Fuzûlî’nin Dil Şehri

Ahmet Doğan İLBEY

27-02-2021 06:52

Şairlerin sultanı ve büyük atası Fuzûlî, “aşk imiş her ne var âlemde / ilim bir kıyl ü kâl imiş ancak” diyerek, maddî, yâni “beden” şehrinden el etek çekip aşk ve muhabbet diliyle inşa ettiği dil şehrinde yaşadı. Selâmını rüşvet değildir diye almayan, kendi ifadesiyle “buruşuk suratlıların” şehrini, tasavvufî mânasıyla “beden” ülkesini değil, âşıkların mâşukların bir arada yaşadığı dil şehrini tercih etti.

Dil şehrinin Yektası ve Resûlü Peygamber Efendimiz için “Dostlarım! Eğer (sevgilinin) elini öpmek arzusuyla ölürsem toprağımdan bir testi yapın ve sevgiliye onunla su verin” diyen Fuzûlî “beden” şehrinde yaşayabilir miydi?

Leylâ dil şehrindedir

Bir baştan bir başa aşk ve irfan diliyle inşa edilen bu şehrin adı ilâhî aşk şehridir. Dil, yâni gönül bu şehrin havası, suyu, toprağı ve her şeyidir. Leylâ dil şehridir, dil şehri Leylâ’dır. Fuzûlî’nin aradığı Leylâ dil şehrindedir. Leylâsına, yâni mâşukuna kavuşmak için çöle gider. Çöl çile, ızdırap, ateş ve yanmaktır. Dil şehrini çölde pişirerek inşa eder.

Dil şehrine yolculuk

Fuzûlî’nin “beden” şehrinden aşk şehrine varması rûhî ve lisanî gayretlerle dolu bir mâceradır. Allah aşkından ve Peygamber Efendimiz’e olan hasretinden hüzünle kavrulmuş gönlünü âbâd etmek ve inşirah buldurmak için insanın beşerî tarafını temsil eden nâsutî âlemden ilâhî âleme ulaşılacak ilk durak olan dil şehrinde yaşamaya karar verir. Böylece “beden” şehrinden çıkıp dil, yâni gönül şehrine sefere çıkar. Çileli yolculuktan sonra bu şehre varır ve yerleşir.

Dil şehrinde aşk, hüsn, muhabbet var

Dil şehri güzeldir, fakat cefası vardır. Havf, gam, adâvet (düşmanlık), maraz, ümit, muhabbet ve ferah bir aradadır bu şehirde. Fuzûlî ümit, muhabbet ve ferahla dost olur, diğerlerini kovar. Beden şehrinin âzâları bu duruma karşı çıkarak, yalan, kin ve haset kabilelerinin yardımıyla gönül şehrini işgal ederler. Fuzûlî, yâni aşk ferah’ı hüsn’e göndererek yardım ister. Hüsn: “Ya aşk gerektir ki kadrimi bilsin, ya akıl gerektir ki beni zapdebilsin” der. Muhabbet aşk’a, yâni Fuzûlî’ye varır, durumu izah eder. Böylece aşk, hüsn, ferah, ruh ve akıl anlaşır ve gönül şehri düzene kavuşur. Beden ülkesi mağlup olmuştur artık. Bu mücâhedenin sonunda Fuzûlî hüsn’le birleşip gönül şehrine hâkim olur.

Dil şehrinde ferah hüsn’ün, yâni güzelin, muhabbet aşk’ın, ümit aklın yerini tutar. Bu şehrin padişahı hüsn, yardımcısı aşk’tır. Hüzün de nazının çekilmesi gereken ve olmazsa olmaz bir ferdidir. Bundan böyle dil şehrinde kâl ehli olan yaşamaz; hâl ehli olan yaşar.

Modern zihniyetle malûl şairlerden, sanatçılardan, filozoflardan, “homo sapiens”lerden Fuzûlî’nin dil şehrine dâvet eden çıkar mı? İnsanın eşref ve hüsn vasfından uzaklaşmış seküler şehrin ahalisinden dil şehrine hicret düşüncesi hâsıl olur mu?

