https://www.akasyam.com/files/uploads/user/-338be9def7.png
Dursun Ali Tökel

Ayaklarımız Bize Neyi Hatırlatıyor

17-04-2013 09:50

Sabahın mahmurluğunda yatağın kıyısına oturmuş ayaklarıma bakıyorum.

“Niye ayaklarına bakıyorsun?” diye bir soru gelebilir.

Bilmiyorum.

Her sabah uyanmanın verdiği sarhoşlukla yatağın kıyısında bir süre otururuz.

Bu sabah da aynı şekilde otururken gözlerim ayaklarıma ilişti.

Ayaklarım; çoraptan, ayakkabıdan, terlikten azade çıplak ve doğal halindeydiler.

Bir an değişik düşüncelere daldım.

Ayaklarımızın çıplaklığı gizlemek, örtmek için ne kadar garip meslekler icat etmişiz!

Ne kadar çok insan ayaklara ilişkin malzemeler üreten meslek gruplarından ekmek yiyor

Aklıma ayakkabıcılar, çorapçılar, terlikçiler, mes üretenler, bot imal edenler, sandalet tipi ayak giysisi üretenler, çizmeciler, spor ayakkabıcılar, lastik ve naylon ayakkabı imalatçıları, çarıkçılar, yemeniciler, takunyacı, tokyacı, babetçiler geldi.

Dünyada kim bilir kaç milyon insan bu sanayi dalından geçimini temin ediyor.

Eğer ayakkabı kullanmasaydık bütün o insanların iş kolu ne olurdu?

Ya da o insanlar üretmeseydi bizim ayaklarımızın hali ne olurdu?

 

Sadece ayaklar mı?

 

Sadece ayaklarımız değil tabii ki.

Bedenlerimizin bütün azalarını düşündüm

Elbiseler, gömlekler, kazaklar, pantolonlar, yelekler, paltolar, iç çamaşırlar, şapkalar, eldivenler, takım elbiseler, pijamalar, atkılar, tozluklar, kolluklar, montlar, kabanlar....

Ama ya Rabbi bizler giyinelim diye kaç iş kolu durup dinlenmeksizin üretmeye devam ediyor.

Kaç bin gizli kahraman, fedakar insan, adı sanı duyulmayan sessiz bedenler bizler giyinelim diye didinip duruyorlar.

Bunların hakkını teslim etmek telaşında olanlarımız var mı?

Doğu Asya'nın fakir ülkelerinde, yoksul insanların acizliğinden ve yoksunluğundan yararlanarak onları yok pahasına çalıştıran dünyanın büyük giyim markalarının vahşetini okudum gazetelerde. Onların bir odun parçası gibi çürüttüğü bu zavallı insanların hazin sonlarını okuyunca bu sabah ayaklarım ve onlar için bir şeyler üretenler çok daha başka görünmeye başladı gözlerime.

Biz markalar giyiyoruz, o markalar hangi trajik hikâyelerle bürünüyor üstlerimize?

 

Bin Kişinin Yaptığı Pasta

 

Bir zamanlar küçük bir hikâye okumuştum.

Bir adam sabah evden çıkarken, küçük kızı kapıda "babacığım, akşam bana ne getireceksin?" diye sormuş.

Bendeniz de hemen her sabah bu soruya muhatap olduğum için hikâye dikkatimi çekmişti.

Babası da çocuğunun yanağını okşayarak " akşam sürprizim var. Sana tam bin kişinin yaptığı bir pasta getireceğim" demiş.

Şimdi siz çocuktaki heyecanı düşünün, bin kişinin yaptığı bir pasta nasıl bir şey olabilir ki?

Herhalde akşama kadar merakından çatlamıştır çocukcağız.

Akşam baba eve gelmiş ve kızına küçük bir paket içindeki pastayı uzatmış “işte benim çiçeğime tam bin kişinin yaptığı pasta!” sözlerini de ilave ederek.

Çocuk, büyük bir heyecanla açmış paketi, bir de ne görsün, alelade bir pasta. Her zaman alınan cinsten.

