Bazı mefhumlar o kadar açık ki izaha lüzum olmadığı halde, “hakiki vukuatı kaydeden tarih” ve “ hâl-i hazır”a şaşı bakıldığından gerçeğin tekrarına- kendi nefsimin ıslahı için de- ihtiyaç duyuyorum.
“Bütün kemâlâtın üstadı ve üç yüz yetmiş milyon nefisleri bir tek nefis hükmüne getirebilen ve hakikî bir medeniyetle ve müspet ve doğru fenlerle teçhiz edilmiş olan ve hiçbir kuvvet onu kıramayacak bir mahiyette bulunan hakikat-i İslâmiyettir.”( Hutbe-i Şamiye, 35) buyurur Üstad Bediüzzaman. “Hakiki bir medeniyet” de ne ola?..