Işık belli değil, loş belli değil ...
Manavgat’ta başlayan yangınlarla içimiz yanarken Adana, Mersin, Osmaniye, Kayseri, Kütahya, İzmir, Kocaeli, Marmaris, Kozan, Didim son olarak Bodrum Güvercinlik’e kadar gelindi.
Bu yangınlar küresel ısınmanın getirdiği bir felaketin yanında eski Orman Genel Müdürü Abdurrahman Sağkaya orman yangınlarının bilinçli ve planlı bir şekilde çıkarıldığına dikkat çekerek, “Üst akıl her şeyi hesaplamış. On günlük meteoroloji raporlarını incelemişler. Rüzgârın yönüne, nem oranına, yağmur durumuna bakmışlar” ifadelerini de hiç bir şekilde yabana atmamak, bizzat ciddi ciddi düşünmek gerekir.
Gözümüzü dört açalım. Devlet yetkililerimiz önlemleri arttırmıştır ama bizim de çok dikkatli olup ve en ufak detaya, sanal dünyadaki gerçekten uzak, provakatif, yazılı ve görsel paylaşımlar konusunda da çok ama çok dikkat etmemiz gerekiyor.
Biliyoruz ki bu ihanetlerin ardı arkası kesilmeyecek...
Bunlar bilinçli planlı eylemler ve ne yazık ki çok acı. İnsanlar, hayvanlar, evler, barklar, geleceğimiz ata, dede mirası yılların birikimi güzelim ormanlar(ımız) bir kıvılcım ile başladı yanıyor ve maalesef bitiyor…
Ciğerlerimiz yanıyor...
Nefes almakta zorlanıyoruz. Bu nasıl bir acımasızlık, bu nasıl vicdansızlık? Bir karıncayı incitmekten bir çiçeği koparmaktan hiç korkmaz mı insan? Lâkin bunu yapanlara herhalde insan demek abes olacak.
Zira yanan sadece ormanlar değil, içindeki canlılar da yanıyor, insanlar da ölüyor… Ağaç, çiçek, böcek, kuş… Tabiat yok oluyor. Yaşam alanları yok oluyor. Nasıl kıyabiliyorsunuz, nasıl?Yazıklar olsun!
Bir de üstüne vatanını, milletini hiçe sayarak devletini suçlayanlar hiç utanmadan sıkılmadan yalan üstüne yalan söyleyenler var ya, söylenecek ne bir söz ne de yazılacak bir cümle var.
Çok merak ediyorum bu zihniyeti.!
Yağmur yağar devlet suçlu...
Deprem olur devlet suçlu...
Virüs tüm dünyayı sarar yine devlet suçlu...
Canım ülkem cayır cayır yanar devlet suçlu...
Peki, kul azmayınca Allah bela vermezmiş bunu hiç düşünüp kimse kendini sorguluyormu.?
Şöyle etrafınıza bir bakın. İnsanlık bitti, insanın yaptığı zulmü haksızlığı doymayan açlığı gözleri kör eden öfkeyi artık dünya toprak taşıyamıyor...
Ve zalimin cezasını mazlumlar, ağızı dili olmayan canlılar çekiyor.
Gerçekten rahatmısınız? Bunca yaşanan felaketlerde hiç suçunuz yok mu?
Cinsiyet fark etmiyor.
Adam olamayanlar... Adamlık, dürüstlük adına öyle sallıyorlar ki; konuştukların da dağ gibi, dağ yürekli adam gibi adam sanarsın.
İnsanlıktan nasibini alamayanlar, hiç düşünmeden ülkesini devletini milletini şerefini satanlar ....
Hiç utanmadan ülkesini devletini kötüleyenler, utanmadan içimizde yaşayıp nefes alanlar, hiç mi gurur yok siz de?
Kime bu hizmetiniz?
Madem ülkeni devletini beğenmiyorsunuz sizi bağlayan mı var?
Terk edin!! Hiç değilse azıcık adam olun, gidin hangi ülkenin uşağı olmak isterseniz orada yaşayın.
İhanetten az da olsa temizlensin bu vatan, bu topraklar nefes alsın!
Sanmasınlar ki düştük...
Sanmasınlar ki bittik...
Hiç umutlanmasınlar,
Bu millet...
Bu devlet...
Bu toprakların güzel insanları düştüğü yerden bir avuç toprakla yine, yeniden eskiden ve eskisinden daha da güçlü bir şekilde NERDE KALMIŞTIK!!! diyerek bismillah ile kalkmasını bilir.
Yine başaracağız.
Vatanımızın dağ yürekli insanları canının yandığını yerden, yanan topraklarını canıyla, kanıyla sulayıp yeşertecek merhameti ve sevgisiyle yaraları saracak dağ yürekli devleti ve insanları var...
Tüm dünyaya baş kaldıran
Dağ yürekli Yiğit adam
BİZ SENİNLEYİZ
Vatanımızın, devletimizin ve milletimizin yanındayız.
Bunu asla unutmayın.
....
"Öyle bir açmaza düştü ki Vatan
Uyku belli değil, düş belli değil
Çöktü üstümüze bir kara duman
Işık belli değil, loş belli değil ...
Öyle donmuş ki yürekler
Kış belli değil yaz belli
değil...
Vicdan yok olmuş sevgi kör olmuş...
İnsan belli değil şeytan belli
değil...
Gözler kör olmuş nefis şaşırmış...vatan bayrak "şeref satılmış"...
dost belli değil
Düşman belli değil...