https://www.akasyam.com/files/uploads/user/-7daa058a65.png
M. Oğulcan EKİZ

Pozitif Ayrımcılıktan Doğan Mağduriyetler!

28-06-2021 12:24

İnsan hakları, insanın insan olmasından kaynaklanan ve insan onurunun gereği olarak sahip olduğu devredilemez ve vazgeçilemez haklar bütünüdür.

Bu tanımdan anlaşılacağı üzere tek başına insan olarak var olmak, kişilerin hak ve özgürlüklere sahip olması adına yeterli görülmektedir.

1789 tarihli İnsan ve Vatandaş Hakları Evrensel Bildirisi’ndeki ‘’insan haklarından herkesin eşitlik temelinde yararlanması ve cinsiyet ayrımcılığı yasağı’’ maddesi aslında uzun yıllarca ezilmiş ve haksızlığa maruz bırakılmış sınıfların herkes ile eşit haklara sahip olması amacıyla oluşturulmuş olsa da yakın geçmişimizde bu madde kadın erkek eşitliğini sağlamak amacı ile kullanılmış, günümüzde ise pozitif ayrımcılığın orantılı kullanılması noktasında kullanılmaya başlanmıştır.

Günümüzde hukuk sistemimiz kadınlara pozitif ayrımcılık tanımaktadır lakin bu durum sadece kadının yararlanması için değil, zayıf ve güçsüz olan toplum kesimlerinin korunması amacıyla getirilmiş bir müessesedir. Yüzyıllar boyunca haksızlığa ve adaletsizliğe maruz kalmış olan kadınlara; 5 Aralık 1934 yılında seçme ve seçilme hakkı verilmiştir ve toplumda eşitliği sağlama amacı güdülmüştür. Bunun ile başlayan ve haksızlığa maruz bırakılmış olan insanların eşit statüye kavuşması yolunda çağdaş ve hukuki adımlar atılmaya başlanmıştır. Pozitif ayrımcılık da bu hususlardan biridir. Her ne kadar yapılan tüm bu yenilikçi ve adaletli hareketler tüm insanlık adına sevindirici bir haber olsa da bu kanunlar ve yapılan pozitif ayrımcılık kötü niyetli bir şekilde kimsenin aleyhine kullanılmamalıdır. Herhangi bir cinsiyet, ırk, din, dil vb. ayrımı yapılmaksızın, kanun önünde herkese eşit davranılarak, kimsenin adaletsizliğe ve haksızlığa maruz bırakılmasına sebebiyet verilmemelidir.

Eşit davranmaktan kastımız ise herkese aynı işlemin yapılması değildir.

Nasıl tekerlekli sandalye ile yaşamını sürdüren bir bireyden koşu yarışına katılması beklenemiyorsa ve hayatını kolaylaştırıcı sistemler getiriliyorsa, hukuken de herkesin adaletli bir şekilde gözetilmesi gerekmektedir.

Salt eşit davranmaktan ziyade her olayı kendi nezdinde değerlendirerek adaletli bir şekilde hüküm kurmak en doğrusu olacaktır. Bu durumda da sorumluluğun büyük kısmı kanunu uygulayanlarda olacaktır.

Kanunda yazılı olan maddenin adaletli bir şekilde yorumlanarak hiçbir ırk, din, dil ve cinsiyet ayrımı yapılmaksızın somut olayın durumuna göre en hakikatli ve adaletli şekilde uygulanması gereklidir.

Günümüz hukuk sisteminde yüksek mahkemelerce verilen kararları incelediğimizde, toplumumuzda pozitif ayrımcılığa dayandırılarak yapılan haksızlıklara rastlamak mümkündür.

Okul yıllarımızda öğretmenlerimizin dediği gibi sadece eksik olduğumuz derse ağırlık vererek diğer dersleri es geçmemeliyiz.

Tıpkı bu hususta olduğu gibi bir kısma yeni haklar tanınırken diğer kısmın hakları gasp edilmemelidir.

Her olay kendi nezdinde değerlendirilmelidir. “Adalet sözcüğü eşitlik anlamına gelmez.

Adalet herkesin ihtiyacı olanı almasıdır. Eşitlik ise herkesin aynı şeyi almasıdır ve bu her zaman da adil değildir.”

Herkes için adalet, adalet için ise avukat gereklidir.

Haksızlığa uğradığınız anda yanınızda olmak dileğiyle, sevgiler, saygılar…

Avukat M. Oğulcan EKİZ

 

Neler Söylendi?

Av. M. Oğulcan EKİZ

Güzel yorumun için teşekkür ederim 3 yıl önce

Su

Genç avukatımıza katılıyorum bazı kadınlara hakları olmadığı halde çok ayrıcalık tanınıyor son zamanlarda ve şunu çok iyi biliyorlar ki aslında getirilen kanunlar haksızlığa uğrayan kadınlar içindi ! Buradaki asıl sorun bütün kadınlar için aynı kanunların aynı şekilde değerlendirilmesidir. Her olay kendi sınırları içerisinde değerlendirilmelidir. Avukatımızı tebrik ederim çok iyi bir noktaya değinmiş ve çok iyi açıklamış. 3 yıl önce