Bugün, yalnızca insan zekâsını destekleyen bir araçtan çok, öğrenebilen, problem çözebilen ve karar verebilen sistemlerle karşı karşıyayız. Bu dönüşüm, insan beyni ile yapay zekâ arasındaki sınırların giderek bulanıklaştığı bir geleceğin kapılarını aralamaktadır.
Ancak bu sürecin temelinde yatan soru şudur:
Yapay zekâ, insan beyninin eşsiz kapasitesini taklit mi ediyor, yoksa onu aşabilecek bir potansiyele mi sahip?
İnsan beyni, evrimsel süreç boyunca, hem biyolojik hem de zihinsel düzeyde inanılmaz bir karmaşıklık geliştirmiştir. Beyin, yaklaşık 86 milyar nöronu ve trilyonlarca sinaps bağlantısıyla, düşünce, duygu, öğrenme ve yaratıcılığın merkezidir.