İstiklâl Marşı Kemalist Cumhuriyetle Uyuşmuyor!

Ahmet Doğan İLBEY

11-03-2021 07:37

İstiklâl Marşı’nın fikri başka, Kemalist Cumhuriyetin fikri başka… Birbiriyle uyuşmadığı âşikâr. Aralarında fikrî ihtilaf var. İlkinde Din-i İslâm ve Vatan-ı İslâmiyye üzere Türk vatanını müdafaa eden milletin sesi yankılanır. İkincisinde, Millî Mücadele’nin ruhuna ihânet eden ve milletin bin yıllık hüviyetine zıt Batılı pozitivist inkılâplar hâkim. Bu sebeple imtizaç etmesi, ünsiyet kurması ve uzlaşması mümkün değil. Bu farklılığa rağmen İstiklâl Marşı’nın Atatürkçü Cumhuriyet’in bir parçası olduğunu söylemek millî marşımıza hakarettir.

 

İstiklâl Marşı’nın hasımları kimlerdir?

“Hakk’a tapan millet” olmaya dâvetinden rahatsız olan Kemalistler İstiklâl Marşı’na karşıdırlar. Bu güruhun dünkü temsilcilerinden Ruşen Eşref, Aka Gündüz gibi Atatürkçü ve Altı Ok’çu aydınların İstiklâl Marşı’nın değiştirilmesini teklif etmeleri niçindir? Kemalist devletin koyu taraftarı pozitivist Nurullah Ataç’ın İstiklâl Marşı’na hakaret etmesi unutulmuş değil:

 

“Doğrusu bu marş değil, bir ilâhî, bir tazarrudur. O güfte bugünkü Türkiye’yi temsil edemez. Bize şimdi ideallerimize uygun, hiç olmazsa onlarla tezat teşkil etmeyecek bir marş lâzım.” (Mehmed Âkif Ersoy Araştırmaları Merkezi)

İstiklâl Marşı’nın Kemalist Cumhuriyete ve dolayısıyla Batılılaşmaya karşı olduğunu bilen bu zihniyet hiç değişmeden devam ediyor. Yüzlerce örnekten sadece biri: “CHP Elazığ il Teşkilâtı, partilerinin 88. yıl kutlamalarında İstiklâl Marşı’nın okunmasını istemediler.” (10 Eylül 2011 tarihli gazeteler)

 

Çünkü, İstiklâl Marşı’nın fikirleri hayatımızı kuşattıkça Kemalist Cumhuriyet gücünü kaybedecek ve Mehmed Âkif’e “Arapçı ve mürteci” diyen Atatürkçü ve Altı Okçuların ruhî durumları ve statüleri bozulacak. Bu zihniyete göre, “İstiklâl Marşı’nın devri çoktan kapanmıştır. Bu suiniyetlerinden dolayıdır ki Kemalist Cumhuriyet’e aidiyeti olmayan İstiklâl Marşı’yla millet arasındaki köprüleri yıkmaya çalışıyorlar.

 

“Hakka tapan millet” mısraı iç tehdit sayılıyor

Kemalist Cumhuriyet yandaşları İstiklâl Marşı’nın “Hakkıdır, Hakk’a tapan, milletimin istiklâl” mısraını “iç tehdit” olarak görüyorlar. “Hakk’a tapan millettin” değerlerini “redd-i miras” eden Atatürkçü bir general çocuğunun İstiklâl Marşı’na kuduz köpek salyasından daha şenî sözlerle saldırması, lâdinî Cumhuriyet’in bir ürünüdür. O general çocuğunun “Asım’ın Nesli” nden olmadığı, “Halûk’un Nesli” nden olduğu, Allah ve dinini inkâr eden sözlerinden belli: “Biz, ‘Doğacaktır sana vaat ettiği günler Hakk’ın’ diyen Âkif’in sözüne katılmıyoruz. Çünkü Kurtuluş Savaşı gökten gelen ilâhî bir zafer değildir.”

 

Millî Mücadele’nin ruhunu ifade eden ve “Hakk’a tapan millet” kimliğine çağıran “İsrafil’in sûr’u gibi heybetli bir dile” sahip İstiklâl Marşı’nı önce kabul edip sonra pişmanlık duyanlar, lâdinî pozitivist Altı Ok ilkelerini Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin yerine geçirenlerdir. İstiklâl Marşı’nın milletin dimağına ilâhî bir dâvet gibi yerleşmesinden korkan Atatürkçü Cumhuriyet oligarşisinin defalarca seküler-laik bir marş arayışına girmesi bu sebeptendir.

