Özgür Ve Özgün

Levent BİLGİ

15-02-2020 11:33

İnsan öğrenen, öğreten, kabiliyetlerini geliştirebilen bir varlık. Hayat yolculuğumuzda öğrendiğimiz oranda gelişmeye, yeni biz olmaya açığız. Hepimiz öğrenme açlığımızı karşılamak üzere bir veya birçok rehbere, yani öğretmenlere muhtacız.

Bize rehberlik yapsın diyedir ki yaratıcı insanların anlayabileceği cinsten kitaplarla ve gözlemleyebileceği cinsten peygamberlerle konuşmuş.

Hayat boyu öğrenme açlığımız tükenmeyeceğine göre ölünceye kadar rehberlere, öğretmenlere muhtacız. Bu rehber bazen bir kitap olur, bazen de yaşayışı veya konuşmaları ile bize yol gösteren bir insan.

Tabii ki öğrenmek ve öğretmen hayatlarımızın olmazsa olmazı…

Ancak biz insanlar zaaf sahibi varlıklarız da. Kendisinden çok şey öğrendiğimiz, özellikle karizmatik öğretmenlerin hemen etkisi altında kalıyor ve onları taklit etmeye başlıyoruz.

Mesela bir öğretmenden istifade ettiysek, anlattıkları hayatımıza güzel etkiler bırakmışsa biz de onu taklit etmeye başlıyor zamanla onun sahte bir kopyası haline gelebiliyoruz.

Bilgilenmek, öğrenmek güzeldir. Bilgisiz ve öğretimsiz bir adım gidemez yerimizde sayarız. Ancak o bilgilerde ve öğretmende takılıp kalırsak gerçek bir ben değil sadece taklitçi oluruz.

Halbuki yaratan her insanın ruhunu sonsuz kabiliyetlerle donatmıştır. Aynı bilgi herkeste farklı çağrışımlar, farklı keşiflere vesile olabilir.

Hz. Muhammed farklı Kur’an okuyuşları duyunca hepsine de güzel dedi. Hayır hepiniz ille de benim gibi okuyacaksınız demedi. Kendisinden tavsiye isteyen insanlara da aynı şeyler değil, onların kabiliyetleri, ihtiyaçlarına göre farklı farklı şeyler söyledi. Sahabelerin içinde çok renkli şahsiyetler vardı. Peygamber kimseye tek tip bir hayat tarzı empoze etmedi.

Hayat boyu mutlaka öğrenmeye ve öğretmenlere ihtiyacımız var. Bizden önce bir şeyleri yaşamış, tecrübe etmiş, öğrenmiş kişilerin rehberliği her zaman güzeldir. Ancak tüm bu rehberlik ışığında kendi kabiliyetlerimiz ve nelerin bizim için oluğuna da bakabilmeliyiz.

Bizi heyecanlandıran şeyler nelerdir?

Nelere daha çok ilgimiz, kabiliyetlerimiz vardır?

Neleri yapmaktan hoşlanıyor, yaparken zevk alıyoruz?

Yaratıcının konuşmaları olan kitaplar ve peygamberler dahi kendilerini aynen taklit etmemizi istemezler. Ayetlerde sık sık tekrarlanan düşünmez misiniz, akıl etmez misiniz, bakmaz mısınız ifadeleri söylenenleri kendi dünyamızda hazmetmemizi tavsiye eder.

Kur’an’ı ve Peygamberleri papağan gibi taklit etmek, ayet ve hadislere kopyala yapıştır mantığı ile muhatap olmak onları anlamamızın önünde en büyük engeldir.

Hiçbir öğretmen ve bilgi taklit mantığı ile anlaşılamaz. Taklit ettiğimiz, sadece ezberleyip bıraktığımız hiçbir şey bizim olmaz. Taklit ile tatmin olunmaz. Tatmin olmadığımız hiçbir şeyden lezzet ve şevk almayız.

Farklı zamanlarda farklı öğretmenlere ve farklı derslere ihtiyacımız olabilir.

Öğretmenlerimizi, bilgiyi, bize rehberlik yapanları severiz. Onlara teşekkür eder saygı duyarız. Ama onlarda takılıp kalmayarak kendi bilgi ve yaşama tarzımızı özgür ve özgün olarak kendimiz kurmalıyız.

