Babanızı en son ne zaman andınız?

Rukiye AYDIN

11-12-2019 15:51

Ne zaman bir sohbet anında baba ismi geçse burnumun direği sızlar...
Ne zaman boynu bükük bir yetim görsem onunla BABA der,
BABAM der AĞLARIM.

Aşağıda okuyacağınız makale  bu ülkenin önemli kalemlerinden Hıncal ULUÇ un babalar gününde babası için yazmış olduğu güzel ve duygu yüklü yazısı.
Dayanamadım.
Okudum.
Hem okudum hem de ağladım.
Zira onu okurken BABAMI GÖRDÜM...
Buyrun bir kez daha beraber okuyalım.
...........

Bugün Babalar Günü.. Ve her Babalar Günü'nde değişmez yazım.. En "Baba" yazım!.. Bir daha.. Yaşadıkça her yıl, her Babalar Günü'nde..

Babam atalarının Kafkasya'dan gelmiş olması ile övünürdü hep.
Evimizde, subay babam nereye tayin olursa olsun, birlikte götürdüğümüz iki simge vardı, Kafkasya'dan atalardan gelme.
Birisi, üzerinde gerçek ödül mühürler bulunan Çerkez Semaveri ki şimdi benim salonumu süslüyor. Öteki de üzeri elle yapılmış, oyma ve gümüş işlemelerle süslü av tüfeği. Bakmaya kıyamayacağınız güzellikte bir Kafkas çiftesi.

Savaş sonrası yıllarda, kaç kez anlattım sizlere, radyo bile yoktu doğru dürüst. Günde iki saat deneme yayını yapan ve parazitten zor dinlenen bir postane radyosu dışında, sinema minema hak getire.
Babamın bir tek özel keyfi vardı.
Av.
Cumartesi geceleri, sobanın başına toplanırdık. Kestaneler yarılır, sobanın üzerine dizilirdi.
Babam av tüfeğini ve av takımlarını çıkarırdı.
Önce tüfeği özene bezene siler, temizler, yağlar, kenara koyardı. Sonra fişek hazırlamaya başlardık.
İrili ufaklı bir yığın aleti vardı babamın fişek yapmak için. Karton silindirleri alır, altına kapsülü basar, içine barutu sıkıştırır, onun önüne saçmaları yerleştirir, kapatırdı. Ağbimle ben yardım ederdik babama. Kendimizi çok ama çok önemseyerek. Hazırlanan fişekler, beline bağladığı fişekliğe dizilirdi rengarenk.

Bu işler yapılırken, babam, başından geçmiş av öykülerini anlatırdı, keyifle..
Geç vakitlere kadar yatmama iznimizin olduğu tek geceydi, cumartesileri.
Sabah uyandığımızda babamı gitmiş bulurduk. Güneş doğmadan yola çıkardı avcı arkadaşları ile.
Avdan pazar akşamına doğru yorgun, ama öyle keyifli dönerdi ki babam.
Tüm yorgunluğuna rağmen, o ata yadigarı gümüş işlemeli, oymalı çiftesini gene özenle temizler, kılıfına yerleştirirdi.
"Hanım şunları çocuklara pişir bakalım" diye avladıklarını annemin önüne gururla koyarken.

Babamın keyfi nasıl tüfeğiyse, bizim keyfimiz de bayram günleriydi, iple çektiğimiz bayram günleri.
Türkiye'nin en sıkıntılı günleriydi onlar. Yokluklar ülkesiydik kelimenin tam anlamıyla. Hangi kuyruk?
Ekmek kuyrukla değil karne ile alınırdı. Nüfus kağıdına vurulan damga ile. Paran olsa da fazlasını alma hakkın yoktu.
Öyle sıkıntılı günler.

Ama bayram tüm sıkıntılara rağmen biz çocuklara "bayram" olarak gelirdi.
Tepeden tırnağa yenilenirdik.
Elbiselerimin çoğunu annem dikerdi, her bayram yeni bir şeyler yapmayı başarırdı.
Sonra yeni ayakkabılar, yeni gömlekler, çoraplar.

Ve de o zamanki aklımızla, ölçüsüz harcayabildiğimiz bol harçlık.
Haftalığımız 25 kuruşken mesela, bayramda babamdan günlük alırdık, gün başına bir lira. Öteki akrabalardan da gelirdi harçlık. Bayramın ilk günü cebimizde 2.5 lira falan olurdu.
Harca harca bitmez. Sinemaya giderdik. Bayram yerine gider dönme dolaba biner, gazozla simit alırdık, gene bitmezdi.

Hiç unutmam. Bir bayram günü, milletvekili olan büyük eniştem (biz ona Paşa Dayı derdik) İstiklal Savaşı kahramanlarından Aşir Atlı Paşa bize gelmişti.
Elini öpen ağabeyime, çıkardı, bir kağıt para verdi, harçlık diye. Onun ve bizim elimize harçlık diye konan ilk kağıt paraydı bu. Ağabeyimin dili tutuldu sanki. Koskoca beş lirayı ona veriyorlardı. Olacak şey miydi? Şaşırdı.
Teşekkür etmeyi unuttu. O gün bugün ailede her bayram hala kahkaha ile anlatılır. Parayı Paşa Dayı'ya geri verdi.
"Hiç değilse yarısını verin" diye.
Nasıl gülmüştü Paşa Dayı, parayı tekrar ağabeyimin eline koyarken.
Bana da 2.5 lira vermişti.. O da kağıt para. Hayattaki ilk kağıt param.
Hey gidi günler hey!

