https://www.akasyam.com/files/uploads/user/-338be9def7.png
Dursun Ali Tökel

Aldatanlar kimlerdendir

08-08-2013 12:33

İnsanın, karşısındakinin menfaatini düşünerek/önceleyerek kişisel çıkarını hiçe sayması ruhani âleme dönük en yüce taraflarından birisidir. Böylesi insanların sayısının azlığı ve bu tür insanların hemen her toplumda büyük bir saygı görmesi eylemin niteliğindeki kutsallığa iyi bir işarettir.

 Bunlar kendilerini aldatırlar, ama kimseyi aldatmazlar. Bunlar, yaptıklarının her an kayıt altına alındığının farkındadırlar. Bunlar, bizim görünmediğimizi düşündüğümüz yerlerde konuşlanmış binlerce gözcüyü alenen seyrederler.

Bulunduğumuz hiçbir yerde, gizli kalma ihtimali olmadığını bilmemiz, kimsenin haberi olmadan bir şeyler yapma zannımıza ağır bir darbe vurur.

Aldatmak, ancak sonunda kendimizi vurduğumuz bir bumeranga döner. Sonunda anlarız ki aldatan ancak kendisini aldatmış olur; zira şu büyük hakikat hiç hesaba katılmaz: Hile, oyunu kazandırsa da, kaderi değiştirmez.

İnsana değer veren her sistemin en önemli görevlerinden birisidir, insanın aldatılmasından korunması. Bu, nasıl sağlanabilir?

Aldatan Bizden Değildir

Bir gün Peygamberimiz, pazarda gezerken tahıl satan birisini gördü. Yaklaşarak elini bir çuvala daldırdı ve tahılın altını üstüne çevirdi. Satıcı, ağır gelsin diye çuvalın altına yaş tahılları, üstüne ise kurularını koymuştu.

Aklınca insanları aldatacaktı. Sahtekârlıkla daha çok para kazanacaktı. Peygamberimiz yüzünü ekşiterek ve fevkalade rahatsız olarak şöyle buyurdu: “Aldatan bizden değildir!”.

Peygamberimizin hadislerinin toplandığı en güvenilir kitap İmam Buhari’nin hadis kitabıdır. İmam Buhari hadisleri derlerken fevkalade hassas davranmıştır.

Bir gün pek çok sahabeden hadis dinleyen bir adamın şöhretini işitir. Uzun ve zahmetlerle dolu bir yolculuklardan sonra adama ulaşır. Aradığı adamın, devesini, boş torba ile aldatarak yakalamaya çalıştığına şahit olur. Bunun üzerine, adamla hiç konuşmadan geri döner. Niçin hadis almadığını soranlara, “Doğru söylese bile, devesini aldatmaya çalışan adamın naklettiği hadisi kitabıma almam” der.

Bu kadar hassas davranmasının sebebi yukarıdaki hadisten anlaşılmıyor mu?

O Zaman Kimdeniz!

Dünya gailesi, hepimiz bir işle meşgulüz, hepimizin bir geçim kaynağı var.  Hepimizin muhatabı insanlar var. Onlara karşı işimizi yapmadaki konumumuz nedir?

Aldatmak; kendimiz muhatap olduğumuzda hiç de hoşlanmadığımız bir eylem biçimini başkaları için mubah görmektir. Aldatanlar, yaptıkları açığa çıktığı zaman hemen her toplumda rezil olacak insanlardır.

Kendi çocuğuma nasıl bir öğretmen isterdim, öğretmenliğimi öyle yapmalıyım; kendi annem-çocuğum olsa nasıl muayene ederdim, hastamı öyle muayene etmeliyim; kendi çocuğuma nasıl bir ürün satardım, müşterime öyle ürün satmalıyım. Yunus Emre’nin dediği gibi kendine ne sanursan ayruğa da anı sanmalıyım.

Böyle olmayınca bütün inanç daireleri bir fanteziden ve kurgudan ibaret olmuyor mu?

Peygamberin söylediklerinden yola çıkarak aldatanın sadece bozuk ürün satmaya çalışan esnaf olmadığını söyleyebiliriz. Kendisine layık görmediği muameleyi başkasına yapmaktan çekinmeyen ve insanları zaaflarını kullanarak kandıran herkes Peygamberin hitabı içine girer.

