https://www.akasyam.com/files/uploads/user/-e8c8d1cb6b.png
Süleyman KOCABAŞ

Yabancı Dilde Eğitim Sömürgecilik - Sosyal Asimilasyon Ve Gençliği Dumura Uğratma Uygulamasıdır

19-02-2022 13:30

Aziz dostlar, 2021 Yılı Türkçe Yılı Münasebetiyle dizi yazı olarak yazmakta      olduğumuz son yazımız “İşyerlerimize İngilizce İsimler Vermek İstiklal ve İstikbalimize Aykırıdır” ana başlıklı yazımızın beşinci bölümünü, bu dil hastalığımıza da büyük boyutlarda sebep olan  “Yabancı Dillerde Eğitim Hastalığımız” dan olarak bu konunun üzerinde de büyük bir ciddiyetle durulması gerektiğine inanarak, bu yazımızda bunu ele alacağız.

Bir Türkçe sevdalısı ve bu satırların yazarı olarak, benim her zaman “Yabancı dilde eğitim, bir ihanet eğitimidir” beylik teşhisinde de bulunduğumu  hepiniz bilirsiniz. Bu teşhiste benim yalnız olmadığımı ve hatta birçoğunun bu konudan benden daha hızlı olduğuna yönelik  her kesimden birçok “ORTAK AKILLAR VE SAĞDUYULAR” sergilendiğine şahit olmaktayız. İşte şimdi sizlere, bunlardan “alıntılar” halinde bir demek sunarak, adı geçen ihanetin ülkemizde ne derece büyük boyutlara taşındığını  ve eğitim hayatımızda  da bunun giderek nasıl bir “MİLLİ BEKA SORUNUMUZ ” haline geldiğini dile  getireceğiz. Bu alıntılara  geçmeden i önce, “Dil Emperyalizmi” ne demektir          kısaca bunun üzerinde  duracağız.

Bilerek veya Bilmeyerek “DİL EMPERYALİZM” ine  Ȃlet Olunuş

Tarihte büyük imparatorluklar veya dünyanın birinci süper gücü oluşumları, yalnızca askeri, ekonomik ve siyasi üstün hakimiyet veya nüfuz teori ve pratikleriyle kurulmamıştır. Bir de buna  çok değerli bilim adamamız Prof. Dr. Sinan Bayraktaroğlu’nun “çözümlemesi” yle “DİL EMPERYALİZMİ” i de eklemek gerekecektir.

Bir İngiliz –Amerikan Bileşkesinden  (Anglo-Saksonlar) birinci olarak dünyanın süper gücü “İNGİLTERE İMPARATORLUĞU” (1774 – 1945)  ve ardından gelen ikiz kardeşi yine dünyanın birinci süper gücü günümüzün  “AMERİKAN İMPARATORLUĞU” nun (1945 – 2022)   “DİL EMPERYALİZMİ” üzerinden  de  (hem de daha rahatlıkla ve “muhlisane hulul” yoluyla olarak)   kurulduğunun kendi ağızlarından “tarihi itiraflar” belgeleri şunlardır:

1-1780 yılında Amerika Birleşik Devletleri  2. Başkanı JOHN ADAMS’ ın söyledikleri: “İngilizcenin  yazgısı,  gelecek ve onu izleyen  yüzyıllarda, Latincenin geçen yüzyıllarda, ya da Fransızcanın  bu yüzyılda (1780 – 1945 zaman dilimi) olduğundan  daha da yaygın bir dünya dili haline gelmektir.” (Prof. Dr. Sinan Bayraktaroğlu, Türkiye’de Yabancı Dil Eğitimi Beklentiler, Gerekçeler, Öneriler, Ürün Yayınları, Ankara, 2019. s.2O5)

