Kurban, Kalp Ve Dost

Levent BİLGİ

10-08-2019 09:26

İslamiyet'in en anlamlı iki bayramından biri olan Kurban Bayramı Hz. İbrahim’i dünyamıza taşır. O ayda onun izinde Hacc’a gidilir, onun izinde kurban kesilir. İbrahimî olmaya çağırıdır bu mevsim… Tevhidin babası Hz. İbrahim’in yolunda gitmeye çağrıdır.

İbrahim  fıtrat yolunu  sembolize ediyor. O’na Halilullah, yani Allah’ın dostu deniyor. İbrahim  bize dost olan Allah’a teslim olmanın insanın fıtratının gereği olduğunu gösteriyor. Bunun dışındaki her şeyin fıtratımıza ters olduğunu anlatıyor.

Bu anlamda Kur’an bir hatırlatıcı olarak kendini tanıtıyor, özümüzü hatırlatmak için, kendimizi hatırlamamız için. Yoksa bize ekstra bir yük getirmek için değil. O zaman bizim yapmamız gereken kendimizi keşfetmek. Miracımız budur.

Peki, nasıl yapıyor bunu İbrahim? Bütün putları kırarak... Dışarıdaki  putları kırmak kolay, ya içeridekileri?
Dost olan O, dışındaki bütün bağımlılıklarımız, takıntılarımız, hepsi aslında birer put… Hz. İbrahim bize bunu gösteriyor. Nasıl?

Tefekkür ile İbrahim bizlere fıtratımız hakkında şunu öğreniyor: “Ben batıp gidenleri sevmem”

Sevmek tapmaktır. Sevmek ibadettir. Bizim sevgimiz hangisi? Hz. İbrahim  sonsuz olmayan hiç bir şeyi sevmediğini keşfediyor ve Sonsuz olana bu şekilde ulaşıyor. Aslında her insanın kalbi ancak Dost’a bağlıdır. Dost için bağlıdır. Kalp hiçbir zaman başkasını sevemez!  “Kalp ayine-i sameddir”. Benim sevgilerimde, aşklarımda sadece Dost vardır, Dostumda hep sevgiler, aşklar…

Problem şu ki biz kalbimizin sesine göre yaşamıyoruz… Kendi hayallerimizle, hevamızla, ürettiğimiz düşüncelerle kalbin bu sesini kısıyoruz… Ona sus diyoruz. Cehennemi hallerimizin nedeni budur… Cehennemi hallerimiz kalbimizin ağlama sesidir. Kalbimin “kurtar beni bu zulümden” ağlamasıdır.

Bunu nasıl anlayacağız? Bir çocuk düşünelim.  Kalbimize sorduğumuzda, o çocukta neyi severiz? Şefkat, saflık, güzellik, ulvilik…

Bazen de ne yazık ki kalbimizle sevmeyi reddediyoruz. Kalpten sevmenin önünü kapatıyoruz. Sevdiklerimize sevdiğimizi bile söylemekten korkuyoruz. Çünkü kalpten sevmek acıtabilir… Aslında bu da kalbin bu özellikleri sevdiğinin bir işareti. Yani kalp yine sever de, kalp sevmesin diye çok ilgilenmeyiz çocukla, bakmayız, içimizi açmayız.

Burada önemli bir nokta var. Kalbimizden sevdiğimizde aklımıza sormayız… Kalbimiz otomatik olarak bağlanır. Çocuğu, sevgiliyi gördüğümüzde otomatik olarak gülümseriz. Fıtri bir şekilde…

Peki kalbim çocukta, neyi seviyor? Şefkat, saflık, güzellik, ulvilik… Kalbim bu özellikleri severken hiç bir limit koyuyor mu? Yoksa aslında o anda: Sonsuz şefkat, sonsuz pak, temizlik, sonsuz güzellik ile mi temas kuruyor?

Kalbim aslında çocuk  aynasında gözüken bu sonsuz özelliklere aşık… Rahman, Kuddüs, Cemil… Bütün güzel isimler Allah’ındır. Kalbim aslında hep bu isimlere aşık. İste Hz. İbrahim (as) fıtratımızda olan kalbin özünü çıkartıyor ortaya…

Kalbimiz sonsuz özelliklere aşık. Fakat biz kalbin bu sesini tıkamak için bir sürü perde koymuşuz. Sevgilerimizi başkalarına değil, kendimize bile itiraftan çekiniyoruz.

Hz. İbrahim putları kır diyor, perdeleri bir bir indir diyor.  Perdeler nedir?

Çocuk ve sevdiklerimiz özelliklerinin sahibi. Ve çocuk ve sevdiklerimiz büyüyecek, bir gün benden ayrılacak vs. Ne kadar acı, hem sevmek istiyorum, hem ayrılacak benden!

Ben kendi özelliklerimin sahibiysem… Nasıl muhafaza edeceğim? Herkese bunu nasıl kabul ettireceğim? Herkese kendimi beğendirme putunu fark ettik mi hiç?

Bu limitleri sonradan koyuyoruz. Kalbimizin sesi değil bu… Bu perdeler ile kendi cehennemimizi oluşturuyoruz. Kalbimiz ağlıyor, biz depresyona buhrana giriyoruz. Aslında depresyon bir mesajdır, susturma onu, ne dediğini dinle. Sana kalbinin aynasındaki Rabbinden bir mektuptur. Açıp okumamız gerekiyor. Ama biz ne yapıyoruz? Susturmak için her şeyi!