Biraz da kızarak “Ama babacığım” demiş “bu bildiğimiz pasta, bunun neresini bin kişi yapmış ki?”

Baba başlamış saymaya:

“Bak yavrucuğum, önce bu pastanın yapıldığı unu düşün. O unun yapılması için kaç tane köylü buğday ekti, kaç tanesi onu biçti, kaç tanesi onu harmanda savurdu. Kim bilir kaç kişi bu buğdayı fabrikaya getirdi. Fabrikada kaç kişi bu unun buğday olması için çalıştı. Kaç kişi bu unu çuvallara koydu. Kaç kişi bu çuvalları kamyonlara taşıdı, kaç şoför bu unları uzak yollardan fırınlara getirdi. O fırınlarda kaç kişi bu unu yoğurdu, pişirdi.

Bunun daha şekeri var... O şekerin elde edildiği şeker pancarını eken, diken, kesen, taşıyan, fabrikaya götüren, o pancardan şeker yapan işçisi var.

Bu pastanın daha kreması, vanilyası, çikolatası ve bütün bunları üretenleri, taşıyanları, getirip götürenleri var.

Ben bin kişi diye sana az söyledim. Eğer saymaya kalksak çok daha fazladır.

Bak yavrucuğum, bu pastayı yerken bütün bu insanların emeklerini düşün, sakın onlara teşekkür etmeyi unutma. Düşünsene biz bu pastayı afiyetle yiyelim diye şu an kaç bin insan bir yerlerde kan ter içinde çalışıyor. Sakın onları unutma!”

O çocuk daha onları unutur mu?

 O babanın verdiği ders bir daha ilelebet çocuğun aklından çıkar mı?

Bir de “ne olmuş yani, görevleri. Tabii ki yapacaklar, bir de onları mı düşünelim. Yapıyorlarsa karşılığını da alıyorlar” diyen babaları düşündüm.

Kral Kim

Her sanayi kolunun kralları vardır

Reçel kralı, halıcıları kralı, şekerciler kralı vs.

Şüphesiz ayakkabıcılar, elbiseciler vb. kralı da vardır.

Bu insanları düşünüyorum.

Bu "ayakkabı kralları" bir hayvanı kesene, o hayvanın derisini yüzene, o deriyi işleyene, o deriyi satıp mağazalara getirene, on ilmek ilmek işleyene ne kadar da muhtaçlar!

Krallar, onlar krallığını devam ettirsinler diye aşağılarda helak olup giden binlerce zavallının emeğiyle tahtlarında otururlar.

Onlara şükran borçların acaba ödemeyi düşünürler mi?

Haklarını teslim etmek gibi bir kaygının zerre sancısını çekerler mi?

Ya bizler onları giyerken onlara karşı en ufak bir minnet veya teşekkür hissi duyar mıyız?

 

Bu Kadayıfı Kim Yaptı

 

Üniversite öğrenciliği yıllarımdaydı.

Bir gün bir öğrenci lokantasına gitmiştim. Buralar ucuz yemek veren yerlerdir. Her keseye göre yiyecek bir şeyler muhakkak bulunur.

O gün biraz fazla param olmalıydı ki yemeğin üzerine bir de tatlı istemiştim. Kadayıf varmış, getirdiler.

O mübarek tatlı o kadar nefisti ki bunu yapan insanı merak ettim ve garsona seslenerek “bu kadayıfı kim yapıyor?” diye sordum.

O da kapıda dikelen bir beyefendiyi göstererek “usta yapıyor” dedi.

Biraz sonra usta yanımdaydı. Bana bakarak “hayrola tatlıda bir problem mi var?” diye sordu.

Ben de tatlıyı çok sevdiğimi, özellikle kadayıfa karşı bir zaafım olduğunu söyleyerek “usta” dedim, “ellerine sağlık, bu güne kadar böyle güzelini yememiştim!”

Zavallı usta  benim bu iltifatım karşısında o kadar şaşırmıştı ki gözlerinden yaşlar geldiğini gördüm.

