Olamayan Tenasüp Ve Hatırlattıkları

Mesut KÖSEOĞLU

17-12-2020 06:40

Yapılması gereken şeyler, yapılması gerektiği zaman yapılırsa kıymeti harbiyesi var. Olması gereken şeyler olması gereken zamanda olursa makbul olması daha muhtemel. Yoksa ef’alin mecmuu ha bir kuru emektir?

 

İhtiyacı olan birisine ihtiyacı olduğu zamanda yardım etmek kıymetlidir. Düşen birisi düştüğü o anda elimizi uzatmak işe yarar ve makbuldür.

 

Ömür ve hayat ironisi malum. Gençken enerjin varken vaktin ve paran yoktur. Yaşlanınca vaktin ve paran vardır ama bunu değerlendirecek enerjin yoktur. Kemal Sunal’ın Korkusuz Korkak filmi en güldüğümüz filmlerden biridir. Öleceğini öğrendiği hafta kahramanımız Mülayim Sert’e  piyangodan büyük ikramiye isabet eder. Bu parayla umumi hela yaptırır. Niye böyle karsız bir iş yaptınız sorusuna verdiği cevap malumunuz değilse biraz gülmek için filmi izleyebilirsiniz.

 

Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesinde babaannemin ameliyatı vesilesi ile bulunmuştum yıllar evvel. Öğlen namazı vakti geçmeden namazı kılmak için mescid arayışına girdim. En alt katta olduğunu öğrendim. Genelde de öyledir. Avm’lerin, iş merkezlerinin mescidi otoparkın bile en alt katında küçük bir odacıktır. En alt kata giderken bir tabela daha dikkatimi çekti: Morg.

 

Morg ve mescid aynı kattaydı. Ve namaz kılmaya gelen insanlar muhtemelen morgdakilerden daha azdı. Mescidin olduğu kata diriyken gelmeyen ölünce mutlaka geliyordu. Cübbeli Ahmet Hoca diyor ya : Bu camiiye ayakta gelmezsen yatarak geleceksin, diye. Ayakta gelenlerden olduğum için şükrettim ve daha yüksek bir huşu ile mescide geçtim. Belki de morgun orada olmasının hikmetlerinden biri de budur.

 

Sonra bir eşya daha dikkatimi çekti morg tarafında: Saat. Her halde saatin en olmaması gereken yer olsa gerek orası. Zamanla, saatle, vakitle işi olmayanların olduğu yerde en gereksiz eşya. Belki mescid olduğu için bir nebze makul tarafı olduğu düşünülebilir ama namaz vaktine bakmak için oraya inen olmayacaktır sanırım.

 

Morg, mescid ve saat.

 

Kıymetli büyüğüm Ömer Tuğrul İnançer Hocam, ölenlere Hakk’a kavuştu denmesini münasip görmeyip izahını da şöyle yapıyor: Hakk’a ölünce kavuşulmaz, yaşarken kavuşulur. Rahmet-i Rahman’a orada değil, burada kavuşulur. Burada Hakk’a kavuşmayan, kusura bakmasın, orada da kavuşamaz.

 

Firavun’un son pişmanlığı gibi bir pişmanlık pişmanlıkların en kötüsü, en faydasızı.  Kızıldeniz yarılmadan önce Musa’nın Rabbine iman etseydi kurtulacaktı. Etmedi, helak oldu.

 

Hayati İnanç Hoca da bu durumu şöyle izah ediyor: Mümin söze inanır, münafık göze. Peygamberler tebliği söz ile yapmışlardır. O yüzden inancımız odur ki söz, hayatidir.

 

Cennet dünyada kazanılır. Burada, bu kafayla, bu bedenle, bu kalple Hakk’a kavuşulur. Kimsenin kimseye faydası olmadığı o günde buradan götürdüğümüzdür bizi kurtaracak olan.

 

Fayda vermeyen ilimden O’na sığınırım. Hayattayken ve hala saatlerin değerli olduğu taraftayken Hakk’a kavuşamamaktan O’na sığınırım.

DİĞER YAZILARI Daha Ne Denir! 01-01-1970 03:00 İmkansızlık Meselesi 01-01-1970 03:00 Bizde Bu Tebaa Oldukça! 01-01-1970 03:00 Bir Yastıkta Kocamak Ve Kelimenin Ruhu 01-01-1970 03:00 Kaybolan Bir Haslet: Diğerkâmlık! 01-01-1970 03:00 İkinci Şans 01-01-1970 03:00 Öğretmenlik Üzerine! 01-01-1970 03:00 Bakış Açınızı Değiştirin! 01-01-1970 03:00 Çocuk Oyuncağı 01-01-1970 03:00 Aşk İmiş Her Ne Var Âlemde 01-01-1970 03:00 İçimize Sinmeyen Bir Şeyler Var 01-01-1970 03:00 Yolcu … 01-01-1970 03:00