2-İngilizi Başbakanı WİNSTON CUHURÇHİLL’ in 1943 yılında Amerikan Başkanı  Roosevelt’in istemesi ve ısrarı sunucu Harvard Üniversitesi tarafından  kendisine “fahri doktorluk” unvanı verilirken burada yaptığı konuşmadan: “Bizlere bahşedilen ‘ortak dilimiz’ (İngilizce)    paha biçilmez bir mirastır ve bu bir gün ortak vatandaş  olabilmemizin  temelini oluşturabilir. Britanyalıların (İngilizlerin)  ve Amerikalıların  birbirlerinin geniş topraklarında  birbirlerine  karşı hiç yabancılık  hissetmeden rahat ve özgürce dolaşabilmelerini görmek istedim. Aynı şekilde, ortak dilimizi  dünyada çok daha geniş  bir alana yaymaya  ve doğuştan sahip olduğumuz  böylesine büyük bir değere birlikte sahip çıkmaya  kendi bencil menfaatlerimizi  gözetmeksizin birlikte gayret sarf  etmememiz için  herhangi bir neden görmüyorum.

Öne sürmüş olduğum bu  beş temel ilkenin  uygulanması, insanların topraklarını  işgal edip onları amansızca sömürmemizden  çok daha verimli sonuçları bizlere armağan edecektir. Geleceğin imparatorlukları (muhlisane hulul yolu Dil Emperyalizmi ile yerleşmek suretiyle) kuvvetini akıldan alan imparatorluklardır.”(Bayraktaroğlu, s. 206)

3-Adı geçen ikiliye ilave edebileceğimiz “Dil Emperyalizmi” ile sömürgecilik ve yayılmacılığı esas alan Fransız İmparatoru “BÜYÜK NAPOLYON”  unvanlı I. Napolyon’un 19’uncu asrın başlarında söyledikleri: “Bir memlekete benim kelimelerim (Fransızca dilim) ve kültürüm girmişse, o memlekete askerlerimi sokmaya lüzum yoktur” veya diğer bir tercümesi haliyle “Kelimelerimin girdiği yerde silah patlatmaya lüzum yoktur”.   (Yaşayan Türkçemiz, C. I, Tercüman Gazetesi Yayınları, İstanbul, 1981, s. 83)

Daha fazla uzatıp kıymetli vakitlerinizi almamıza gerek yok!... Her şey gün gibi meydanda ve apaçık. Türkiye dünden bugüne  Churchill ve I. Napolyon’un dile getirdiği “hainane” süreci yaşıyor!...

“Efendim!.. Türkçe ilim dili  ve ilim yapmaya uygun dil  değildir. Üstelikte  de Osmanlı’dan günümüze büyük bir  yabancı dil öğrenme sorunumuzu var. Bunu da aşmak için İngilizce dilinde eğitim ve öğretim  yapmak zorundayız” ı sizler benim ancak külahıma anlatabilirsiniz.

2022 yılı itibariyle, dünyada mevcut 206 ülke ve devlet içinde  190 tanesi eğitim ve öğretimini yalnızca  kendi milli dili ile yapmaktadır. Geriye kalan 16’sında ise eğitim ve öğretim dili İngilizce olup, ne yazık ki bunlar içinde Türkiye de yer almaktadır. Türkiye bunlardan çıkarılırsa,  geriye 15’i  zaten eski İngiliz sömürgesi ülkelerdir. “Tarihin en eski  beş bin yıllık milleti” denilen ve dünyada  konuşulan dillerden  en fazla konuşulan beş dilden birisi de Türkçe olduğu halde ve hepsi  “geçmişin İngiliz  sömürge ülkesi” olmanın yanında   “muz cumhuriyetleri ” benzetmesinden olarak  Türkiye’nin de 16 rakamı içinde yer alması  milletim için   ibret ve dehşet verici bir sahne olsa gerektir. Buna  tahammül edilemez.   

Anayasamıza Aykırılık  veya  Anayasa’yı İhlalden Alınacak Ceza

Sonra, Anayasamızın 3’üncü maddesinde “Türk Milletinin dili Türkçedir” yazar ve eğitimi  tanzim eden 54’üncü maddesinde  ise, “Eğitimin dili anadil  Türkçedir” yer alır. Bu sebeplerden  de anadilimiz Türkçe varken, ortaokullarından üniversitelerine  kadar yüzlerce okullarda   yabancı dillerde eğitim ve öğretim yapmanın cezası, “Anayasa’ya aykırılık  ve Anayasa’yı  ihlal” den olarak Türk Ceza Kanunu’na göre cezası idamlıktır.   Kurdukları  üniversitelerinde  Türkçeyi kapı dışarı edip, yerine  eğitim ve öğretim dili olarak İngilizceyi koyan rektörler ve onlara destek olan öğretim üyeleri (bunlara daha üst düzeyden  destek olanlar da dahil)   bu cezalandırmayı  çoktan hak etmişlerdir herhalde?...  İdam cezaları kaldırıldığına göre bunların müebbet  hapis cezalarını çekmelerinin yeri Silivri Cezaevi olsa gerektir?...

