Gizlenen fetih: diyarbakır!

Tarık Sezai KARATEPE

01-06-2017 10:32

90 asırlık Diyarbakır Kalesi neler görmüştü neler?

Suriçi’nde Sasaniler kana doymuyor; 2 asırdır, taş üstünde taş, gövdeüstünde baş bırakmıyorlardı.

Sasani Kisrası 2. Şapur’dan, 1. Kavat’a değişmeyen tek şey vardı: İşgal, açlık, katliam!

Kavat, adını bundan mı almıştı?

Antakyalı tarihçi Marcellinus’un dili olsa da konuşsa: Ceset yığınları, pişirilen ölüler, delirtilen on binler, hayalet şehir Diyarbakır!…

İki ateş arasındaydı, Diyarbakır! Bizans ile Sasani’nin güç gösterisine sahne oluyordu. Şamar oğlanı gibi; gelen vuruyor, giden vuruyordu.

Güneşe secde eden Şemsilerle, ateş üstünde zıplayan Mecusiler ise, Vahyi Kuşanmış Adalet Savaşçılarını bekliyorlardı.

Alemlere Rahmet Olarak Gönderilen İnsanlığın Rehberi, Hendek’te, Bizans’ın ve Sasani’nin fethini müjdeliyordu.

Mute’de ilk acıyı tattırmıştı, Bizans’a.

Adaletli Halife döneminde Urfa ve Kudüs, küfrün önderlerinden temizlenmiş; Diyarbakırlı, Ömer’in ordularını bekliyordu.

Bilal, Kabe’den sonra İlk Kıble’de de ezan okumuş; esaretin bağlarını bir kez daha çözmüştü. Yüreği Kudüs kadar genişti, Habeşlinin.

“Size ne oluyor da, Allah yolunda ve ‘Rabbimiz, bizi halkı zalim olan bu şehirden çıkar, katından bize bir yardımcı gönder!’ diyen zavallı erkekler, kadınlar ve çocuklar uğrunda savaşmıyorsunuz?” İlahi Emri, 8bin mücahidi yollara düşürmüştü.

Onur ve gurur sevdasına kapılmış Melike Meryem, “Teslim ol!” teklifini reddetmiş; heyecanlı bekleyiş, yerini fetih hazırlığına bırakmıştı.

Yenikapı’da Halid bin Velid, 9 kez yere serdiği Bizans’a, bir acı daha tattırmak istiyordu.

“Sizin hayatı ve şarabı sevdiğiniz kadar, ölümü seven bir orduyla geldim!” diye haykırıyordu, Bizans’a!

Muaz bin Cebel, Darkapı’da şehadet erleriyle konuşlanmıştı. Said ise Urfakapı’da, cennetin yolunu gözlüyordu.

Genel Komutan İyaz, Mardinkapı’da, Diyarbakırlıyı özgürlüğüne kavuşturmanın hayalini kuruyordu.

5 ay geçmişti. Sabır taşı çatlıyor, yakarışlar arşı titretiyordu.

Halid nihayet, 100 yiğidiyle gediklerden girmiş, yalınkılıç çarpışıyordu. Oğlu Süleyman, ilk hamlede şehadete ermişti.

Yer gök tekbirlerle yankılanıyor, Suriçi, hürlüğün coşkusunu yaşıyordu.

Tarihinde ilk kez katliam yaşamadı Diyarbakır, ilk kez onuru ve şerefi tattı, ilk kez korku duymadı, kalpler ürpermedi, ilk kez.

İyaz’ı ve ordularını bağrına bastı, Diyarbakır: “Bi xer be!”

Tevhid erlerinden yeni bir kelime öğrenmenin zamanı gelmişti: “Xuda Jı Razi Be!”

Yüzyılın ültimatomu, 27 Mayıs 639’dan 13 asır sonra, Dağkapı’da, Şehit Said’in dudaklarından dökülecekti: 

“Xvezı bi wı ye ku xve misilman!”

“Ne mutlu Müslümanım diyene!”

Tarık Sezai KARATEPE

DİĞER YAZILARI Filistin, Anadoludur ! 01-01-1970 03:00 Devrimci bir önder TARIK BIN ZIYAD! 01-01-1970 03:00 Bir Dava Adamı: Mithat Sevin... 01-01-1970 03:00 Uzun Hasan’dan Katsayı’ya, 6 Asırda Neler Oldu? 01-01-1970 03:00 Kafkasya’da Bir Halk! 01-01-1970 03:00 Kelle Koltukta Bir Serdengeçti! 01-01-1970 03:00 Yazıyı kim buldu? 01-01-1970 03:00 “İstanbul Sözleşmesi” değil, “Veda Hutbesi!” 01-01-1970 03:00 Strateji ve taktik insanı: Hz. Ebu Bekir! 01-01-1970 03:00 Bir Modern Çağ Alpereni 01-01-1970 03:00 Tiran, küllerinden doğarken... 01-01-1970 03:00 Kot işçisi ölüyor, farkında mısın? 01-01-1970 03:00 Menderes, Zorlu, Polatkan… İslam’ın üç şehidi! 01-01-1970 03:00 Mustafa Sabri Efendi: Gerçeğin Peşinde Bir Âlim! 01-01-1970 03:00 Selami Yurdan: Bosna’da İlk Şehit! 01-01-1970 03:00 Mustafa “yaman” bir avukat! 01-01-1970 03:00 Srebrenitsa: 8372 yalanı! 01-01-1970 03:00 5 Temmuz 93… Başbağlar 01-01-1970 03:00 Belene: ölüm tarlası! 01-01-1970 03:00 Sivaslı ahmet turan kılıç’a engizisyon! 01-01-1970 03:00 Kaybedilen savaş: bonzai! 01-01-1970 03:00 Arakan ölüyor, nerdesin? 01-01-1970 03:00 Son Kullanma Tarihi Geçince… 01-01-1970 03:00