Köşe Yazıları
Giriş Tarihi : 02-06-2012 15:08   Güncelleme : 02-06-2012 15:08

Misafir Hayatlar (Arayış)

Bir güne daha uyandık

Misafir Hayatlar (Arayış)
Bir güne daha uyandık.Öğrenmiştik ki; hayatı öyle misafir gibi yaşamayacaktık. Bastığımız halı da bizim olacaktı, çayımızı kahvemizi yudumladığımız bardakta. Oturduğumuz koltuk ben sana aitim diyecekti, öyle istediğin gibi yayılabilirsin üzerime, ayağını atabilirsin her köşeme. Bardağını yudumladığın kupan,sana sadık olacaktı,baktığında sana aidiyetini görecektin onda, benimseyecek, her yudumu ayrı bir tad verecekti; televizyonunu açarken öyle düşünmeyecektin,benim diyecektin, şöyle bir gezineyim keyfimce, istediğim programda istediğim kadar kalayım, bir türlü bir program beğenemiyor olmanın kaygısına kapılmadan. Acıktığımda ayaklarım beni mutfağa götürecekti...
..
.öyle dakikalarca kurcalayayım ne var ne yok diye. Keyfime göre hazırlayayım ne yemek istiyorsam. Canım mükellef bir yemek çekiyorsa, çıkarayım buz dolabından etimi, olan sebzelerle de karıştırayım,ısınmaya başlamış fırınıma atayım. Pişmeye başlayan yemeğin kokusu mutfağa yayıldıkça daha bir gurur duyayım kendimle, canım istedi, özendim, bezendim,bir yemek hazırladım diyeyim. Pilavsız olmaz diyeyim, tereyağını koyayım tencereye, kızaran yağa biraz şehriye atayım, bir süre bekleyip pirinci ekleyeyim, kavrulma işi tamamlanınca ketılımdaki kaynamış sudan, pirinç ölçüsünde su dökeyim. Kaynamasını bekleyip kısayım biraz, yavaşça demlenmesini bekleyeyim; öyle acele etmeden, keyfimce hazırlayayım. Salatasız olmaz diyeyim, çıkarayım dolaptan marulumu, havucumu... domates katayım sulandırsada salatayı, severim domatesi diyeyim. Öyle masanın orta yerine kondurayım salata tabağımı; yağını, tuzunu, limonunu son ana bırakayım. Pilav demini almış, fırındaki yemekte kendini bulunca, masayı hazırlama zamanı geldi diyeyim. Evdeki herkese birer tabak çıkarayım, çatal-kaşık derken sofra biraz şeklini almaya başlasın. Oda oda gezeyim “yemek hazır, haydi yemeğe” diyeyim. Şaşırarak baksınlar, nerden geldi aklına dercesine, memnuniyetle karışık şaşkınlıklarıyla “tamam geliyoruz” desinler. Acele etmek gerek diyeyim, salatanın eksiklerini tamamlamalıyım; tuzunu, yağını, limonunu katayım. Sandalyeleri yerleştireyim masaya. Her şey tam ve hazır olmalıya; ketıla su koyayım, yemekten hemen sonra yudumlanması için çayı da unutmayayım, güzel bir yemek ancak kendini o zaman tamamlar ne de olsa. Herkes sandalyedeki yerini almaya başlayınca, fırındaki yemeği servis edeyim, “yanına pilav ister misin” diye sorayım. Tüm tabaklar hazır olunca oturayım ben de, herkesin yanağında gülümsemeyle başlayalım, sohbetler süslesin masamızı. Övüneyim içten içe kendimle,ben yaptım ve bu insanları ben bir araya getirdim diyeyim. Memnuniyetle herkes yemeğini bitirirken, “çay da hazır” diyeyim. Salona geçelim çaylarımızı alıp, sohbet ya, çayı görünce dayanamaz hemen gelir. Başlayalım ordan burdan konuşmaya; sonra herkes işlerine devam için odasına çekilsin. Ben de odama çakileyim bulaşıklardan sonra, bir işi tam yapmanın hazzıyla.
Pencerenin kenarına sandalyemi çekeyim. En çok sevdiğim porselen bardağımdan çayımı yudumlarken, yabancısı olduğum bu duyguyu anlamlandırmaya çalışayım.

Anlamaya başlayayım ufaktan ufaktan. Şu hayata emek vereceksin diyeyim. Sorumluluk alacaksın, değer vereceksin hayatındaki insanlara, değer verdiğini de göstereceksin. Bir şeyler yapacaksın, sen kuracak, kurgulayacak, onları sen davet edeceksin bu düzene. Öyle sürekli hazıra komayı beklemeyeceksin. Anlayacaksın ki; emek verdiğinde, çaba harcadığında daha bir sahipleniyor olacaksın hayatını. Kalkacaksın ayağa, kırarım, dökerim, yapamam demeyeceksin. Kollarını sıvayacak, dalacaksın hayatın içine, alın teri dökeceksin.

Ne yapabiliyorsan, onu yapacaksın elinden geldiğince.

Öyle misafir gibi yaşamayacaksın bir köşede, bir şeylere, bir yerlere davet edilmeyi beklemeyeceksin. Kendini bir başkasının hayatına eklemeyecekesin. Ayakların yere basacak, kendini tanımaya çalışacaksın. Kabul edeceksin yaşanmışlıklarını, tecrübelerini, hatalarını, doğrularını...olduğun noktadan bakacaksın hayata; kaçmayı, göçmeyi düşünmeyeceksin kendinden. Gerekirse; tek başına,bir odaya kilitleyeceksin kendini ve kendine kendinden başka bir çıkış kapısı aralamayacaksın. Biliceksin ki; kendin olan hayatı bulmadıkça, kendini başkalarının hayatına ekleyecek ve orda da misafir bir hayat yaşamaya mahkum olacaksın. 
adminadmin