Çarşamba'yı Sel Aldı Türküsünün Hikayesi

Servet ZEYREK

31-01-2017 13:44

Bir Çarşambalının memleketinden ayrılıp gurbete gittiğinde, nereli olduğu sorusunun ardından vereceği "Çarşambalıyım" cevabından sonra muhatabı olduğu ilk soru "Gerçekten Çarşamba'yı sel aldı mı?" sorusu olacaktır. Tabi ki, Çarşamba'yı sel alıp almadığının merak edilmesinin sebebi "Çarşamba'yı Sel Aldı" türküsü. Kendisi de Çarşambalı olan rahmetli Yıldıray Çınar, anonim olan "Çarşamba'yı Sel Aldı" türküsünü tüm Türkiye'de meşhur etmiş ve 1970 yılında Çarşamba'da türküyle aynı adı taşıyan "Çarşamba'yı Sel Aldı" adıyla çektiği filmle de hem Çarşamba'nın hem de türkünün tüm Türkiye'de tanınırlığını kuvvetlendirmiştir. Sonraki yıllarda türküyü Adalet Büyükkaya'dan Hülya Polat'a, Orhan Hakalmaz'dan Mahsun Kırmızıgül'e, Burçin'den Yavuz Bingöl'e birçok şarkıcı seslendirdi ve türkünün namesi ve sözleri hem zihinlerde hem de gönüllerde yer edindi.

Gelelim şimdi de Çarşamba denince ilk akla gelen "Çarşambayı Sel Aldı" türküsünün hikayesine... Turgut Çeviker'in hazırladığı "Çarşamba Kitabı I" adlı eserde türkünün hikayesi şöyle anlatılmış:

"Ahmet, Abdal Deresi'nin kıyısında yerleşmiş yoksul köy ailelerinden birinin oğluydu. Baharla birlikte -yıllarca süren- karasevdası karşılık bulmuş, Melek kalbini açmıştı. Kısa zamanda yüzük takıp, nişanlandılar.

Ahmet, yapraklar sararmaya durduğunda orduya yollandı. Melek ise gözyaşlarıyla baş başa kaldı. Ağaoğlu Mehmet Ali, Melek'e göz koydu. Ahmet'in arkadaşları ne kadar uyardılarsa kar etmedi. Melek reddetti Mehmet Ali'yi. Bunun üzerine Ağaoğlu adamlarıyla Melek'i dağa kaldırdı. Kötü haberi kuşlar uçurdu Ahmet'e... Kısa günde uçageldi aşkın delikanlısı. Kuşandı atını, silahını; arkadaşlarıyla düştü yollara. Dağ tepe demedi gece gündüz Melek'i aradı.

´Meleeeeek... Meleeeeek...´ diye çığıra çığıra sesi uçtu.

Önce bir çakal yağmuru uç verdi. Sonra şimşek, şimşek içinden çıktı. Çatırdadı koca gökyüzü. Işınlar sonsuz yeşil ovayı renkten renge soktu... Ne yağmur, ne silinen izler, aşkın atlılarını durduramadı.

Tufan ikinci kez yaşanıyordu sanki. 

Yağmur Yeşilırmak'ı boğuverdi. O uçsuz bucaksız ova kaynayarak akan bir göle dönüştü. Caniklerden aşağılara doğru bir çığ gibi önüne kattığı her şeyi sürükledi sel. Evler, insanlar, bebek beşikleri, hayvanlar, öküz arabaları, ağaçlar, büyük küçük kayıklar Çaltı Burnu'na doğru sürükleniyordu.

Sonunda duruverdi yağmur. Güneşle parladı yeşil cennet. Usul usul bir gökkuşağı belirdi... Sular günbegün çekildi... Çekildikçe hayat yeniden kurulmaya başladı. Yaralar sarılıyor, evler onarılıyordu. Abdal Deresi'nin -Yeşilırmak'a katılmak üzere- döküldüğü yamanın başında ahali toplanmaya başladı. Derenin eğimle indiği yamanın dibinde büyük bir kaya parçası vardı; onun üstünde ise iki insan. Melek ile Ahmet'ti onlar. El ele tutuşmuş sırtüstü öylece yatıyorlardı. Ahali, sel acısını unutmuş, onlara yanıyordu. Hüzün yerini gözyaşına bıraktı... Taş, yedi yerinden yarıldı ve her birinden bir servi boyu su fışkırmaya başladı.

Bu hazin aşka doğa gözyaşı döküyordu.

Ahali, şaşkınlığın ardından dualar okumaya başladı. Dualar içten mırıltılara. Yıllardır can alan sellerle örselenmiş insanların acısını dile getiren dizelere dönüştü.  