Bu güruha göre Atatürkçü Cumhuriyet hükümferma olduğu müddetçe İstiklâl Marşı’nı okutmanın bir mânası yok. Şöyle mi demek lâzım: Ya Kemalist Cumhuriyetçiler çekilsin, ya da İstiklâl Marşı. Birinin var olduğu yerde diğeri hükümsüzdür. Çünkü Kemalist Cumhuriyetçiler İstiklâl Marşı’nın ruh ve fikrine inanmıyorlar.

 

“İstiklâl Marşı Türkiye’de nereye denk düşüyor?”

“Câmideki Şair Mehmed Âkif” kitabının yazarı D. Mehmet Doğan, İlk Adım dergisindeki mülâkatında “İstiklâl Marşı Bir Meydan Okumadır” diyor. “İstiklâl Marşı çoktandır, ne dediği hiç düşünülmeden okunuyor, ezberleniyor, söyleniyor. Hem İstiklâl Marşı’nın hem de merhum Âkif’in, Türkiye’de tam olarak nereye denk düştüğü…” sualine verdiği cevapta, Cumhuriyet zevatının İstiklâl Marşı’na karşı tavır aldığını ve İstiklâl Marşı’nın Atatürkçü Cumhuriyete meydan okuduğunu belirtiyor: 

 

“İstiklâl Marşı’nın bir ‘Millî Mutabakat’ metnidir. Mehmed Âkif Meclis'te hiç konuşmamıştı. Ama İstiklâl Marşı ile söylemek istediğini en müessir şekilde söylemiştir. İstiklâl Marşı öyle bir metindir ki, Türkiye'yi teşkil eden halkın bütününün benimseyeceği unsurlar ihtiva eder. 1924'ten sonra uygulanan politikalar bu ülkenin halkının inanç ve değerlerinin geniş ölçüde dışlanması anlamına geliyordu. O yüzden geniş halk kitleleri bilhassa kendini inanç boyutu ile tanımlayanlar ülkeye bağlılıklarını İstiklâl Marşı ile ifade etmişlerdir. Kendilerini Anayasa ve kanun metinlerinde değil, İstiklâl Marşı'nın metninde bulmuşlardır” (Bu düşünceler, adı geçen kitabın 106 ve 107. sayfasında da yer almaktadır).

 

D. Mehmet Doğan, “Millî Marş için dönemin ünlü şairlerin içinden neden Mehmed Âkif seçilmiştir?” sorusunu da şöyle cevaplıyor:

“Sebebini, öncelikle dönemin şartlarında arayabiliriz. Batının o sırada çok yakından hissedilen ezici baskısı karşısında, en batıcı olanlar, dine uzak duranlar dahi millet vakıasını, milleti yaşatan değerleri daha objektif olarak görmek mecburiyetinde kalmışlardır. Bunlar da Meclis’teki oylamada çok güçlü bir dinî muhtevaya sahip olan İstiklâl Marşı’na oy vermişlerdir. Mehmed Âkif’e rağbet zafere kadardır! Zaferden sonra emperyalistlerle masaya oturulmuş, o masada sadece yeni Türkiye devletinin maddi sınırları çizilmemiş, manevi sınırları da tayin edilmiştir. Batı emperyalizminin İslâm korkusu yeni devletin oturtulacağı inanç ve düşünce zeminini belirlemiş, bu durumda, ‘İslâm Şairi’ne ihtiyaç kalmamış, hatta korkulan bir şahsiyet hâline gelmiştir.” (a.g.e., s. 107)

 

Öz vatanında hakarete uğrayan İstiklâl Marşı

Türkiye dışında, millî marşına hakaret eden hiçbir ülke yoktur. Öz vatanında saldırılara uğrayan İstiklâl Marşı’mız sahipsiz midir? “Dindar bir adam yazmıştır” diye hor görülen İstiklâl Marşı’nın kırk iki yıl da yirmi bir defa değiştirilmek istendiğini okuyanlar bilirler. (Muhiddin Nalbantoğlu, İstiklâl Marşımızın Tarihi)

 

28 Şubat darbecilerinden azılı bir Kemalist general, “İstiklâl Marşı metnine Hak, ezan, cennet, îman gibi sözcükleri ustalıkla yerleştirdiğini…” söyleyerek, Âkif’e ve İstiklâl Marşı’na galiz bir şekilde dil uzatmıştı. Bunun üzerine “Mehmed Âkif Vakfı” Başkanı D. Mehmet Doğan, İstiklâl Marşı’nın düşmanı olan 28 Şubat darbecilerine karşı savunmaya geçmişti: “Âkif, bütün toplumun değeridir, ona dil uzatan unvanlı da olsa gereken cevabı alır. (…) Âkif, Millî Mücadele’nin en önde gelen sivil kahramanıdır…” (Câmideki Şair Mehmed Âkif, s.165)