Atatürk İlke ve İnkılapları - “Dil Devrimi” ne Aykırı Oluş

 “Dil Devrimi”,  1932’de başlamadan önce  daha 1930’de Mustafa Kemal, Prof. Sadri Maksudi’nin (Arsal) yayınlanan kitabı “Türk Dili İçin” e yazdığı “takdim” yazısında adı geçen devrimin  ana karakteri ve emelini şöyle  ortaya koyuyordu: “ Ülkesinin yüksek istiklalini korumasını bilen Türk Milleti, dilini de yabancı dillerin boyunduruğundan kurtaracaktır.” (Sadri Maksudi (Arsal), Türk Dili İçin, Türk Ocakları Neşriyatı, Ankara, 1930)

İngilizce eğitimle, eğitim ve öğretim dili olarak Türkçe karşılıkları ola ola İngilizce kelimelerle  dersler yapılacağından, bunlara “özenti” nin etkisinde kalınarak  giderek  “Türkçeyi iyice  küçümseme” sonucu yerli ve  milli kelimelerimizin  yerini İngilizce kelimeler  alacağından bu da “Dil Emperyalizmi” ne hizmet olarak, Atatürk de zaten buna  karşı olduğu için onun ilke ve inkılaplarına  da muhalefet edilmiş olacaktır.

“YABANCI DİLDE EĞİTİM İHANETİ” nin Teşhisi ve Tedavisinin    Ortak Akıl ve Sağduyu Belgeleri

Yabancı Dilin Bir “Araç” Olmaktan Çıkarılıp  Bir “Amaç” Halini Getirilmesi Hatası

 “Yabancı dilin bir ‘araç’ olarak öğrenilip  kullanılması yerine  onun ana dilimiz  Türkçe’nin bir yana itilerek  bir ‘amaç’  haline getirilmiş olması ulusal duygularımızı yanıltıcı bir algıdır.

Oysa,  bugün dünya ülkeleri  uluslararası değeri kabul edilmiş olan İngilizceyi ve diğer yabancı dilleri bilinçli bir biçimde  ve ulusun çıkarları doğrultusunda  sadece teknolojide, bilimde, ticarette, diplomaside v.b. birer ‘amaç’ değil ‘araç’ olarak kullanabilmek için öğrenmektedirler.” (Cumhuriyet Bilim ve Teknik,  13  Ağustos 2010, Bayraktaroğlu,  s.26)

Öğrenim Gençliğinin Yabancı Dilde Eğitimle Dumura Uğratılması

Yabancı dilde eğitim, öğrencilerin İngilizce olarak verilen  derslerde anlatılanları  anlamakta zorlanmalarına, not tutamamalarına, okuduklarını güçlükle  algılamalarına, kendilerini yazılı ve sözlü olarak güvenle ifade edememelerine, soru sormamaya ve bunun sonucunda  ezberciliğe yönelmelerine, derse ilgilerinin azalmasına ve motivasyonlarının  düşmesini yol açmaktadır.  Özelikle sosyal konuları içeren  dersler geniş bir sözlük hazinesi  ve tartışma gerektirdiğinden, öğrenciler çaresizlikten  pasif bir konuma itilmekte ve iletişim etkinliğinden  yoksun bırakılarak  haklı gerekçeyle Türkçeye başvurmalarına neden olmaktadır.  Böylesine karmaşık ve belirsiz  bir eğitim ve öğretim birçok öğretim üyesini  zor duruma sokmakta, eğitim faaliyetlerinde gereğiyle  verimli olamamalarına ve üniversite eğitiminin de  büyük ölçüde olumsuz yönde etkilenmesine yol açmaktadır.”(Cumhuriyet Bilim ve Teknik,  13  Ağustos 2010, Bayraktaroğlu, s.26)