Sözü eğip bükmeden, aldatanların kendisinden olmadığını söyleyen bir peygamberin takipçisiyiz! Anlaşılıyor ki, en ufak bir aldatma halinde bile onun dairesi dışına çıkıyoruz.

O zaman hepimiz şu soru üzerinde derin derin düşünmeli ve aidiyetimizin mehazını iyi sorgulamalıyız: Aldatanlar eğer Peygamberden değillerse kimlerdendir?

Yine Sel

Canik’ten sonra Atakum’u da sel aldı. Suçlu hemen bulundu ve deşifre edildi: Dereyatakları. Bugüne kadar insanları süslü laflarla, boyalı balkonlarla, yalan vaatlerle, günübirlik çözümlerle, rengârenk kaldırımlar, hasıraltı edilmiş sorunlarla ALDATANlar masum çıktı. Onların hiç mi hiç adı geçmedi.

Dün gece rüyamda dere yataklarını gördüm, bir şeylerden koktukları belliydi, kulağıma eğilerek fısıltıyla şöyle dediler: "Üstümüzü kapatıp, önümüzü tıkayıp, yolumuzu kesip sonra da bizi suçlu ilan edenin… Yolu tıkalı, kapısı kapalı, bahtı saralı, âtisi tasalı, vebali katmerli olsun!"

 

Neler Söylendi?

DİĞER YAZILARI Cinnet Buğdayları Âlim Kime Derlermiş Cedel Ve Bedel Bana Geleneğini Söyle... Alâmet Kıyâmeti: Şeysiz Şeyler Üzerine Özgürlük Neyimizdir Kimi Seçelim Samsun Büyüyor, Ya Kütüphanesi? Bu Kadar Aktörü Olan Eğitimden Ne Çıkar? Din Ne Kadar Umûrumuzda? Bu Hastalar Niçin Gülüyor Edilgenliğe Sığınma Yahut Sezai Karakoç Ne Diyor Ki Vefa Bayrağı Gri Alan Münafıkları Bir Süper İnsan Tasarımı Câmilerimiz Ve Kaybolan Rûhâniyetimiz Devletimiz “Akıl”Lanıyor Ben Kendimin Neyi Olurum Balık yemiyormuşuz, peki ama niçin? Tarikat, Cemaat Yoldur Varana da… İstemek Türkün Alfabe İle İmtihanı Âkıl Adam Kimdir? Açlıkla Doymak Bir sapma: Ölüm güzellemesi Mandelalar, Harunlar Hayatını Kaybetti De... Sizi Silkeleyenler Var Mı? Ezan deyip geçmeyelim! Bırak (ma) bu hayalleri, bana bir hayal kur! Eğitilmiş İnsan Kimdir? Öğrenci evleri de... TV'lerde Ne Konuşursak Doğru Olur Edepte fukarâ isek hakikate bigâne oluruz BİR UTOPYA: Birlik ve Beraberlik! Ramazan biraz da annedir Ayaklarımız Bize Neyi Hatırlatıyor İbadetin Nihayeti Ne İçindir? İlahi-Yat Gökten Kitaplar Kar Gibi Yağınca… 444 Bu anneler hangi yarışı kaybediyor? Görenedir Görene, Köre Nedir Köre Ne! DersHâne-TestHâne-TesellîHâne Anne-babalık çok mu kolay ki… Öte Dünya Fikri Gerekimizi anlayanlar var! Salâlar kimin için okunuyor/ Çanlar kimin için çalıyor Ruhlardaki Cömertlik Çocuklara sadece isim mi veriyoruz(3) Ahlâka İhtiyacı Olmayan Kim Gençleri Anlamak Meyve Adlarını Da Kaybetmişiz Körsel Vaazdan Görsel Vaaza Dördüncü kişi olmaktan nasıl kurtuluruz? Allah’ın Evleri İçin Layık Gördüğümüz Yerler… Kur’an da tercüme ediliyor da... Bana arşivini söyle sana kim olduğunu söyleyeyim Güç" Kurdu "Öteki" Ağılına Girerse... Körsel Vaazdan Görsel Vaaza BU ANNELER HANGİ YARIŞI KAYBEDİYOR? ORDULU CANLI BOMBA (LAR) BİR İLACIMIZ BİLE YOKMUŞ! AÇLIK TOKLARDAN, YAZMAK BİLİNÇTEN İSTEMEK