Fikir
Giriş Tarihi : 18-06-2025 14:22

Devlette devamlılık gerçekten var mı!

İsmet Özel, “devlette devamlılık” söyleminin Cumhuriyet idaresinde sıkça dile getirilmesine rağmen, bu iddianın içinin boş olduğunu öne sürüyor.

Devlette devamlılık gerçekten var mı!

Bayram tatillerindeki süreklilikten öteye gitmeyen bu uygulamaların, inkılapların kararlılığını gölgelediğini belirtiyor.

İstiklal Marşı Derneği internet sitesindeki yazılarına devam eden Şair Mütefekkir İsmet Özel bu haftaki yazısında, “Cumhuriyet sıfırdan başlamadı belki; fakat Osmanlı’dan alınan ne varsa, derinlikli değil, yüzeysel bir mirastı” diyerek Rafızilerle Mücadele Türk Kimliğini Şekillendirdiğini kaydetti.

Özel, tarih anlayışının bir olaylar yığını değil, geleceğe yön veren bilinçli bir geçmiş seçimi olması gerektiğini vurguluyor. Karahanlıların “ilk Müslüman Türk devleti” olarak anılmasının, ilmî bir derinlikten değil, Rafızi isyanlarını bastırmalarıyla ilgili olduğunu söylüyor. Ona göre, gerçek Türk tarihi Müslümanlıkla şekillenmiş ve bu çizginin dışına çıkan her edim, tarih yazımında büyük bir sapmadır.

SELÇUKLU VE OSMANLI MİRASINA TİTİZLİKLE YAKLAŞILMALI

Osmanlı’dan Cumhuriyet’e kalan asıl mirasın kanunname ya da yönetim tarzı değil, küçük insanı devletin koruması altına alan anlayış olduğunu belirten Özel, “mesken masuniyetinin” bütün reaya için geçerli olduğuna dikkat çekiyor. Halifeyi katletme kararı dahi, dört duvarın içinde alınabilir ama dışarıya taşarsa hukuki bir karşılığı olurdu. Bu anlayış, İmparatorluk dağılırken bile varlığını sürdürdü.

BATILILAŞMACILARIN VATAN ALGISINA ELEŞTİRİ

“Batılaşmacı okur-yazarlar neden vatan fikrine uzak?” sorusuna İsmet Özel net bir yanıt veriyor: Çünkü devlet ricali servet edinme hırsına kapılmıştı. “Paşalar kadar zengin” deyimi, yükselme döneminin değil, çöküşün bir yansımasıydı. Rüşvetle servet edinmenin yaygınlaştığı bu dönemde, Müslüman halk içten ve dıştan büyük bir yozlaşmayla karşı karşıya bırakıldı.

MİSAK-I MİLLÎ VE GAZİLERİN RUHU

Meclis-i Mebusan’ın Misak-ı Millî üzerine ettiği yemin, Özel’e göre, Diyâr-ı Rûm’u Darü’l-İslam’a çeviren gazilerin hatırasına yapılmamıştır. Asıl kopuşun burada yaşandığını ifade eden yazar, III. Selim döneminden başlayan Avrupa hayranlığı ve II. Dünya Savaşı sonrası gelen ABD etkisiyle Türklerin hafızasız bırakıldığını iddia ediyor.

KAVRAMLARLA ZİHİNLER ŞEKİLLENDİRİLİYOR

Kolonyalizmi meşrulaştırmak için icat edilen “ileri-geri” ayrımının, zamanla “gelişmekte olan ülkeler” söylemine evrildiğini vurgulayan Özel, bunun Batı merkezli bir aldatmaca olduğunu ifade ediyor. Asıl hedef, fakir ülkelerin zenginleşeceği umudunu aşılayarak zihinsel esareti kalıcılaştırmak.

HAKKANİYETE DAYALI HEGEMONYA

İsmet Özel, yazı hayatını Batı hegemonyasına karşı hakkaniyet eksenli bir denge arayışına adadığını belirtiyor. Gaza Beylikleri’nin neden ortaya çıktığı ya da Osmanlı’nın neden altı yüzyıl sürdüğü gibi soruların karanlıkta bırakıldığını söyleyen Özel, Türk milletinin geleceğini ancak bu temel sorulara verilen sahici cevaplarla inşa edebileceğini savunuyor.

İsmet Özel’in “Osmanlı Mirası” başlıklı metni, Cumhuriyet’in Osmanlı’dan neyi miras aldığı, neyi kaybettiği ve Türklerin gerçek tarihiyle nasıl yüzleşmesi gerektiği üzerine çarpıcı bir muhasebe sunuyor.

GAZA BEYLİKLERİ VE OSMANLI’NIN SIRRI

Modern tarih anlayışına ve Batı taklitçiliğine yönelttiği köklü eleştirileriyle yeni bir tarih bilinci arayışını dayatan Özel’in yazısı şu cümlelerle son buluyor;

“Benim bütün yazı hayatım hegemonyacı Batı karşısına hakkaniyete dayalı bir hegemonyanın konulması üzerinde duruyor. Bu faaliyetin baş göstermesinin kendilerinin ölüm fermanı olacağını bilenler nasıl olup da Gaza Beylikleri’nin ortaya çıktığı sualinin karanlıkta kalması için gayret sarf ediyorlar.

Onlar aynı zamanda Osmanlı Devleti’nin niçin en az altı yüzyıl yaşadığı sualinin cevapsız kalmasından medet umuyorlar. Çünkü Türkeli geleceğine siyasi entrikalarla değil, ancak bu suallerin yerinde cevap bulmasıyla kavuşabilir.

adminadmin