Gene böyle bir bayram arifesiydi işte.
Anadolu kasabalarında bohçacı kadınlar vardı
kapı kapı dolaşır elle yapılmış örtüler, perdeler, çarşaflar toplarlar ve satarlar.
Bir de erkekler. Tellallar. Onlar da sokak sokak dolaşır, bağıra çağıra , ikinci el, kıymetli şeyler satarlar başkası adına.

O gün, bayrama bir kaç gün var, okuldan eve dönüyorum. Tellalı gördüm sokakta. Sırtında 100 metreden görsem, doğru tanıyacağım, üzerindeki çizgileri bile ezbere bildiğim bir şey var.
Babamın tüfeği.
Gururla övündüğü atalarının yadigarı ve hayattaki tek özel keyfinin simgesi.
Beynimden vurulmuşa döndüm.
Ağlamak istedim, olmadı. Koşa koşa, nefes nefese geldim eve. Annem, "Hayır oğlum, yanılmışsın, o değil.
Bak babanın tüfeği burada" desin diye.
"Anne tüfek" dedim. Ağlamaya başladı. Benim size bu satırları yazarken ağladığım gibi.

Sıkıntı son haddine varmıştı ve babam anneme "Benim çocuklarım, bu bayram öksüz çocuklar gibi kalmayacaklar. Her zamanki gibi bayram yapacaklar. Tepeden tırnağa giydireceğiz, bayram sabahı elimi öperken, harçlıklarını da vereceğiz, hanım" demişti.
Neyle?
İşte o tüfekle.

Babamın bizlere sevgisi, atalardan gelen gururunun ve hayattaki en büyük keyfinin de çok ötesindeydi.
Tereddüt bile etmemişti, bizim bayramımız için tüfeğini satarken.
Sanki sözleşmişiz gibi, evde o tüfeğin lafı bir daha hiç edilmedi.
Çünkü hepimiz, o tüfeklerin binlercesinden çok daha değerli bir şeye sahip olduğumuzu biliyorduk.
Sevgiye!...

Bizi aile yapan, bunca yaşam gailesine, araya giren yüzlerce kilometreye rağmen, biz Öcal, Hıncal, Serpil ve Kemal kardeşleri hala bir arada, hala sımsıkı tutan sevgiye..

Babam bize sevgiyi vermişti asıl, bayramlarda..
Canım babam.. 
Bize öğrettiğin sevgi ile seviyorum seni..
Babalar Günün kutlu olsun!..

ALINTI
Hıncal ULUÇ
Rukiye AYDIN

DİĞER YAZILARI 2022'de Kendime Bazı Tavsiyeler! 01-01-1970 03:00 Hayatınız, seçtiğiniz kadındır! 01-01-1970 03:00 Müslüman Anne Adaylarına 9 Ay Yapılacaklar Listesi! 01-01-1970 03:00 Allah sana sıkıntı verse de daha sonra büyük bir hayır verir. Kalbini ferah tut 01-01-1970 03:00 AZALTIN! Huzurlu ve Sağlıklı Olmak için.... 01-01-1970 03:00 Güzel Gören Güzel Düşünür 01-01-1970 03:00 Hakikat çiçeklerinden bir demet! 01-01-1970 03:00 Futbol Denen Uyuşturucu! 01-01-1970 03:00 Üzülme! 01-01-1970 03:00 Dünyayı İyilik Kurtaracak 01-01-1970 03:00 Nasibinde Varsa Alırsın Karıncadan Bile Ders... 01-01-1970 03:00 Siz Akıntıdamısınız Yoksa Akıştamısınız! 01-01-1970 03:00 Şükürler Olsun Allahım! 01-01-1970 03:00 İyiler Her Zaman Kazanır...!!! Kiracı Kadın 01-01-1970 03:00 Yirmi Beş Kuruş’un Hikayesi 01-01-1970 03:00 Sinir Küpü Annelere Mektup 01-01-1970 03:00 Yüreklere kurulan kardeşlik köprüleri 01-01-1970 03:00 Analık Nedir Annem! 01-01-1970 03:00 Arkadaşlık Adabı 01-01-1970 03:00 Rüyamda Babamı Gördüm! 01-01-1970 03:00 Bütün Müminler Kardeştir! 01-01-1970 03:00 Elazığ Herhangi Bir Şehir Değildir... 01-01-1970 03:00 Savaştan dönünce 18 yıl her gün rüyamda savaştım! 01-01-1970 03:00 Helal rızık keyfe kâfidir! 01-01-1970 03:00 Biz Onlara, Şehit Oğlu Şehit Deriz! 01-01-1970 03:00 İman ve azim varsa, çözüm de çare de vardır! 01-01-1970 03:00 İslam’ın son umuduyuz ve biz seçilmiş bir milletiz! 01-01-1970 03:00 Siz, kimin ya da kimlerin gazisisiniz? 01-01-1970 03:00 Gazi dendiğinde siz ne anlıyorsunuz? 01-01-1970 03:00 Bir Milat Olarak 15 Temmuz 01-01-1970 03:00 Bütün Görevlerin Tek Kalemde Toplandığı Bir Yapı: Anne 01-01-1970 03:00 Kadrini biliyor muyuz? 01-01-1970 03:00