İşte rivayet ol rivayet... Derler ve hikaye ederler ki Çarşamba'yı Sel Aldı türküsü bu acı mırıltılardan doğdu.

Yedi yerinden su fışkıran kayanın olduğu yerde bir su değirmeni kuruldu. Ve o yöre o gün bu gündür Değirmenbaşı olarak anıldı. Çınar ağaçlarının gölgelediği ahşap değirmenin yedi taşı vardı. Yedi oluğuna su veren set üzerinden yedi kez yürümek, sağ ve sol omuz üzerinden yedişer kez su atmak uğur sayıldı. Her Hıdırellez'de bu yaşandı..1970'lerde değirmenin yıkımına değin bu gelenek sürdü."

 

Servet ZEYREK

DİĞER YAZILARI Siyonizm’den Daha Tehlikelisi Siyonist - Evanjelist İttifakı 01-01-1970 03:00 Gazze, Ah Gazze Dün Sreprenitsa, Bugün Gazze... 01-01-1970 03:00 “I Love Me” Mi? 01-01-1970 03:00 Hikâyecinin Hikâyesi 01-01-1970 03:00 Hicretin Altyapısını Hazırlayan Sahabî 01-01-1970 03:00 Sorumluluk Bilinci 01-01-1970 03:00 Son Günlerde Değersizleştirilen İki Dinî Kavram: Şükür ve Sabır 01-01-1970 03:00 40 01-01-1970 03:00 Moda Karşısında Müslüman'ın Tavrı 01-01-1970 03:00 Haz, Mutluluk, Huzur 01-01-1970 03:00 Kur’an’ın ilk emri “oku” mu! 01-01-1970 03:00 Eşik 01-01-1970 03:00 Islak 01-01-1970 03:00 Bir Başka Açıdan Arz-I Mevûd (Vadedilmiş Topraklar) 01-01-1970 03:00 Osmanlı'nın Son Dönem Ulemasından Çarşambalı Ahmet Hamdi Efendi 01-01-1970 03:00 İslamcılık Ve Türk Dünyası 01-01-1970 03:00 Mevlid-İ Nebi Haftası Ve Peygamberimizin Örnekliği 01-01-1970 03:00 Hız Ve Haz Çağının Popüler Akımı: Deizm 01-01-1970 03:00 Edebiyatımızın Kayıp Yılları: Wattpad Edebiyatı 01-01-1970 03:00 Kurban: Rabbine Yaklaşma 01-01-1970 03:00 #İyikiVarsınEren 01-01-1970 03:00 Teog Tercihleri Ve Samsun'da Yeni Tip Okullar 01-01-1970 03:00 Her yer imam - hatip mi oldu? 01-01-1970 03:00 Türkiye Dindarlaşıyor Mu? 01-01-1970 03:00 Şaban Kuzgun'un Şahsiyeti ve İlim Dünyasına Katkıları 01-01-1970 03:00 Sadece Bir Ay… 01-01-1970 03:00 Çarşamba'yı Sel Aldı 01-01-1970 03:00 Dil, Değişim Ve Yabancılaşma 01-01-1970 03:00 Evlendir/Me/Me Programları Veya Algı Yönetimi 01-01-1970 03:00 Helal Sertifikası Almak 01-01-1970 03:00 Bir Temcit Pilavı Hikayesi: Hukuk Fakültesi'nin Samsun'a Taşınması 01-01-1970 03:00 Çarşamba Doğumlu Milletvekili ve Senatörler 01-01-1970 03:00 Ego, Sekülerizm, Çıkmaz ve Mutluluk 01-01-1970 03:00 Geç Kalmış Bir Yazı Dayım İbrahim Kartal 01-01-1970 03:00 Çarşambamızın Önemli Değerlerinden: Şaban Kuzgun 01-01-1970 03:00 Var mıdır, hacer gibi ana? 01-01-1970 03:00 Çarşamba Talle Ve Yer Isimlaa (Çarşamba Tarla Ve Yer Isimleri) 01-01-1970 03:00 Cemaat Ve Tarikatlar 01-01-1970 03:00 Allah Rızası Anonim Şirketi 01-01-1970 03:00 Yeni Paralel Yapılar İhtimali 01-01-1970 03:00 Rtük ne iş yapar? 01-01-1970 03:00 Âdem Abi… 01-01-1970 03:00 Sofuzade Seyyid Hasan Efendi ve ‘Mecmâ’ûl Âdâb’ Adlı Eseri 01-01-1970 03:00 ŞİDDET VİDEOLARINI ANLAMA KILAVUZU 01-01-1970 03:00 İSLAMCILIK VE TÜRKLER 01-01-1970 03:00