Geçen yılların bir muhasebesini yapmaya çalışarak kendime bazı tavsiyeler yazıyorum.
Dilini, Kalemini çok sivriltme. Aykırı düşünmek bazen iyidir ama bu aykırılık birilerini üzecekse dikkatli ol! Başarılı insanlar, kalp kırmadan kalıpları kırabilenlerdir.
Çok sinirlerin bozulsa bile sakin kalmaya çalış. İlla esip gürleyeceksen kendine poyraz, başkasına meltem ol.
Sosyal medyada yürütülen linç kampanyalarına asla katılma! Aynı şey senin başına geldiğinde nasıl üzüldüğünü hatırla.
Ekranla olan ilişkini gözden geçir. Çünkü sosyal medyayla samimiyetin arttıkça, kitaplarla aran bozuluyor. Ruhunu abur cuburla beslemeye devam edersen belki doyarsın ama asla afiyete (!) kavuşamazsın.
Tanıdığın kişilerin çokluğuyla övünme. Tanışmak başlangıçtır. Yol alınmayan tanışıklıklar yorgunluktan başka bir işe yaramaz. Bu yüzden tanıdığın insanları saymayı bırak, sevdiğin-saydığın insanları tanımaya bak!
Genelde başkalarının fikirlerine saygı duymayanlar, “Benim her fikre saygım var” cümlesini çok sık kullanırlar. O yüzden bu cümleyi kullanma! Direkt saygı duy.
Birileri hakkında güzel şeyler söylüyorsan sonunda “ama” deme! Çünkü genelde onu “gıybet bağlacı” olarak kullanıyorsun.
Hayatta hiç risk almayarak çok büyük bir riske giriyorsun. Güvenlik çemberini biraz genişlet ve rahatla. İstikrarla atalet arasında çok ince bir çizgi vardır. Bunu unutma!
Karakterine uymayan işlere kalkışma! Kendine fazla meydan okursan, Türkçe karakterleri bozuk çıkan süslü fontlar gibi karma karışık olursun. İstediğin kadar rol yap... Karakter özelliklerini gizleyemezsin!
Kravatınla saatinin uyumuna dikkat ettiğin kadar kalbinle dilinin uyumlu olmasına da dikkat et.
Utanmaktan utanma. Sıkılmaktan sıkılma. Utanmak karakterini, sıkılmak da düşünce dünyanı besler.
Bazı konularda tevazu gösterirken bile bazen, “Ne kadar mütevazıyım, helal olsun bana!” diye düşünüyorsun. Ve belki de kibrin en karanlık hâlini yaşıyorsun. Mütevazı olmak kolay değil! Hiç kendini kandırma!
Başına bir sıkıntı geldiğinde üzülüp isyan etmek yerine, yaptığın hataların bedelini ödediğini düşün. Hayatında her şey yolunda gidiyorsa, yolunda gitmeyen bir şeyler vardır.
Gayret et ama hırslı olma. Gurura ise hiç dalma. Tevekkül et ama tembel olma. “Elbet vardır bir hayır” cümlesini küçümseme. Her şey yazıldığı gibi yaşanır. Fazla zorlama!
Miş gibi yapmayı bırak, mis gibi yaşamaya bak. Mutlu olduğun anları herkesle paylaşıp vitrine oynama! Gerçek mutluluğun vitrinle değil, fikrin ve zikrinle ilgili olduğunu unutma!
Para kazan elbette ama para kazanmayı sevme. Paranın iyi bir uşak ama kötü bir efendi olduğunu hatırından çıkarma! Daha fazla kazanmak için ailenle geçireceğin zamanları kaybetme.
Beyninin yüzde kaçını kullandığını bilmiyorum ama mideni yüzde yüz kapasiteyle kullandığın kesin! Yeni yılda kendine bir kilo hedefi koy ve diyet yap. Arada bir diyetini bozsan da en azından niyetini bozma.
Diyeti ve sporu dış görünüşünü en ideal hâle getirmek için değil, sağlığın için yap. Beden çürüdükten sonra insanları birbirinden ayıran şey fizikleri değil amelleri olacaktır. Hiçbir yüz birbirine benzemez ama bütün kafatasları aynıdır. Bunu aklından çıkarma!
Öz geçmişine daha fazla satır, isminin başına daha fazla sıfat eklemek için uğraşıp, didinip duruyorsun. Ama öldükten sonra “Nasıl bilirdiniz?” sorusuna cevap verirken kullanılan tek bir sıfat var. Onu kazanmaya bak.
Epeyce de yaşadın, haddi aşmaya (!) az kaldı... Bu arada yaşın da ilerliyor. O yüzden kariyeri bırakıp kabir yeri bakmaya başlasan iyi olur. Sakın, “Daha dur bakalım!” falan diye itiraza kalkışma.
Çünkü ölümün erkeni, geci olmaz.
Herkes tam vaktinde ölür.
Haydi Bismillah...! (ALINTI)
Rukiye Aydın