Köşe hikâyelerine devam ediyoruz…
Bugün ki hikâyemiz camda ki kelebek…
Bir gün, hayatındaki engelleri aşamamaktan yakınan bir adam dostlarının da tavsiyesi üzerine kulübesinde yalnız başına yaşayan bir bilgenin yanına gelir.
“Efendim ben önüme çıkan engellerin hiçbirini aşamıyorum. Ne yapmam gerekir?” diye sorar.
Bunun üzerine bilge, adamı da yanına alarak pencerenin önüne kadar gelir. Camda kanatlarını açmış, dışarı çıkmak için çırpınan bir kelebek vardır.
Kelebek yorulmaksızın dışarıya çıkmaya çalışmakta, devamlı olarak cama çarparak yere düşmektedir.
Bilge yavaşça, kelebeğin çıkışını kolaylaştırmak için camı açar. Âmâ bu da işe yaramaz.
Kelebek çırpındıkça çırpınıyor ve her defasında cama çarpmaya devam ediyordur.
Bunun üzerine bilge, yanındaki adama döner ve şunları söyler; “Kelebek dışarı çıkması için gerekli olan tek yolun, şeffaf oldukları için dışarıyı gösteren, ama gerçekte kapalı olan camlar olduğunu sanıyor.
Oysa biraz geri çekilip, genel bir bakış açısıyla baksa, onun dışarı çıkması için kocaman bir açık pencerenin olduğunu görecektir.
Ne var ki, bütünü göremeyip sadece bir noktaya odaklandığı için, kendisini odanın içinde tutsak kalmaya mahkûm ediyor.
İşte bazen hayat da önümüze aşılmayacak engeller çıkarır ve yaşamı adeta bize dar eder.
Bu durumda yapılması gereken tek şey; “Bir iki adım geri çekilmek ve sakin bir kafa ile düşünerek, genel bir kavrama becerisi ve bakış açısıyla yeniden hareket ederek çıkış yolunu aramak ve bulmaktır. (1)
Evet, itiraf edelim hepimizin kendini camdaki kelebek gibi hissettiği zamanlar olmuştur.
O zamana kadar türlü badireler atlatmış ancak bundan sonrası için aynı şeyleri yaşamaktan korkup yıldığımız, çok yorgun olduğumuzu düşündüğümüz zamanlar. İşte bu düşündüklerimiz de bir bakış açısıdır.
Dünyada aynı olayı yaşayan milyonlarca insan olduğu halde sonuçların farklı olma nedeni tam olarak budur.
Bazılarımız yaşadığı zor durumların onları güçlendirdiğine inanıp mücadeleci kararlı bir ruhla küllerinden doğmayı, bazılarımız ise yoruldum gücüm yok artık hiçbir şey için çabalamaya deyip küllerinde boğulmayı seçer.
Bakış açımız tercihlerimizi, tercihlerimiz yaşayacak olduklarımızı değiştirir.
Birimiz diğerine kıyasla olağanüstü güçlere sahip değiliz. Hepimiz sorunları çözme gücüne yaratılıştan sahibiz.
Bunu ben değil, Rabbimiz hepimize Beled (anlamı: şehir, belde) suresi 4.Ayette buyurmaktadır; “Hiç kuşkusuz biz insanları zorluklarla mücadele etme gücüyle yarattık.” (2)
Farklı olduğumuz yerler ise; Bakış açımız, farkındalığımız, inancımız, zihnimizi aklımızı kullanma potansiyelimiz vs.
Rabbimiz var olan aklı kullanmayanlar için; Yûnus sûresi 100.ayette “… 0, akıllarını kullanmayanları inkâr bataklığında bırakır.” (3) Diyerek bu kişilere yardım etmeyeceğini buyurmuştur.
Einstein’ının “Aynı şeyleri yaparak farklı sonuçlar beklemek aptallıktır.” Sözünü bilmeyenimiz yoktur. Her yerde (özellikle sosyal medyada) defalarca yazılıp, üzerine binlerce yorum yapıldı çünkü.
Ancak bunun asırlar önce inmiş olan Kur’an-ı Kerim de zaten yazılı olduğu hiçbirimize söylenmedi. Bizler de ilk emri oku olan (Alak sûresi, 1; Yaratan Rabbinin adıyla oku!”) (4) kitabımızı açıp okumayı akıl edemedik.
Oysaki yalnızca işlemeli kılıflara sarıp sarmalayıp, yükseğe koyduğumuz da cennete gireceğimiz yanılgısına düştüğümüz, neye karşı nasıl davranmamız gerektiğini belirten Kur’an-ı Kerimi açıp okusak, okuduklarımızı uygulasak kolaylıkla dünya ve ahirette mutluluğa, huzura erenlerden olacağız.
Bakınız Allah (c.c) Kur’an-ı Kerim’in sekizinci sûresi olan (5) Enfal (anlamı; ganimet) sûresi 53. Ayette; “Bu böyle olmuştur, çünkü Allah, bir topluluğa lütfettiği nimetini, onlar kendilerini değiştirmedikçe değiştirmez ve Allah her şeyi işitip bilmektedir.” (6) buyurmaktadır.
Gördüğünüz gibi Allah (c.c) çok net bir biçimde olaylar karşısında ki davranışlarımızı değiştirmediğimiz müddetçe sonucun değişmeyeceğini asırlar öncesinden bizlere bildirmiştir.
Biz inandığımızı söylediğimiz dinin kitabını okumadıkça, okuyanlarımız okuduklarını uygulamadıkça çıkmazların içinde mahkûm bir ömür geçiriyor (geçirecek) olmamız şaşılası bir durum olmayacaktır.
Öyle ise yapmamız gereken; Her konuda aklımızı kullanmamızı emreden kitabımıza uygun bir şekilde davranıp bakış açımızı değiştirmek.
Bizi hedefe ulaştıracak en optimal araç mevcut sorunu çözmeye yönelik farklı bakış açıları geliştirerek bunları eyleme geçirmektir.
Bizim için sorun teşkil eden durumu iyileştirmek için farklı bakış açıları geliştirmediğimiz takdirde maalesef camda ki kelebek gibi çırpınır dururuz.
Bundan sonra hayatımızın içinden çıkılmaz bir hal aldığını düşündüğümüz o anlarda parolamız; “Bakış açını değiştir, Hayatın değişsin!”
Sevgiyle kalın.
Zuhal KURTYEMEZ
Kaynak:
- Kinsun, Yol senin içinde- Destek yayınları, 30.Baskı Temmuz 2019, Sf: 103,104)
- (https://kuran.diyanet.gov.tr/tefsir/Beled-suresi/6024/1-4-ayet-tefsiri)
- (https://kuran.diyanet.gov.tr/tefsir/Y%C3%BBnus-suresi/1463/99-103-ayet-tefsiri)
- (https://kuran.diyanet.gov.tr/tefsir/sure/96-alak-suresi)
- (https://islamansiklopedisi.org.tr/enfal-suresi)
- (https://kuran.diyanet.gov.tr/tefsir/Enf%C3%A2l-suresi/1213/53-ayet-tefsiri)
- (Yazı başlığında esinlenen yer; B.Cengiz Bahar, Bakış açını değiştir, Hayatın değişsin, Tutku Yayınevi.)