https://www.akasyam.com/files/uploads/user/-d9118cecbc.png
Abdullah BİR

Tavşan Körlüğü Ve Cami Duvarı

13-02-2019 14:39

Tavşanın gece karanlığında fener ışığı karşısında hareketsiz kalması, büyülenmesi gibi yurdum insanı da yerel siyasetin, seçimlerin aldatıcı çekiciliğine kilitlenmiş, gözleri “seçmen, sandık ve seçimden” başka bir şey görmez, kulakları da “yaşa, var ol, başkanım” seslerinden başka ses duymaz olmuş.

Bu durumu fırsat bilen yerli, yabancı sırtlanlar, kötü niyetli ve vatan haini toplum mühendisleri de bugüne kadar ustaca ve sinsice yaptıkları “TOPLUMU MANİPLE ETME, DÖNÜŞTÜRME” işini daha hızlı ve rahat yapmaya başladılar.

Özellikle popülizm peşinde koşan siyasilerimiz yerel yönetici, belediye başkanı adayları seçilme,  “hık deyicileri”  ise VİP yalaka sınıfında yer kapma gibi küçük hesapları için ağzı açık ayran delisi misali İLLUMİNATİ’nin ipte ki cambazını seyrederken İlluminati’nin siyasi partilere,  medyaya, hukuk sistemine, sanat ve iş dünyasına, kültür camiasına, eğitim ordusuna ve dini cemaatlere sızdırdığı asker, savcı, hakim, sanatçı, ilim, din ve iş adamı, akademisyen, yazar, düşünür, siyasetci vb maskeli köpekleri buldukları her fırsatta söylem ve eylemleriyle Türk gençliğinin, kadının, ailesinin ve hasılı Müslüman Türk Milleti’nin ve devletinin kuyusunu kazmaya devam ediyor.

Okumuş yazmış, görmüş geçirmiş koca koca adamlar ve kadınların gözünü para, makam ve güç sahibi olma hırsı bürümüş, hepsi birden kör ve sağır olmuş sanki. Ülkenin ve milletin dertleri umurlarında değil.

Türkiye genelinde akıllı, imanlı ve basiretli olarak tanınan, okunan, bilinen, düşüncesine ve sözüne itibar edilen  bir avuç liyakat sahibi cesur insan haricinde ki hiç kimse devlet, millet ve hatta ümmet olarak derin bir uçurumun tam kenarında, hatta uçuruma düşmek üzere olduğumuzun farkında bile değil.

Benim gibi kıyıda köşede kalmış, tüm zorlamasına ve çabasına rağmen yazdıklarıyla altı üstü 1-2 bin kişiye sesini duyurabilen ve düşüncelerini ulaştırabilen yerel medya mensuplarının çığlıkları da seçim propagandalarının kuru gürültüsünde havada kaybolup gidiyor.

Bazen kendi kendime “acaba sesimizi duyurmak DURUN KALABALIKLAR BURASI ÇIKMAZ SOKAK demek için şöyle gündüz vakti tamda namaz saati öncesinde büyükçe ve şehrin tam ortasında ki bir camiinin duvarına mı işesem, belki o zaman devlet yetkilileri bizi kaale/ciddiye alır, adam yerine koyar, bizde camii duvarına işeme eyleminin sıkıntısını ve cezasını çektikten sonra KÖYÜN TESCİLLİ  DELİSİ kimliğimizle daha çok insana sesimizi duyurma imkânı buluruz ” diye düşünmüyor değilim hani.

Laf aramızda bu düşüncemden vazgeçmiş de değilim ama bunun işe yarayacağından emin olmadığım için pisi pisine, yani boşu boşuna b..k yoluna gitme riski yüksek olduğu için şimdilik bu düşüncemi askıya alıp, bildiğim ve becerdiğim kadarıyla yazdıklarımla siz uyuyan pamuk prensesleri küçük küçük öpmeye devam edeceğim inşallah.

Hepinizi olmasa da en azından nasibi olanları güzellik uykusundan uyandırmayı başarırım her halde.

İnşallah yanılmıyorumdur.

Hazır olun bir sonra ki yazıda ilk öpücük geliyor.

Abdullah BİR

Neler Söylendi?