Yabancı Dilde Eğitimin  Bir “Göstermelik” Oluşu

 “Görülüyor ki, daha fazla ayrıntıyı dile getirmeden , nereden bakılırsa bakılsın, bugün Türkiye’deki  bazı üniversitelerde  kısmen veya tamamen  yabancı dille eğitim uygulaması, öğrencilerin daha henüz akademik derslerini  takip edebilmeleri için yeterli bir yabancı dil seviyesine ulaşmadan ve amaç ve hedefleri  gerçekçilikle bağdaşmayan, öğretim -  öğrenim sürecini yavaşlatan, zorlayan, hatta engelleyen, öğrencileri sorgulama, araştırma ve yorum yapabilme becerisinden  yoksun bırakan, onları ezbere iten ve bunlar gibi daha birçok  sakıncaları olan yapay  nitelikli ‘göstermelik’  bir eğitime dönüşmüştür.  Kısaca, çağdaş, uluslararası, kaliteli bir eğitimin gereği olarak ne öğretim üyeleri kendi uzmanlık alanlarının ‘öğrenim yöntemlerini öğretebilmekte’ ve ne de öğrenciler bu yöntemlerin  nasıl edinileceğini  ‘öğrenebilmektedir.’

Oysa şurası tartışılamayacak bilimsel bir gerçektir ki, fizik, kimya, matematik, tarih, edebiyat, sosyoloji gibi herhangi bir  alan dersinde, en etkin  ve sağlıklı düşünsel, iletişimsel ve akademik becerilerin  edinilip geliştirilmesi, anadilde yapılan  eğitimle mümkündür.  Bir kez anadilde edinilmiş bu beceriler yabancı dilin kullanımına  kolaylıkla  aktarılabilmekte ve yabancı dil de böylece alan dersi bilgilerini daha da geliştirici, pekiştirici  veya tamamlayıcı  bir ‘araç’ olarak öğretilip öğrenilmektedir.” (Bayraktaroğlu, s 28)

Dışarıdan 40 Bin İngilizce Öğretmeni İthali Rezaleti ve Cehaleti

     “Milli Eğitim Bakanlığı’nın  yurt dışından yüksek bir maliyete katlanarak 40 000 öğretmen getirme niyeti, yabancı İngilizce öğretmenlerine  karşı süregelen  bilinçsiz bir özentidir. Bazı özel öğretim kuruluşlarında ve vakıf üniversitelerinde  yaygın olarak gözlemlenen  bu özentinin  amaçlanan eğitim kalitesini  yükseltmek bakımından  beklenen katkıyı sağlayacağını beklemek ve bu projenin sürdürülebilirliğini  ümit ekmek bir mali israftır, yanılgıdır ve hatta hatadır.”(Cumhuriyet Gazetesi, 11 Nisan 2011, Bayraktaroğlu, s. 35)

İngilizce Eğitimin İngilizce Tabiriyle “Absürt” Oluşu

    “Uluslararası bir dil olan İngilizcenin  Türkiye’nin  orta ve yükseköğretim sisteminde sadece  ‘yabancı bir dil’ olarak  öğretilmesi ile ilgili  sorunlar yıllardır henüz çözülememişken ve hatta bugünkü Türkçe eğitiminde  dahi  sorunlar yaşanırken, yüksek öğretimde İngilizceyi  bir ‘eğitim dili’  olarak uygulamaya çalışmanın  amaç ve hedefleri gerçekçilikle bağdaşmamaktadır.”  (Cumhuriyetin  100 Yılında Yükseköğretimde Dil Çıkmazı, Bayraktaroğlu, s. 43)

Eğitim Sistemimizde  Ne “Dil” Vardır Ne de “Düşünme”

      “Bugünkü mevut durum Türk Yüksek Öğretiminin bünyesinde karayana bir yaradır.