Kur’an kalbinizle tefekkür etmez misiniz diye soruyor bize. Bu ayetle İbrahim  putları kırıyor. “Ben batıp sönenleri sevmem.” Hangi putları? Hayalimde kurduğum ve taptığım putları… Çocuğum, çocuğumun geleceği, bizim geleceğimiz, gururum, hedeflerim, imajım, sevdiklerim, kazanacaklarım….

Bunu fark edince, sakin bir şekilde kırarız putları. Putların büyüsü bozulur, Rabbin nuru girer ve karanlık gidiverir. Hz. Muhammed (asm) gibi. Kâbe’deki putları nasıl kırdıysa, bende iç dünyamın Kâbe’si olan kalbimin etrafındaki putları öyle kırmalıyım… İste Hac bu olayı yaşamak içindir… Kurban da bu olayı yaşamak içindir.

Sonra ne kalır geriye? Kulluk. Başka bir kimlik yok.. Saf, duru, aciz, fakir. Her şey O’nu gösteriyor, Her şey O’ndan geliyor. O zaman artık huzurdayızdır.

Peki çocuğumu, aşklarımı, güzel şeyleri sevmeyecek miyim? Rabbimin esmasının cilvesidir o çocuk, aşkım, güzellikler Rabbimin esmasının en güzel cilvelerindendir, başka bir şey değil. O zaman o çocuğu ve güzellikleri doyasıya sonsuz severim… Çünkü çocuğu, aşklarımızı, güzellikleri Allah’ın adıyla severiz…

O zaman O sonsuz, çocuğu öbür dünyaya gönderse, bizi sevgiliden ayırsa kabullenir miyiz? Neye bağlı olduğumuzu anlamak için önemli bir imtihandır bu. İste, İsmail’in kurban edilme meselesi. Bunu fark eden İbrahim  çocuğuna mana-i ismi cihetiyle, yani kendine bakan yönünü, putunu kırmıştır. Tam o sırada Rabbi, oğlunu ona bağışlıyor, fakat aynı şekilde değil, mana-i harfiyle, yani Rabbinin özelliklerinin bir aynası olarak…

Kurban, Allah’a yakınlık, bunu simgeleyen bir ibadettir. Kurban edebilirsek bağımlı olduğumuz putları, her şey Dost’un aynası olur, Dost ile mahmur olur her yer, her şey, aşklarımız, sevdiklerimiz Dost ile Ruhdaş olur… İste bayram budur.. O zaman tekbirler gelsin, salavatlar okunsun. Tespihlerle hamdlerle yaşanan yeni bir hayat gelsin.

O zaman sonsuz şükürle, Dostla, Ruhdaşla bayram etme zamanıdır.

Kurban Bayramınız, nefislerimizi kurban edişimiz kutlu olsun.

Dr. Levent BİLGİ

DİĞER YAZILARI Fehmi Koru, Said Nursi Ve Susmak 01-01-1970 03:00 İtibar 01-01-1970 03:00 Zencilerin Protestolarında Beyazların İşi Ne! 01-01-1970 03:00 Bu Yazıyı Okumayın, Öleceksiniz 01-01-1970 03:00 Broadway Ve Fitne 01-01-1970 03:00 İnsanlığa Koronavirüs Mesajı 01-01-1970 03:00 Kassandra Damgası veya Koronavirüs 01-01-1970 03:00 Carpe Diem Veya Derviş 01-01-1970 03:00 Neler Yapmadık Şu Vatan İçin 01-01-1970 03:00 Özgür Ve Özgün 01-01-1970 03:00 Çağdaş Müslümanın Çağdaş Prensipleri! 01-01-1970 03:00 Şehir, Deprem, Toki Ve İş Bilmek! 01-01-1970 03:00 Dinî Değil, Din Algımızı Değiştirmek. 01-01-1970 03:00 2020 düşünceleri: söz sükut olmak, ilham filan…! 01-01-1970 03:00 İnternet Kasırgası 01-01-1970 03:00 Davamız sağ olsun! 01-01-1970 03:00 Kendimden Haberim Yok, Dünyadan Haberim Olsa Ne Olacak 01-01-1970 03:00 Tenkit, Muhalefet Veya İktidarların Körleşmesi 01-01-1970 03:00 Soğan Severler Derneği 01-01-1970 03:00 Elimizden gelenin en iyisini yapmak artık yeterli değil. imkansız görüneni yapmalıyız 01-01-1970 03:00 Bin Can İle Arzu Edilir Bir Seyahat: Ölüm 01-01-1970 03:00 Dostlukların/Aşkların Son Kullanma Tarihi 01-01-1970 03:00 Darbeler Ve Fareler -1 01-01-1970 03:00 Küçücük! 01-01-1970 03:00 Good Words Anoint A Man, İll Words Kill A Man 01-01-1970 03:00 Kırmızı Işık Ve Ramazan -1 01-01-1970 03:00 Mehmet Akif’te İstiklal, Hürriyet Vurguları 01-01-1970 03:00 Profesyonel Yöneticilik Çağı 01-01-1970 03:00