Beden şehrinin mi ahalisi olalım, dil şehrinin mi?

O zaman soralım kendimize: Kıyl ü kâl olan modern şehirde, diğer mânasıyla “beden” ülkesinde mi yaşayalım, yoksa hüsn’nün, aşk’ın, ferah’ın şehrinde mi? Beden şehrinin mi ahalisi olalım, dil şehrinin mi? Ferah’a, saadet’e ve selâmet’e mi kavuşalım, yoksa beden hazzı ve konforunun olduğu dünya şehrinde mi kalalım? Kaynaktan mı su içelim, sonradan yapılma gölden mi? Cevabını Fuzûlî’den dinleyelim: “Aşk, âşıklara hidâyet yolunu aydınlatınca, hakikat yolunun yolcusu aşk’a uyar. O’nun gösterdiği yola gider.”

Velhâsıl, Ali Yurtgezen hocanın “Fuzûlî’nin Musammat Gazelini Şerh Denemesi”, Prof. Ali Nihat Tarlan’ın “Fuzûlî Dîvanı Şerhi” ve Prof. İhsan Fazlıoğlu’nun “Fuzûlî Ne Demek İstedi?” kitaplarından gücümüz nisbetinde tahsil ettiğimiz Fuzûlî’nin dil şehrinin yolunu öğrenmektir muradımız. Fuzûlî’nin dil şehrinin yolunu bilmeyen, bilene sorsun. Ona dost olmak bahtiyarlıktır.

DİĞER YAZILARI Kemalist Gençliğin Çanakkale Şehitliğinde “Kadeş” Rezaleti! 01-01-1970 03:00 İstiklâl marşı’nı mı tutalım, Kemalist Cumhuriyeti mi! 01-01-1970 03:00 İstiklâl Marşı’nın Başına Gelenler! 01-01-1970 03:00 İstiklâl Marşı Kemalist Cumhuriyetle Uyuşmuyor! 01-01-1970 03:00 Dünya Kadınlar Günü’nün Gayesi Kadın Anlayışımızı Yozlaştırmak! 01-01-1970 03:00 Homo Sapiens mi, Homo Deus mu, Hazret-i İnsan mı? 01-01-1970 03:00 Yüreği Yanında Olanların Romanı Kırık Ayna 01-01-1970 03:00 28 Şubat Darbecileriyle Kuzuyu Yedikten Sonra Çobanla Ağlayanlar 01-01-1970 03:00 Yûnus Emre’nin Dil Şehrine Varmak! 01-01-1970 03:00 Dil Şehrinde Yaşamak! 01-01-1970 03:00 Binbir Yüzlü Demokrasi ve Liberalizmin Zararları 01-01-1970 03:00 Pkk’lıları Meydanda Asacak, HDPKK’yı Kapatacaksın Efendi! 01-01-1970 03:00 Necip Fâzıl’ın “Tohum” Piyesinde Maraş Millî Mücadelesi 01-01-1970 03:00 Maraş Maraş Derler de Uy Amman Amman! 01-01-1970 03:00 İnsanlığın Yüzkarası LBGT’liler Avrupa’ya Tehcir Edilmeli 01-01-1970 03:00 Kitaplarla Lisansız Konuşan Âlim Kâtip Çelebi 01-01-1970 03:00 Kitapsız Yaşayamayanlar 01-01-1970 03:00 M. Kemal Bölümleri Sansürlenen Kitap: Türk’ün Ateşle İmtihanı 01-01-1970 03:00 Kitabın Tarihçesi Ve Kitaba Medhiye 01-01-1970 03:00 Aristokrat Bir Kitap Kurdu İbnülemin Mahmud Kemal! 01-01-1970 03:00 Kitap değil, Kütüphane okuyan âlim Mükrimin Halil Yinanç 01-01-1970 03:00 Öğretici Bir Kitap: “Romanda Bilgi İktidar İdeoloji” 01-01-1970 03:00