Köşe Yazıları
Giriş Tarihi : 27-05-2012 11:44   Güncelleme : 27-05-2012 11:44

Farkındalık

Misafir Hayatlar (Farkındalık) “Bir sabah uyandım, uyanıp uyanmamanın çok da önemli olmadığı  zamanlarda

Farkındalık
Misafir Hayatlar (Farkındalık)

“Bir sabah uyandım, uyanıp uyanmamanın çok da önemli olmadığı  zamanlarda. Kalksam ne olacak ki dedim;yataktan kalkmanın, yatakta olmakla farkının sıfırlandığı anlarda. Belli belirsiz diğer eylemlerimi de gerçekleştirdim; lavoba, kahvaltı, giyinmek...ve şimdi de bir şeyler olmalı diye kendime soracağımı hissettiğim anda, “hazırlan çıkıyoruz” dedim.

Dalgın, yorgun, belirsiz, amaçsız... hallerle adımlarımı attım sokaklarda . farklı hayatları gördüm etrafta; gülen çocuklar, elele tutuşan sevgililer, çocuğuna kızan anneler, eve ekmek götüren babalar...hepsine kendimi ekledim tek tek. Her hayata koydum kendimi, o kadar köksüz bağsızdım ki, kim bir el uzatsa gidecek gibiydim. Gülen çocuklara sorumluluk sahibi bir abla, kızgın anneye sakinleştirici kızkardeş, ekmeğini hayattan tüm vazgeçmişliğiyle eve götüren babanın kanaatkar kızı... Her şey oldumda bir kendim olamadım sokaklarda.

Aynı hallerle tuttum evimin yolunu. Bir ayağımın gidip, diğer ayağımın başka hayatlar aradığı, başka hayatlara konmak istediği halimle. Kapımı buldum, anahtarımı çıkardım ve başkasının evine, hayatına giren çekingen bir misafir gibi buyur ettim kendimi. Bir misafir gibi oturdum çok da sahiplenemediğim koltuğuma, ev sahibini rahatsız eder miyim diye düşündüm TV yi açarken, acıktım ve bir şeyler ikram edilmesini bekledim; baktım olmuyor, çekingenliğimden çok da taviz vermeden geçtim mutfağa, dolaptaki hazır yiyeceklerden atıştırdım biraz, sonra asıl yemek gelecekmişçesine. Salona döndüm, bana gösterilen yerin dışında oturmanın nezaketsizlik olacağını düşünerek aynı yöne ilerledim. Öyle çok da rahat ettirmedim kendimi, kenara- köşeye her an kalkacak gibi oturdum tekrar. Çok konuşmadım, çok hareket etmedim, ayaklarımı öyle ilk koyduğum yerden de almadım.
   
Belki saatlerce oturdum bu şekilde, çok da istenmediği halde, geç olduğu için evine gönderilemeyen misafir gibi konuk edildim.  Öyle geç saatlere kadar oturup ev sahibini rahatsız etmek istemeyen halimle, müsade istedim ve kalacağım odaya doğru yürüdüm. Üzerime çok da uygun olmayan; biraz dar, biraz da kısa pijamaları giydim, usulca teşekkür ettim ve sabah kaçta uyandıklarını sordum, daha az rahatsız etmek isteyen halimle. Bir saat söyledi ve bana uygun dedim, her saatin uyacağı gibi. Yatağı çok dağıtmadım, usulca battaniyenin içine girdim, yastığı öyle çok fazla kendime göre ayarlamadım, idare etsem yeter dedim, çok da rahat etmek şart değilcesine. Resmi bir iyi gecelerden sonra,  gözlerimi kapadım, har şartta ve durumda değişmeyen hayellerim olmadığı için, günübirlik hayallerle avuttum kendimi ve usulca uykuya daldım...”

Eğer sizlerde kendi hayatını misafir gibi yaşayalardansanız ve de bu durumun “farkındalığına” varmışsanız, şunu bilmelisiniz ki, artık hayatınıza; yeni anlamlar, yeni amaçlar, yeni bakış açıları, yeni insanlar... katma zamanı gelmiştir. Şimdi durun ve hayatınıza anlam katacak şeyleri düşünün ve bir sabah uyandığınızda, yataktan kalkmak için, zamanı yakalamak ve amaçlarınız için uğraşmaya hazır başlayın güne.
 
adminadmin