ve fiziki değerler, toprak yapısı ve verimliliği, demografik yapı, insan gücü temini, üretimde girdi maliyetleri, mekanizasyon ve endüstriyel tarımın ne kadar kullanıldığı,  birim alandan alınan ürüne bağlı olarak değişim iller arasında önemli ölçüde farklılıklar göstermektedir.

Şöyle ki;  fındık üretimi yapılan bölgeler arasında ürün maliyetleri, oldukça farklılıklar göstermektedir. Örneğin, birinci standart bölgede, dekarda alınan l00 kilo fındığın maliyeti, kilo başına ortalama 6.00 TL iken, Orta ve Batı Karadeniz bölgelerinin endüstriyel veya yarı mekanizasyon ile tarım yapılan bölgelerinde ise bu rakam, 1.50 ila 2.00 TL arasında değişmektedir. Bu durum, iller, hatta bazı ilçeler arasında bile önemli ölçüde maliyet farklılıklarının olduğunu göstermektedir.

İşte, bu durumdan dolayı birinci standart bölge üreticilerinin, doğal şartlardan kaynaklanan olumsuzluklar nedeni ile üretim maliyetlerinin yüksek olmasından kaynaklı, pazarda fındıktan, diğer üreticiler ile aynı değerde kar marjı elde edemedikleri de bilinen bir gerçektir. Diğer bir ifade ile bir malın üretim maliyeti, tüm üretilen alanlarda eşit değil ise, üründen elde edilecek karın da eşit olamayacağı, bilimsel bir gerçektir. İşte bu gerçek, haklı olarak birinci standart bölge çiftçilerini, sürekli fındığın fiyatı konusuna yoğunlaştırmakta ve yüksek sesle dillendirilmesini teşvik etmektedir. 

Hal böyle iken, ülke fındık fiyatlarının bölgeler arasında cins ve kalitesine göre aynı değerlerde olması, tüm üreticilerin maliyet farkı nedeniyle bir kilodan aldıkları kârın aynı olmadığını, doğu ile batı illeri arasında kâr marjlarının ise 3 katına kadar çıktığı açık bir gerçektir.

Yani, fındığın kilosu ister 1 lira, isterse de 1.000 lira olsun, bölgeler arasında maliyeti aynı değildir. Bu da maliyet oranının yüzdesine göre, kazanç açısından sürekli kaybeden Doğu illerinde üretim yapan çiftçiler olacaktır.  Buradaki düşünceye esas olan ana tema,  Batı bölgelerindeki çiftçilerin ne kadar kazandığının hesabı değildir. Kazanç ne miktar da olursa olsun, bunun genele dağılımının eşit olmamasıdır.

Bu eşitsizliğe bir de,  "Alan Bazlı Destek" adı altında verilen ve çiftçinin, fiyat kayıplarını önlemeyi amaçlayan destekler, fiyat farkını giderememektedir. Bu nedenle de gibi maliyet, performans ve alan yeterliliği ile aile gelirine olan katkıya bakılmadan, varlık esaslarına göre bir dekarı olana da 170.00TL, 1.000 dekarı olana da 170,00 TL.  ödendiğinden, aileler arasında fiyattan doğan eşitsizliği daha da körükleyerek sosyal adaleti de o nispette bozacak düzeye gelmiştir.

Bunların yadsımaları olarak bu güne kadar birinci standart bölgede üretim yapan herkesin, fındık politikasını, sürekli fındık fiyatlarına endeksleyerek fiyatın alçak veya yüksek olması konusunda yazma, çizme ve konuşma gibi eylemlerinin, üretim yapan ve gelir kaybı yaşayan çiftçilere bir yarar sağlamadığı da görülmüştür.

Bundan böyle artık fındık politikasında makas değişikliğine gidilmelidir. Gerçek politikamızı, fiyattan ziyade maliyet unsurları üzerine kurmalıyız. 1 kilo fındıktaki kâr marjının emsallerinin çok altında kaldığı gerekçesini öne çıkararak fındıkta birim miktarda elde edilecek gelirin, pazarda aynı fiyat esasına göre sağlanamayacağından hareketle, diğer çiftçiler ile gelir eşitliğinin başka destek argümanları veya mevcutlarla yapılacak iyileştirme yöntemleri ile sağlanmasını savunmak, en akılcı ve adaletli yol olacaktır.

Ayrıca;  sürekli fiyattan bahsetmek, Doğu illerinde üretim yapan çiftçilerin yararına değildir. Çünkü yüksek fiyata bağlı olarak da Batı bölgelerinde taban arazilere sürekli fındık dikilmektedir. Bu da dünyada fındık üretim alanlarının genişlemesine sebep olmaktadır. Bu durum, genelde Türk fındığı, özelde ise Doğu bölgesi çiftçilerinin aleyhine olan bir gelişmedir.

Öte yandan, Dünya da dekarda, en maliyetli üretim ile en düşük verim, Doğu Karadeniz bölgesinden sağlanmaktadır. Böyle gider ise Ordu'nun Ünye ilçesinin doğusunda kalan birinci standart bölgede üretim yapan çiftiler, en zorda kalanlar olacaktır.

Bu haliyle gerçekler ortada iken, Doğu adına umutlu olmak mümkün değildir. Aksine yolun sonu görünüyor bir durumdadır. Bu çıplak ve bizi bekleyen acı gerçeği tekrar tekrar düşünelim.” Dedi.

Günün Diğer Haberleri