Daha da vahimi, yabancı dilde yorum yapması  zaten mümkün olmayan  öğrencilerin, kendilerini kendi ana dillerinde  üretken ve yaratıcı  kılan bir eğitim ortamından daha yoksun olmalarıdır. Bunun sonucu olarak , bugün  yüksek öğretimde sadece ‘yabancı dil sorunu’ değil, ciddi boyutlarda bir ‘dil sorunu’  yaşanmaktadır.  ‘Dil’ olmayınca ‘düşünme’ de olmaz.” (Radikal Gazetesi,  29 Kasım 2012, Bayraktaroğlu, s.69)

Ne İngilizce ve  ne de Türkçeye Yâr Olamadık

              “Sınav kağıtları incelendiğinde  görülüyor  ki, öğrenciler herhangi bir  dilsel sistemden yoksun  olduğu için  ne Türkçe ne de İngilizce  diyebileceğimiz  yapay bir ifade  türü  kullanmak durumunda kalıyor ve analitik düşünme becerisini  geliştirici metin türü cevapları  üretemiyorlar.  Bundan daha da vahim olarak, öğrenciler bırakın yabancı dilde  yorum yapmayı, kendi anadilinde dahi  üretken  ve yaratıcı olmalarına yarayan  ‘olmazsa olmaz’  dil kullanım becerilerini edinemiyorlar.” (Milliyet gazetesi,  14 Temmuz 2013, Bayraktaroğlu, s. 72)

Türk Eğitim Sisteminin  Bir Onkolojik  Hastalığı: “Yabancı Dille Eğitimle  Dil Öğrenilmez”

       “Üniversite öğrencilerinin  bir yabancı dil öğrenmeleri şarttır.  Hatta mümkün olsa da iki dil öğrenebilseler.  Ama bunun yolu,  normal bir eğitimi yabancı  bir dil ile  yapmak değildir.  Zaten bu şekilde dil de öğrenilmez. Eğer maksat üniversite öğrencilerine  bir yabancı dil öğretmekse,  bunun çok daha etkin  başka yolları vardır.  Eğitimi  gene Türkçe yapmak suretiyle  de  öğrencilere bir yabancı dil  çok daha iyi bir şekilde, öğretmek mümkündür.” (İTÜ Maden Fakültesi Emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şinasi  Eskikaya’nın görüşleri, Bayraktaroğlu, s. 123)

İngilizce Eğitim Gaflet, Dalalet ve Cehaletine  İstanbul Teknik Üniversitesinin de Katılışı

       “İstanbul Teknik Üniversitesi  çok büyük ve bir o kadar da eski ve köklü  bir kurumdur… Bu dün böyleydi, bugün böyledir ve hiç kuşkunuz olmasın, yarın da böyle olacaktır.   Dolayısıyla, eğitimin yabancı bir dille yapılmasını  savunanlar da,  bu yöntemin üniversiteyi daha ileri  bir noktaya götüreceğini düşünerek hareket etmektedirler.  Ancak,  bir amacı gerçekleştirmek için seçilen yollar, her zaman o amacın gerçekleşmesine  imkan vermemektedir. Zaten iki farklı görüşü savunanların  ayrıldığı nokta da budur.” (İTÜ Maden Fakültesi Emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr.  Şinasi Eskikaya’nın görüşü, Bayraktaroğlu, s. 123)

Yabancı Dilde Eğitim, Türk İstiklal Harbi’nin ve Cumhuriyet’in Ruhuna Aykırıdır. Bunu Savunanlar ve Yapanlar Gaflet,  Cehalet  ve  Dalalet İçindedirler

      “Öğrenciler ne Türkçe ne de İngilizce  olan, ne olduğu belirsiz ve anlaşılması güç yapay bir ifade türünü kullanmaya itiliyorlar ve analitik  düşünme becerilerini geliştirici nitelikteki metin türü cevapları üretemiyorlar. Daha da kötüsü, öğrenciler;  bırakın yabancı dille yorum yapmayı, kendi ana dillerinde  üretken ve yaratıcı olmalarını sağlayacak , ‘olmazsa olmaz’ dil kullanım becerilerini edinebilecekleri  bir eğitim ortamından  dahi yoksun bırakılıyorlar.

        Söylem ile eylemin birbirini tutmadığı böylesine bir uygulamanın  etik bir eğitim faaliyeti olmadığı açıktır. Böylesine bir uygulama, çocukların en iyi şekilde yetişmeleri için  hiçbir fedakarlıktan kaçınmayan ailelerin istismar edilmesinden başka bir şey değildir.

