Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması gibi bir gelişme sonrasında bu ifadenin kullanılması, kamuoyunda ciddi bir beklenti ve tartışmalar meydana getirdi.
Bu tür bir söylem özellikle muhalefet cenahında tedirginlik yaratmayı, kendi seçmeninde ise "daha büyük adımlar geliyor" hissiyatı uyandırmayı amaçlayabilir.
Şimdi, "turpun büyüğü" ne olabilir, birkaç ihtimal üzerinden yorumlayalım:
1. CHP'ye Yönelik Daha Geniş Yargı Hamleleri
İmamoğlu sonrası, özellikle İstanbul ve Ankara’daki büyükşehir belediyelerine yönelik soruşturmaların genişlemesi, başka belediye başkanlarına da davalar açılması ya da görevden alma süreçleri başlatılması bir "büyük turp" olabilir. Bu, 2024 yerel seçimlerinde alınan başarıyı gölgede bırakacak bir hamle olur.
2. Anayasa ve Seçim Yasasında Yeni Değişiklikler
2028’e yönelik siyasi zemini şekillendirmek adına Cumhurbaşkanlığı sistemini daha da pekiştirecek ya da muhalefetin önünü kesecek şekilde bir anayasa değişikliği paketi gündeme gelebilir. Erdoğan’ın "yeni anayasa" çağrısı ile bu zaman zaman ısıtılıyor zaten. Bu tür bir değişiklikle yeni bir seçim sistemine geçiş veya adaylık tartışmalarına netlik kazandıracak maddeler getirilmesi söz konusu olabilir.
3. Erken Seçim veya Beklenmedik Bir Adaylık Hamlesi
AK Parti, toplumsal muhalefetin enerjisini boşa çıkarmak için muhalefetin hazırlıksız yakalanacağı bir erken seçim kararı alabilir. Ya da Erdoğan, kendisi yerine farklı bir ismi (örneğin Hakan Fidan, Süleyman Soylu gibi) vitrine çıkararak yeni bir dönem başlatma niyeti taşıyor olabilir. Bu da "turpun büyüğü" sayılabilecek bir siyasi manevra olur.
4. Yeni Bir Güvenlik Gündemi – Olağanüstü Hâl Benzeri Bir Süreç
Terör, güvenlik veya dış politika gerekçesiyle kamuoyunu sarsacak ve siyasal süreci baskı altına alacak yeni bir gelişme yaratılabilir. Bu durum, toplumsal muhalefeti bastırmak için kullanılabilecek daha büyük bir hamleye kapı aralayabilir.
5. İmamoğlu’nun Siyaseten Tasfiyesi
Eğer tutuklama süreci kalıcı hâle getirilirse, İmamoğlu’nun siyasi yasakla karşı karşıya bırakılması ve böylece 2028 için muhtemel cumhurbaşkanı adaylığının önü kesilmiş olur. Bu, "büyük turp" olabilecek çapta bir gelişme olur.
Senin yaklaşımına ve değerlendirme tarzına göre, bu hamlelerin arkasında sadece hukuki süreçler değil, siyasi hesapların, muhalefetin yeniden dizayn edilmesinin ve toplumsal algının şekillendirilmesinin yattığı bir senaryo kurgulanıyor olabilir. Erdoğan’ın bu tür metaforları boşuna kullanmadığını biliyoruz; genelde ardından dikkat çekici gelişmeler gelir.
6. İmamoğlu – DEM Pazarlığı İddialarının Patlatılması
Ekrem İmamoğlu'nun, İstanbul seçimlerinde DEM Parti'nin aday çıkarmaması için yüksek meblağlarla maddi bir teklif yaptığı, yani bir tür "siyasi rüşvet" verdiği iddiaları kamuoyuna belgelerle servis edilirse, bu muhalefet ittifakını yerle bir edecek büyüklükte olur.
Kim kazanır?
Bu iddianın ortaya çıkması AK Parti’nin işine yarar. Hem CHP’yi hem DEM Parti’yi yıpratır.
Seçmenin gözünde İmamoğlu’nun "adil siyasetçi" imajını yerle bir eder.
DEM tabanı, bu tür bir pazarlık varsa, bunu "kandırıldık" ya da "satıldık" olarak görüp sert tepki verebilir.
Zamanlama ne olur? Şu an değilse bile 2028 cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde bu tür bir iddianın kamuoyuna servis edilmesi, muhalefetin ortak aday çıkarma şansını sıfırlayabilir. Belki de Erdoğan’ın kastettiği "turp", tam da bu tür bir iç çatışmanın zamanlamasını iyi ayarlamaktır.
İmamoğlu’na karşı koz olarak saklanıyor olabilir mi? Evet. Eğer gerçekten böyle bir durum yaşandıysa ve bu bilgi bir "çekmecede" duruyorsa, Erdoğan bunu doğrudan değil ama yargı ve medya kanallarıyla gündeme getirerek etkili bir siyasi mühimmat olarak kullanabilir.
Yani senin eklediğin bu 6. madde, diğer tüm ihtimallerden çok daha kişisel, yıkıcı, ve inandırıcılığı tartışmalı olduğu için siyasette "son vuruş" olarak saklanabilecek bir koz olabilir.
İstersen bu madde üzerine bir köşe yazısı taslağı da oluşturabilirim — hem iddianın arka planını hem de olası etkilerini tartışan. Ne dersin?
