İkinci baskısında kurgusu, terkibi ve dili üzerinde daha çok çalışılması lazım olan eser, Fahrettin Ulusoy’un başarıları ve bazen de iflasın eşiğine kadar getiren başarısızlıklarını, beraber iş yaptığı, siyasete girdiği, sosyal ve sivil toplum faaliyetlerinde yer aldığı kişilerin müspet ve menfi yönlerinden bahsederken tarafsızlığını koruması bakımından başarılı ve öncü bir çalışma olmuş.
Kitap sadece keyifle okunacak bir muhtevaya sahip değil…
Samsun’un iş dünyasının ve siyasetinin, Samsunspor’un, Samsun STK’larının önemli ve öncü ismi Fahrettin Ulusoy’un hayatını okurken aynı zamanda Samsun yakın tarihine de giriş yapmış oluyorsunuz.
Kitapta ismi geçen iş, siyaset ve spor adamlarının bir kısmının halen aktif olan hayatlarını da okuyorsunuz.
Ulusoy kitabında o kadar cesur ve tarafsız ki, babası ve kardeşi Suat ile alakalı yaşadığı menfi hatırlarını yazarken ve onları acımasızca eleştirirken gözünü budaktan esirgemiyor.
Dolayısıyla kitapta sadece iyi ve güzel olaylar ve iyi ve dürüst insanlar yok.
Kitap geleneksel olarak iş hayatında babasıyla anlaşamadığı için işini ve hatta şehrini terk ederek türlü sıkıntılarla karşı karşıya kalan bir gencin başarılı olma hırsıyla gece gündüz çalışarak dişiyle tırnağıyla bir yerlere gelme hikâyesinden oluşuyor.
Yani kitapta genç işadamları için fazlasıyla tecrübe aktarımı ve kişisel gelişim hikâyeleri mevcut.
Fahrettin Bey, hayatını kronolojik olarak gözler önüne sererken bazen gülümsetiyor ve bazen de benim tesadüfen Tiflis dönüşü otobüste okuduğum ‘Tiflis’te domuz eti yemeleri’ hikayesinde olduğu gibi itici, tiksindirici olabiliyor.
‘Hayatımdan Satırlar’ kitabı, Akasyamhaber’in kamuoyunun gündemine sıklıkla getirdiği Samsun’daki Masonik yapılanma; Rotaryenler ve yine Akasyamhaber’in deşifre ettiği Cumartesi Kahvaltı Grubu hakkında bilgiler ve yazarın yaşanmış tecrübelerini de barındırıyor.
Önümüzdeki günlerde son sayfalarına kadar geldiğim kitabı Cumartesi Kahvaltı Grubu ve Rotaryenler bölümleriyle ele almaya devam edeceğiz…
Targan tolga
Aynanın karşısına geçildiğinde gördüğümüz yüzü kendimiz sanırız ne aynadaki yüz sensindir ne aynaya bakan sen bilinmelidirki aynanın ön yüzü parlak yüzü değildir oraya tecelli eden birde hiç görünmeyen karan tarafı vardır ki işte o tarafada vicdan denir kim ne yazarsa yazsın kim etrafında pervane olursa olsun ve yandaşların yalakaların kanaati ne olursa olsun kanaat başkadır hakikat başka o yüzden anlayamana bütün dünyadaki satırları verseler ne anlayana tek bir harfin gereği yoktur 5 yıl önce