Bana karşı derin bir minnetle eğilerek şunları söyledi:

“Yirmi beş yıldır bu tatlıyı yaparım, hiç kimse bana böyle bir iltifat etmedi, çok sağolun, afiyet bal şeker olsun!”

Sonra bana bir tatlı daha getirdi, ondan...

Benim bu şükran hissimi ifade ile neyim eksildi?

Bir gönül almanın, bir hakkı teslim etmenin nesi bize zor gelmektedir?

Ara sıra çıplak ayaklarımıza, ellerimize, bedenimize, sofralarımıza bakalım.

 O çıplaklığı giydiren, o yoksunluğu gideren, o yokluğu tamamlamak için didinip duran insanları düşünelim.

İçimizdeki en küçük minnet hissi, birilerinin bizleri daha iyi anlamalarına küçük de olsa katkılar sağlayacak ve bize aczimizi hatırlatacaktır.

O "birileri" olmadan bizim "biri"olarak varlığımızı devam ettirmemize imkan yok!

 

Neler Söylendi?

DİĞER YAZILARI Cinnet Buğdayları Âlim Kime Derlermiş Cedel Ve Bedel Bana Geleneğini Söyle... Alâmet Kıyâmeti: Şeysiz Şeyler Üzerine Özgürlük Neyimizdir Kimi Seçelim Samsun Büyüyor, Ya Kütüphanesi? Bu Kadar Aktörü Olan Eğitimden Ne Çıkar? Din Ne Kadar Umûrumuzda? Bu Hastalar Niçin Gülüyor Edilgenliğe Sığınma Yahut Sezai Karakoç Ne Diyor Ki Vefa Bayrağı Gri Alan Münafıkları Bir Süper İnsan Tasarımı Câmilerimiz Ve Kaybolan Rûhâniyetimiz Devletimiz “Akıl”Lanıyor Ben Kendimin Neyi Olurum Balık yemiyormuşuz, peki ama niçin? Tarikat, Cemaat Yoldur Varana da… Aldatanlar kimlerdendir İstemek Türkün Alfabe İle İmtihanı Âkıl Adam Kimdir? Açlıkla Doymak Bir sapma: Ölüm güzellemesi Mandelalar, Harunlar Hayatını Kaybetti De... Sizi Silkeleyenler Var Mı? Ezan deyip geçmeyelim! Bırak (ma) bu hayalleri, bana bir hayal kur! Eğitilmiş İnsan Kimdir? Öğrenci evleri de... TV'lerde Ne Konuşursak Doğru Olur Edepte fukarâ isek hakikate bigâne oluruz BİR UTOPYA: Birlik ve Beraberlik! Ramazan biraz da annedir İbadetin Nihayeti Ne İçindir? İlahi-Yat Gökten Kitaplar Kar Gibi Yağınca… 444 Bu anneler hangi yarışı kaybediyor? Görenedir Görene, Köre Nedir Köre Ne! DersHâne-TestHâne-TesellîHâne Anne-babalık çok mu kolay ki… Öte Dünya Fikri Gerekimizi anlayanlar var! Salâlar kimin için okunuyor/ Çanlar kimin için çalıyor Ruhlardaki Cömertlik Çocuklara sadece isim mi veriyoruz(3) Ahlâka İhtiyacı Olmayan Kim Gençleri Anlamak Meyve Adlarını Da Kaybetmişiz Körsel Vaazdan Görsel Vaaza Dördüncü kişi olmaktan nasıl kurtuluruz? Allah’ın Evleri İçin Layık Gördüğümüz Yerler… Kur’an da tercüme ediliyor da... Bana arşivini söyle sana kim olduğunu söyleyeyim Güç" Kurdu "Öteki" Ağılına Girerse... Körsel Vaazdan Görsel Vaaza BU ANNELER HANGİ YARIŞI KAYBEDİYOR? ORDULU CANLI BOMBA (LAR) BİR İLACIMIZ BİLE YOKMUŞ! AÇLIK TOKLARDAN, YAZMAK BİLİNÇTEN İSTEMEK