Rehberlerimizden ve öğrendiklerimizden özgün ve yeni anlamlar keşfetmeliyiz. Samimi bir öğretmen de öğrencilerinin kendisini aşmasından son derece memnun olur. Hatta bunun için öğrencilerini teşvik eder, zorlar.

Amerika’da bir doktora öğrencisi hocasının verdiği ödevin altına “Bu konu çok ilgimi çekti, bundan sonra bu konuda yazılanları takip edeceğim.” yazar. Hoca ödevi geri verirken bu notun altına bir başka not iliştirir: “Bu kadar ilgini çektiyse sen başkalarının yazdıklarını takip edeceğine, çalış farklı şeyler bul, yaz, biz senin yazdıklarını takip edelim.”

İşte bu söz Amerika’yı ilimde, teknolojide, zenginlikte dünya lideri yapan farktır.

Hayat bize ömür boyu öğrenmekten, kendimizi yenilemekten yılmamamızı öğütlüyor. İnsanlığın en büyük öğretmeni Hz. Muhammed ölünceye kadar insanlara hep bir şeyler anlattı, öğretti.

Yaratan ve yaratılan her şey bize; “Özgür ol, özgün ol, kendin ol, sana verdiğim kabiliyetleri keşfet, seni nelere sevk ettiğimi anla; ancak sürekli öğrenen, değişen, keşfeden bir insan olursan mutlu olur ve hayatı şevkle yaşarsın.” diyor.

Öğretmenlerimle, kitaplarımla, öğrendiklerimle, kendi kabiliyetlerim, ilgilerim ve şartlarımla kendime özel bir hayat ve o hayata karşılık gelen, özgür ve özgün bir VARLIK MODELİ  kurmalıyım.

Not: Bu yazı Türkiye ve Amerika’dan bir arkadaş grubuyla yaptığımız müzakereler sonunda kaleme alınmıştır.

DİĞER YAZILARI Fehmi Koru, Said Nursi Ve Susmak 01-01-1970 03:00 İtibar 01-01-1970 03:00 Zencilerin Protestolarında Beyazların İşi Ne! 01-01-1970 03:00 Bu Yazıyı Okumayın, Öleceksiniz 01-01-1970 03:00 Broadway Ve Fitne 01-01-1970 03:00 İnsanlığa Koronavirüs Mesajı 01-01-1970 03:00 Kassandra Damgası veya Koronavirüs 01-01-1970 03:00 Carpe Diem Veya Derviş 01-01-1970 03:00 Neler Yapmadık Şu Vatan İçin 01-01-1970 03:00 Çağdaş Müslümanın Çağdaş Prensipleri! 01-01-1970 03:00 Şehir, Deprem, Toki Ve İş Bilmek! 01-01-1970 03:00 Dinî Değil, Din Algımızı Değiştirmek. 01-01-1970 03:00 2020 düşünceleri: söz sükut olmak, ilham filan…! 01-01-1970 03:00 İnternet Kasırgası 01-01-1970 03:00 Davamız sağ olsun! 01-01-1970 03:00 Kendimden Haberim Yok, Dünyadan Haberim Olsa Ne Olacak 01-01-1970 03:00 Tenkit, Muhalefet Veya İktidarların Körleşmesi 01-01-1970 03:00 Soğan Severler Derneği 01-01-1970 03:00 Elimizden gelenin en iyisini yapmak artık yeterli değil. imkansız görüneni yapmalıyız 01-01-1970 03:00 Bin Can İle Arzu Edilir Bir Seyahat: Ölüm 01-01-1970 03:00 Kurban, Kalp Ve Dost 01-01-1970 03:00 Dostlukların/Aşkların Son Kullanma Tarihi 01-01-1970 03:00 Darbeler Ve Fareler -1 01-01-1970 03:00 Küçücük! 01-01-1970 03:00 Good Words Anoint A Man, İll Words Kill A Man 01-01-1970 03:00 Kırmızı Işık Ve Ramazan -1 01-01-1970 03:00 Mehmet Akif’te İstiklal, Hürriyet Vurguları 01-01-1970 03:00 Profesyonel Yöneticilik Çağı 01-01-1970 03:00