Türkiye
Giriş Tarihi : 30-03-2013 09:56   Güncelleme : 30-03-2013 09:56

BÜTÇEDEN BELEDİYELERE AYRILAN PAY 5 KAT ARTIRILDI

AK Parti Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Menderes Türel, sosyal belediyecilik alanında son 10 yılda önemli gelişmeler sağlandığını, bütçeden belediyelere ayrılan payın 5 kat artırıldığını söyledi.

BÜTÇEDEN BELEDİYELERE AYRILAN PAY 5 KAT ARTIRILDI
AK Parti Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Menderes Türel, Güney-Doğu Avrupa Yerel Yönetim Birlikleri Ağı (NALAS) tarafından düzenlenen ''AB Krizine Karşı Sosyal Belediyecilik'' konulu sempozyumun açılışına katıldı.
 
Türel, Bursa Yıldırım Belediye Başkanı Özgen Keskin'in NALAS başkanı seçildiğini anımsatarak, son zamanlarda uluslararası kurumların başında Türk yetkililerin görev almasının gurur verici olduğunu söyledi.
 
Belediyeler arasındaki işbirliğinin, uluslararası işbirliğine katkı sağlayacağına inandığını belirten Türel, bugün yapılacak çalışmaların bu anlamda önem taşıdığını kaydetti.
 
AK Parti Hükümeti'nin uluslararası işbirliğine verdiği öneme işaret eden Türel, uluslararası ve sosyal barış için yerel yönetimlerin sürekli desteklenmesi gerektiğini belirtti.
 
Sosyal belediyecilik alanında son 10 yılda önemli gelişmeler sağlandığını, bütçeden belediyelere ayrılan payın 5 kat artırıldığını anlatan Türel, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın bu gelişmede önemli rol oynadığını dile getirdi.
 
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç
 
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç da NALAS Dönem Başkanı seçilen Bursa Yıldırım Belediye Başkanı Özgen Keskin'in örnek çalışmalarıyla başarılı bir belediye başkanı olduğunu belirtti.
 
Arınç, bugüne kadar yaptığı çalışmaların da önemli olduğunu söyledi.
 
Sosyal belediyecilik alanında çok başarılı belediyeler olduğunu belirten Arınç, ''Bunların hepsi birer güzel örnektir. Çünkü belediyeler vatandaşların en yakından muhatap oldukları ve doğrudan hizmet aldıkları birimlerdir. Vatandaşla birebir temas eden bu birimlerin toplumun nabzını tutması, dünyada neler olup bittiğini izlemesi ve çözümler üretmesi de gereklidir'' dedi.
 
Toplantının ana temasının 2008 yılının son aylarında başlayan ekonomik kriz olduğunu ifade eden Arınç, ABD'de başlayan krizden kısa sürede tüm dünyanın etkilendiğini anlattı.
 
AB'de bu krizin etkilerinin sürdüğünü dile getiren Arınç, AB ülkelerinin küçülen ekonomilerinin daralmaya devam ettiğini söyledi. Kıbrıs Rum Kesimi'nde yaşananların AB içinde ekonomik krizin sürdüğünü ve devam edeceğini kaydetti.
   
''İlişkileri derinden etkileyecektir''
   
Krizin siyasi sonuçları da olduğunu aktaran Arınç, pek çok Avrupa ülkesinde hükümet değişiklikleri yaşandığını anlattı. Arınç, ''Güney Kıbrıs Rum Kesimi AB üyesi olmasına rağmen Rusya ile yakınlaşma yolunu bile aramaktadır. Bu görüntü AB'nin ve Avrupa coğrafyasındaki devletlerin ilişkilerini ve bundan sonraki politikalarını derinden etkileyecektir'' diye konuştu.
 
Kurtarma planlarından ülke yönetimleri kadar yurttaşların da etkilendiğini ifade eden Arınç, bu insanların zaman zaman eylemlerde tepkilerini gösterseler de kaybeden taraf olduklarını söyledi.
 
Kriz ortamlarında çözüm için ilk akla gelenin sosyal politika bütçelerinin azaltılması olduğunu belirten Arınç, bazı ülkelerin sosyal harcamalarda kesintilere gitmesinin fakirleşmeye neden olduğunu söyledi.
 
Türkiye'nin de büyük ekonomik krizler atlattığını anımsatan Arınç, 2001 yılındaki krizde vatandaşın bir gecede fakirleştiğini aktardı. Krizin ardından AK Parti Hükümeti'nin göreve geldiğini ve o günden bugüne ekonominin başarılı bir yönetimle bugüne geldiğini söyledi.
 
Türkiye'de 2002 yılında 4 doların altında geliri olan kişi sayısının nüfusun yüzde 30'unu oluşturduğunu belirten Arınç, bu rakamın nüfus artışına karşın yüzde 2,7'ye düştüğünü kaydetti.
 