       Diğer taraftan, İngilizceyle eğitim yapan üniversitelerde ders veren öğretim üyelerinin  mesleki uzmanlıklarının ötesinde  İngilizceye ne denli hakim oldukları da ayrı bir ehliyet ve liyakat sorunudur…

       Evet, bugün güçlü bir yabancı dil eğitiminin, özellikle küreselleşen bir dünyada İngilizce öğretim ve öğreniminin ulusal düzeydeki  önemi yadsınamaz. Ancak, bundan daha da önemli olan, etkin bir Türkçe eğitimini ve Türkçe temelinde güçlü bir yabancı dil eğitimini gerçekleştirmektir.  Bugün eğitim sistemimizde, özellikle yükseköğretimde,  acilen ele alınması gereken bir ‘dil sorunu’ yaşanıyor.  Bundan daha vahim olan da, bugün bilinçsiz bir iyimserlikle yaptığımız  İngilizceyle eğitim uygulamasının  Türk eğitim sistemi  ve Türk dili üzerinde  yarattığı somut, olumsuz ve sakıncalı sonuçlarıdır.

        Cumhuriyet’in 100. yılına kısa bir süre kala  böylesine hayati bir eğitim sorununun yaşanmakta olması Cumhuriyet’in ruhuna aykırı büyük bir gafletin içinde bulunduğumuzu gösteriyor.” (Hürriyet Gazetesi, 6 Eylül 2016, Yalçın Bayer’in görüşleri, Bayraktaroğlu, s 147)

Sonuç Olarak, Getirdiği Yıkıcılıktan    “Yabancı Dilde Eğitim İhaneti “Olarak Değerlendirilebilecek   Diğer Bir Kısım Görüşlerden Satır Başları Halinde  Teşhisler

          Prof. Dr. Talat Tekin: “Osmanlı okumuşu  Arapça ve Farsçayı Türkçeye yeğ tutmakla vaktiyle hata etmişti. Bugün yüksek öğretimde ve bilimde yabancı dili savunan aydınlarımız da  aynı hatayı işliyorlar.”(Milliyet, 1 Kasım 1975, Bayraktaroğlu, s. 95)

         Prof. Dr. Mümtaz Soysal: “En kötüsü şu: Yabancı dili, bir ‘araç’ olduğunu unutup bir ‘amaç’ haline getirdik … Kendi dilini geliştirmek yerine  başkalarının dilini böylesine  yalan yanlış benimseyen bir başka  toplum daha yoktur.” (Milliyet  4 Kasım 1983, Bayraktaroğlu, s. 96)

        Prof. Dr. Mümtaz Soysal: “Yabancı dilde eğitimle, gençliğin bir bölümünü dış kaynaklı beyin yıkayışlara kendi eliyle teslim eden ve bunu hevesle yapan bir başka toplum YALNIZ ESKİ SÖMÜRGELERDE VARDIR… Bu trajikomik özentimize son vermek zamanı gelmemiş midir?” (Cumhuriyet, 29 Nisan 2006, Bayraktaroğlu, s. 103)

      Prof. Dr. Cevat Geray: “Çoğunluğu İngilizce olmak üzere, pek çok fakültede  öğretimin yabancı  dille yapılmasının DİLİMİZE VE KÜLTÜRÜMÜZE YABANCILAŞMIŞ GENÇLER YETİŞTİRMEK açısından ne denli sakıncalı olduğunu belirtmek isterim.” (Cumhuriyet, 1 Ocak 1987, Bayraktaroğlu, s. 96)

       Prof. Dr. İlhan Özay: “Avrupa’nın çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmış hiçbir ülkesinde kendi milli ve resmi dili  dışında eğitim veren devlet üniversitesi yoktur. Dünyada sadece eski sömürgelerde, imparatorluğun ana dilinde öğretim yapan üniversiteler vardır.” (1989, İstanbul Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi, Bayraktaroğlu, s. 97 )

