Fikir
Giriş Tarihi : 04-07-2025 19:13

Gazeteciyi Yere Yatırmak, Toplumu Susturmak Demektir

Bu olay sadece bir kişiye değil, hepimize yapılmıştır.

Gazeteciyi Yere Yatırmak, Toplumu Susturmak Demektir

Samsun’un göbeğinde yaşanan olay, yalnızca bir vatandaşın gözaltına alınması değil, doğrudan halkın haber alma hakkına indirilen ağır bir darbedir. Bir park yeri kavgasını kaldırımdan görüntülemeye çalışan gazeteci Recep Yazgan, görevi başında polis müdahalesine uğradı ve "gazeteciyim" uyarısına rağmen ters kelepçeyle yere yatırılarak gözaltına alındı.

Olayın bütün detayları ortada.

Kamerası açıktı, müdahale anı dâhil her şey kayıt altındaydı. Orantısız güç kullanımı açık. Gazetecinin kimliğini beyan etmesine rağmen yapılan bu işlem, yalnızca şahsi bir hak ihlali değildir.

Bu, gazetecilik mesleğine, ifade özgürlüğüne, daha da önemlisi halkın gerçekleri öğrenme hakkına yönelik bir baskıdır.

Recep Yazgan darp raporu aldı.

Bir gazetecinin tabiri caiz ise tekme - tokat herkesin gözü önünde kelepçelenmesi neyin mesajıydı?

Kamuoyu tepki gösterdi.

Ancak meselenin özü şurada yatıyor: Bugün gazeteciler görev başında engelleniyor, darp ediliyor, gözaltına alınıyor. Üstelik bunu sıradan bir olay gibi göstermeye çalışan bir anlayış var. Oysa bu durum, sıradan değildir. Bu, basının kamu görevini yerine getirmesini istemeyen, hesap verilebilirlikten rahatsız olan bir zihniyetin yansımasıdır.

Gazetecilik, toplum adına denetleme yapar. Gerçeği ortaya çıkarmak, olanı olduğu gibi göstermekle yükümlüdür. Bu görev, anayasal güvence altındadır. Ancak görüyoruz ki sahada çalışan gazeteciler, her geçen gün daha fazla tehditle, baskıyla ve müdahaleyle karşılaşıyor.

 

Bu sürdürülebilir bir durum değildir.

Basın özgürlüğü sadece gazetecilerin değil, toplumun bütün kesimlerinin ortak meselesidir.

Çünkü basın susturulursa, halk körleşir.

Olayları sorgulayan kimse kalmaz. Haksızlık karşısında ses çıkaranlar yalnızlaşır. Gerçekler örtülür, yalanlar normalleşir. Karanlık büyür, korku sıradanlaşır.

Samsun’da yaşanan bu olay, bir kırılma noktasıdır.

Tepkisiz kalırsak, yarın daha fazlasıyla karşılaşacağız. Bugün bir gazeteci yere yatırıldı. Yarın başka bir haberci engellenir, sonra bir vatandaş konuşamaz hâle gelir. Bu gidişat, ifade özgürlüğünü boğar, hukukun üstünlüğünü zedeler.

Sorumlular hakkında başlatılan soruşturma, sadece göz boyamak için yapılmamalıdır. Emniyet güçleri de gazetecinin kamu görevi yaptığını bilmeli, ona göre davranmalıdır. Suçla mücadele ayrı, habercilik ayrı şeydir. Bunu ayırt edemeyen bir uygulama, devleti temsil etmeyi hak etmez.

Bu yazı yalnızca bir meslektaş için yazılmadı. Bu, susturulmak istenen her kalem, her mikrofon, her kamera için bir uyarıdır.

 

Gazeteciliği itibarsızlaştırmaya çalışanlara karşı ortak ses vermediğimiz sürece, susturulan her gazetecinin ardından sessizce eğilen bir toplum oluruz.

O gün o gazeteci yere yatırıldı. Ama bu olay, halkın gözü önünde kamuoyuna indirilmiş açık bir darbedir.

KAPSAMHABER

Ramazan ÇAĞLAR

adminadmin