Kadın, Felaket, İhanet, Kıyamet…

Hanımefendinin kızının KADEM çatısı altında yaptığı faaliyetler ( İstanbul Sözleşmesi, 6284 skm, süresiz nafaka vb)  nedeniyle Müslüman Türk Milleti olarak ahlaken ve manen başımızın yeterince ağrıdığı yetmiyormuş gibi şimdi de sayın First Leydi bir konuşmasında  “Başkasının (!!!) ahlakından sorumlu olmak kimsenin(!!!) görev tanımı değildir” dedi.

Yani hanımefendi mealen “ Bir kızın amcası, dayısı, ağabeyi, hatta öz babası o kızın veya bir kadının nikahlı kocası o kadının kiminle ne haltlar yediğine, hangi erkekle yatıp kalktığına karışamaz, ona öğüt veremez, yediği nanelere engel olamaz, yaptırım uygulayamaz, karışırsa veya sözlü dahi olsa müdahale etmeye kalkarsa Kadem, başörtülülerin yeşil Feminist derneği Hazar ve diğer Mor Renkli Feminazi derneklerinin zorlaması, baskısı ile meclis de ki sünepe erkek M.Vekillerine çıkarttırdığımız yasalar ile ailesine sahip çıkmaya çalışan erkeklere haddini bildirir, eğer o ahlaklı ve namuslu erkek namusunu koruma, karısına kızına sahip çıkma konusunda ısrarcı olursa onu anasından doğduğuna bin pişman ederiz” diyor.

Tabi bu sözü ganimet bilen “Yeşil ve Mor” renkli Feminazi derneklerinin her zamankinden daha fazla azgınlaşma ve şirretleşmemesi mümkün mü?

Sayın hanımefendinin bu sözlerle Feminazilere verdiği cesaret ve örtülü desteğin yurdumun erkekleri üzerinde ki olumsuz yansımaları azalır mı, yurdumun erkeklerinin maddi ve manevi zararlarının ortadan kalkması söz konusu mu?

Kesinlikle hayır.

Bunları bilen, şahit olan ve bizzat yaşayan erkeklerin eskiden olduğu gibi kadınlara saygı duyması, onları  koruması, kollaması ve onlara değer vermesi, onlarla evlenmesi veya yeniden yuva kurması mümkün mü?

Elbette ki hayır.

Bütün bu gelişmeleri ve sonuçları kim söylüyor?

Her yıl düzenli olarak açıkladığı yıllık boşanma, evlilik rakamları ile TÜİK söylüyor.

TÜİK kim?

Devletin resmi istatistik kurumu.

Peki devlet bu gelişmeleri ve göz göre göre gelen felaketi görmüyor veya bilmiyor mu?

Elbette ki biliyor.

Engel olmak için bir şey yapıyor mu?

Kesinlikle hayır.

Sonuç ?

Her yıl artan kadın ölümleri, boşanma, nüfus artışına rağmen düşen evlilik sayısı ve doğum oranı.

Birkaç yıl öncesine kadar Vatan Millet ve Devlet sevdalısı olduğu halde

--SÜRESİZ NAFAKA,

--6284 SKM,

--İSTANBUL SÖZLEŞMESİ,

--KADIN BEYANININ DOĞRU KABUL EDİLMESİ

vb yanlış uygulamalar ve yasalar yüzünden bütün kadınlara, hatta devletine düşman olmuş, şirret kadınların mağduru, şamar oğlanı çaresiz erkekler ne yapacak?

Evlenmeyecek, aile, yuva sahibi olmaktan kaçacak, kaçak et kesecek, nerede akşam orada sabah günlük yaşayacak. Yani kendisine hayrı olmayan bir erkeğin, aile düzeni kurmaktan korkan bir erkeğin ne vatana, ne millete nede devlete hayrı dokunmayacağı gibi tam tersi millete, devlete yük ve problem olacak.

Sonra…

Sonrası millet ve devlet için felaket.

Çünkü görünen köy kılavuz istemez, hatta içinde bulunduğumuz manzaraya bakılırsa o köyde yaşayanların kim oldukları bile net olarak anlaşılacak kadar yakın.

Hanımefendiyi ve kızını Müslüman Türk Milleti’ne yaptıkları ve yapacakları manevi saldırılar için kendilerine koruma kalkanı ve silah yapan, arpalarını da SOROS ve AB fonlarından temin eden MOR ve YEŞİL FEMİNAZİLER’in önünde bu saatten sonra hiç kimse duramaz artık.

Bu nedenle bizde “Hasbunallâhu ve ni'mel vekîl” diyerek bu zalimleri Rabbimize havale ediyoruz.

Çünkü O hesap ve plan yapanların en güzeli, en güçlüsü ve en hayırlısıdır.

Sizlerde bir milletin ve devletin felaketine sebep olan AKP li başörtülü yeşil feminist kadınların ülkemizin başına bela ettikleri “kadem, Süresiz nafaka, İstanbul Sözleşmesi, 6284 skm” vb feminizm belalarını, hafife almaya, hatta görmezden gelmeye, Perşembe gecesinden attığınız Cuma mesajları ile Müslüman’ca yaşadığınızı ve ölünce de cennete gideceğinizi düşünmeye devam edin.

Abdullah BİR