       Prof. Dr. Aydın Köksal: “Yabancı dille eğitim eğilimi sürdürülürse, hem Türkçe’nin bilim dili olarak gelişme süreci  olumsuz yönde etkilenecek hem de Türkiye’nin   kendi ekinini (milli kültürünü) ve öz varlığını  XXI, yüzyılın bilişim toplumuna taşıması ve bölgesi için  önderlik yapan bir merkez ülke olarak  gelişmesi, böylece, Atatürk’ün sözcükleriyle ‘çağdaş uygarlık düzeyinin üstüne çıkması’ olanağı  tümüyle yitirilecektir.” (Öğretmen Dünyası Dergisi,  2006, s. 195 – 199, Bayraktaroğlu, s. 101 -102)

     Prof. Dr. Doğan Kuban: “İngilizce üniversite eğitimi  sömürgeleştirmeye davetiyedir!...  Kendisine saygısı olan hiçbir ulus büyük üniversitelerinde  yüksek öğretimini İngilizce yapmıyor. Bu öneriyi bir Fransız, Alman, Rus, İranlı, Yunanlı, İsrailli, İspanyol, Çinli, Japon, Koreliye ciddi olarak  tavsiye edemezsiniz. YABANCI DİLLE ÖĞRETİM YA BİR MİSYONER GELENEK ARTIĞIDIR, YA DA AMERİKAN ETKİSİYLE BİR TİCARİ BEYİN YIKAMADIR.” (Cumhuriyet Bilim Teknik, 19 Haziran 2009, Bayraktaroğlu, s. 106)

        Prof. Dr. Bahattin Baysal: “Boğaziçi Üniversitesi ve  Ortadoğu Teknik Üniversitesinde  yabancı dille öğretime kesinlikle karşıyım… Türkçe düşünen bir genci  İngilizce eğitime zorlamanın saçma olduğu kanısındayım.” ( Cumhuriyet Bilim ve Teknik,  9 Nisan 2010, Bayraktaroğlu, s.  107)

      Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu: “YABANCI DİLLE EĞİTİM İHANETİNE MİLLETCE HAYIR DİYELİM!... Daha ne bekliyoruz? Yerimizden, yurdumuzdan olmayı mı?” (Bir New York Rüyası ‘Bye-Bye’ Türkçe…, s. 148, Bayraktaroğlu, s. 115)

      Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu: “Her yerde milli dil eğitimi yerine  yabancı dille eğitim bir ülkeye,  bir ulusa yapılabilecek en büyük hainliktir, en büyük alçaklıktır ve bir insanlık sucu olan  ‘KÜLTÜREL SOYKIRIM’ sayılır.” (Otopsi, İstanbul, 2000, s. 171, Bayraktaroğlu, s. 115)

      Prof. Dr. Cihat Baştaş: “İTÜ yabancı dilde eğitime geçiyor… Eğitim dilini yabancılaştırıp çağı yakalayacağım diyerek  kendi öz dilinden vazgeçen  bir devletin veya devlet üniversitesinin  çağdaşlaşma yolunda olacağı asla düşünülemez. Son bin yıllık tarihimizin taklitle, tercüme ile  bir yere varılamayacağını bizi göstermesi gerekir.”(İTÜ  Uçak ve Uzay Bilimleri  Fakültesi Öğretim Üyesi, 2010, Bayraktaroğlu, s. 118)

     Prof. Dr. Vahit Turan: “Bugün değil ortaokulları ya da liseleri bitirenleri, üniversite mezunlarının çoğunluğunun bile istenilen yabancı dil bilgisine, bu bilgiden gerçekten  yararlanabilecekleri bir düzeye sahip olmadıkları apaçık ortadadır.” (Milliyet, 9 Mayıs 1975, Bayraktaroğlu, s 121)

      Prof. Dr. Sinan Bayraktaroğlu: “Bugün ortaya çıkan  bütün başarısızlıklara rağmen bilinçsiz bir iyimserlimle ısrar edilen İngilizceyle eğitim uygulamasının  Türk eğitim sistemi ve Türk dili üzerinde yarattığı olumsuz sonuçlar vahimdir.