 

Atatürkçü oligarklar ve darbeciler İstiklâl Marşı’na 1930’lu yıllardan bu yana karşıdırlar. 1937 anayasası ile Kemalist 27 Mayıs darbecilerinin 1961 anayasasında İstiklâl marşı maddesi yoktur. Gazeteci Avni Özgürel, 7 Aralık 2012 tarihli Aksiyon dergisinde bazı dönemlerde askerî zihniyetin İstiklâl Marşı’na karşı olacak kadar yozlaştığını anlatıyor:

 

“… Atatürkçülük konusuna kendilerini o kadar kaptırdılar ki koyunlarına sokulan mezhepçilik kamasının farkına bile varmadılar. (…) Atatürkçülük hassasiyeti diye önlerine getirilenin veya dayatılanın aslında bir mezhepçilik mücadelesinin aleti olduğunu fark etmediler. (…) Ve sonuçta TSK, İstiklâl Marşı’nı okumayacak hâle geldi. ‘Mehmet Âkif yazdı, okumayız’a döndü iş.”

 

İstiklâl Marşı’nın fikirleri 1928’de kaldırılmıştır

Sözün özü; 1928 Anayasası’ndan “Türkiye Devleti’nin dîni din-i İslâm’dır” maddesinin kaldırılmasıyla İstiklâl Marşı’nın fikirleri bütünüyle yürürlükten kaldırılmıştır. Millî Eğitim ve benzeri resmî kurumların sun’î hamleleriyle yapılan “Mehmed Âkif ve İstiklâl Marşı Programları” toplumun dimağında vatan millet şuuru uyandırmıyor. Bu samimiyetsiz ve fikirsiz hamlelerden dolayıdır ki, Ali Yurtgezen hoca yıllar önce “İstiklâl Marşı söylenirken çocuklar niye gülüyor?” sualiyle mekteplerde İstiklâl Marşı’nın millete aidiyet gücünün sulandırıldığını, fikrî vakarının kaybettirildiğini ve mecburî bir merasim sıkıcılığına dönüştürüldüğünü dile getirmişti.

 

İnancımız şudur: İstiklâl Marşı, Cumhuriyet inkılâplarının ürettiği kültürden de, edebiyattan da, felsefeden de muazzez ve üstündür. (ilbeyali@hotmail.com)

DİĞER YAZILARI Kemalist Gençliğin Çanakkale Şehitliğinde “Kadeş” Rezaleti! 01-01-1970 03:00 İstiklâl marşı’nı mı tutalım, Kemalist Cumhuriyeti mi! 01-01-1970 03:00 İstiklâl Marşı’nın Başına Gelenler! 01-01-1970 03:00 Dünya Kadınlar Günü’nün Gayesi Kadın Anlayışımızı Yozlaştırmak! 01-01-1970 03:00 Homo Sapiens mi, Homo Deus mu, Hazret-i İnsan mı? 01-01-1970 03:00 Yüreği Yanında Olanların Romanı Kırık Ayna 01-01-1970 03:00 28 Şubat Darbecileriyle Kuzuyu Yedikten Sonra Çobanla Ağlayanlar 01-01-1970 03:00 Fuzûlî’nin Dil Şehri 01-01-1970 03:00 Yûnus Emre’nin Dil Şehrine Varmak! 01-01-1970 03:00 Dil Şehrinde Yaşamak! 01-01-1970 03:00 Binbir Yüzlü Demokrasi ve Liberalizmin Zararları 01-01-1970 03:00 Pkk’lıları Meydanda Asacak, HDPKK’yı Kapatacaksın Efendi! 01-01-1970 03:00 Necip Fâzıl’ın “Tohum” Piyesinde Maraş Millî Mücadelesi 01-01-1970 03:00 Maraş Maraş Derler de Uy Amman Amman! 01-01-1970 03:00 İnsanlığın Yüzkarası LBGT’liler Avrupa’ya Tehcir Edilmeli 01-01-1970 03:00 Kitaplarla Lisansız Konuşan Âlim Kâtip Çelebi 01-01-1970 03:00 Kitapsız Yaşayamayanlar 01-01-1970 03:00 M. Kemal Bölümleri Sansürlenen Kitap: Türk’ün Ateşle İmtihanı 01-01-1970 03:00 Kitabın Tarihçesi Ve Kitaba Medhiye 01-01-1970 03:00 Aristokrat Bir Kitap Kurdu İbnülemin Mahmud Kemal! 01-01-1970 03:00 Kitap değil, Kütüphane okuyan âlim Mükrimin Halil Yinanç 01-01-1970 03:00 Öğretici Bir Kitap: “Romanda Bilgi İktidar İdeoloji” 01-01-1970 03:00