Türkiye'nin 2002 yılında yaşadığı sorunu bugün Avrupa ülkelerinin yaşadığını ifade eden Arınç, geliri belli seviyede olan kişilerin bir anda işsiz, mutsuz ve başarısız olduğunu, bu durumlarda sosyal çöküntü ve psikolojik depresyonun önünün alınması gerektiğini bildirdi.
   
''Hükümetler yerelin nabzını tutamayabilir''
   
Kriz ortamında, toplumsal ihtiyaçlar ve beklentilerin daha da derinleştiğini, bu anlarda hükümetlerin merkezi ve makro politikalar ürettiklerinden yerelin nabzını tutamayabileceğini dile getiren Arınç, şöyle devam etti:
 
''Kriz ortamında merkezin yerele yetişemeyeceğinden hareketle sosyal belediyecilik bir çözüm olarak ortaya çıkıyor. Ekonomik bunalım anında iyi hazırlanmış bir sosyal belediyecilik planlaması insanlara rahat bir nefes aldırabilir.
 
Sosyal belediyecilik toplumun ihtiyaçlarını öngören ve kamu kaynaklarının bu ihtiyaçlara uygulandığı bir modeldir. Merkezi hükümetlerin göremedikleri, hesaplayamadıkları durumları yerel yönetimler daha yakından teşhis ederek çözebilir. ihtiyaç sahiplerini tespit ederek kriz ortamının gereklerine göre daha doğru politikaları uygulayabilir. Bu bağlamda ülkemizde sosyal belediyecilik alanında başarılı olmuş çok sayıda belediye vardır. Yaşlılarımız için huzurevleri hatta Yıldırım'da olduğu gibi huzur sarayları, evde bakım hizmetleri, yoksul vatandaşlarımız için temel gıda yardımları, kimsesizler için barınma imkanları, hasta ve yakınları için konaklama imkanları, kadınlarımız için sığınma evleri, çocuklarımız için eğitim destekleri, engelliler sosyal alanlar, hatta insanların dostu olan hayvanlar için barınaklar temin edilmesi belediyelerimizce vatandaşlarımızın imkanlarına sunuluyor.''
 
Sosyal belediyecilik anlayışının Türkiye'de bu kadar yaygınlaşmasının sebebinin tarihten gelen vakıf, komşuluk ve yardımlaşma mirası olduğunu dile getiren Arınç, bu mirasa sahip çıkan belediyelerin özellikle son 10 yılda sosyal belediyecilik alanında tatlı bir rekabet yaşadığını söyledi.
 
Bursa'nın bu konuda örnek bir il olduğunu belirten Arınç, kentteki sosyal belediyecilik uygulamalarından örnekler verdi.
 
Arınç, Yıldırım Belediye Başkanı Özgen Keskin'in bu konuda ilk sıralarda olduğunu belirterek, ''Yıldırım modeli Türkiye'de üniversitelerde araştırma konusu olmuştur'' dedi.
 
Yaşlı, engelli, yoksul, fakir, kimsesiz, bakıma muhtaç kimseler, sosyal harcamadan öncelikli yararlanması gereken kesimler olsa da sosyal belediyeciliğin daha kapsamlı bir vizyon ve misyon üzerine kurgulanması gerektiğini vurgulayan Arınç, uygulamanın ihtiyaç sahipleri önceliğinde, yerel dinamiklerin de aktif rol aldığı, tüm kesimlere yönelik kültürel, sanatsal, eğitsel ve sportif faaliyetleri kapsamasının önemine işaret etti.
 
Bu kapsamlı bakış açısının faydalarının, kriz ortamlarında daha iyi görüleceğini ifade eden Arınç, şu değerlendirmede bulundu:
 
''Bugün ihtiyaç sahibi olmayan kesimler, krizler, buhranlar, kazalar ve zamanla bir anda ihtiyaç sahibi durumuna düşebilirler. Yine bu zamanlarda, suç oranlarında ciddi artışlar görülebilir. 2001 yılında Türkiye ile aynı dönemlerde krizde olan Arjantin'de ciddi yağmalamalar, hırsızlıklar olmuştu. Ülkemizde ise en zor krizlerde dahi bir yağmalama, yaygınlaşmış hırsızlıklar olmadı. Toplumun zor zamanlarda daha büyük panik ve bunalıma sürüklenmemesi için tedbirlerimiz önceden almalıyız, sosyal koruma ve paylaşımı toplumun tüm katmanlarına yaymalıyız.''
 
Avrupa coğrafyasında bulunan ülkelerin içinde bulundukları kriz ortamında, NALAS'a üye belediyelerin sosyal belediyecilik faaliyetlerini tartışmalarını, bir çözüm iradesi ortaya koymalarını önemli bulduğunu kaydeden Arınç, sempozyumda konuşulacak önerilerin, NALAS üyesi belediyelere ciddi katkılar sunacağına olan inancını dile getirdi.
adminadmin