    İngilizce eğitim yapma pahasına  kendi anadilinde düşünebilme, sorun çözebilme, üretebilme ve yaratıcı olabilme becerilerinden yoksun bırakılan genç nüfusumuz, geleceğin Türkiye’ sine ümit olma yerine, altından kalkılması çok zor sosyal ve ekonomik sorunlar yaratacak bir tehdit halini kolayca gelebilir.”(Bayraktaroğlu, s. 196)

     DAHA NELER NELER!...

    Bir kitap hacmini tutacak bunlarla fazla vaktinizi almak istemiyorum!...

    Türkiye’de “YABANCI DİLDE ÇOK BÜYÜK EĞİTİM HASAR TESBİTİ” ni ortaya koyan bütün bu yazdıklarımızdan  sonra, bunlardan hiç olmazsa günümüzde, şimdi faydalı dersler alarak, bunlar doğrultusunda  2022 – 2203 ders  yılının “YABANCI DİLLE EĞİTİM İHANETİNDEN DÖNME YILI”  olması dileğiyle  bu bölümümüze  son veriyorum. Selam ve dua ile, 18 Şubat 2022

                                   Dizi yazımız altıncı bölüm halinde devam edecektir. 

  

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Neler Söylendi?

DİĞER YAZILARI Siyonist İsrail’in Koloniyal Jandarma –Polis Devleti Olarak Doğuşu Harf Devrimi’nden Sonra Gelen Dil Devrimi Harf Devrimi Hakkında İtiraflar Eleştiriler ve Analizler Dil Devrimi Hakkında Yabancı İlim Adamlarının Görüşleri Iıı Yabancı İlim Adamlarının Dil Devrimi Hakkında Görüşleri 2 Yabancı İlim Adamlarının Dil Devrimi Hakkında Görüşleri 1 Cumhurbaşkanı ve Muhalefet Liderlerine Açık Mektubum Kur’an Yakma Haçlı Saldırısı ve Alınması Gereken Tedbirler İngilizce Gramer Kaidelerinin Türkçenin Gramer Kaidelerini İşgali İslamiyet Arap Kültürü Değildir Enver Paşa ve İttihatçı Liderlerin Kaçışları Ve Enver Paşa Tarihinin Sonu Aralık 1914 Sarıkamış Faciası TBMM’de bir ajan provokatör! Ukrayna Savaşının Amerika’nın Üçünçü Yeni Dünya Düzeninin Yeni Bir “Vekalet Savaşı” Oluşu Sultan ıı. Abdülhamit’in 31 mart olayında rolü meselesi Dört şair ve yazardan Sultan ıı. Abdülhamid hakkında teessürname ve istimdatnameler İşyerlerimize İngilizce İsimler Vermek İstiklalimize Ve İstikbalimize Aykırıdır DİL EMPERYALİZMİ Türkçenin Korunmasının Milli Beka Sorunu Haline Gelmesi Ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a Açık Teşekkür İşyerlerimize İngilizce İsimler Vermek İstiklal Ve İstikbalimize İşyerlerimize İngilizce İsimler Vermek İstiklal Ve İstikbalimize Milli ve dini değerlerimize nasıl dokunuldu? Milli Ve Dini Değerlerimize Nasıl Dokunuldu? Dilimizde Yaşanan İki Büyük Dil Yol Kazası Ortaçağ kimin karanlık kimin aydınlık çağıdır? Türkçenin Yaşatılması Milli Beka Sorunu Haline Gelmiştir Dil Devrimi” İle Gelen Dilimizin Devrilmesi Kemal Kılıçdaroğlu’nun Helalleşeceğim İsteğinden Ürkenler Ve Korkanlar Süleyman KOCABAŞ: Türkçenin İdeolojik Ve Siyas Tercihlere Ȃlet Edilmesi “Dil Devrimi”, “Uydurukça Dil” İle Niçin Ve Nasıl Başladı Ve Atatürk Bundan Neden Vazgeçti? I.napolyon’un Ölümünün 200. Yıldönümü Münasebetiyle Siyonist Yahudilerle Türkiye’nin 20 Yıllık Diplomatik ve Askeri Savaşı Türkiye’de Siyasi Partiler Enflasyonu Ve Trajedisi Anayasa Sorunlarımızdan Kurtulmak İçin En İyisi Anayasa Yapmamaktır Hafızamızın Kaybı