Kategorilenmemiş
Giriş Tarihi : 01-01-1970 03:00

DURSUN ALİ TÖKEL NEDEN YAZMIYOR?

Mesleği insan davranışları olanlar insanı sınıflandırmayı sever. İlle de bir kategoriye girmeli ya da bir yerde tanımlanmalıdır insan.

DURSUN ALİ TÖKEL NEDEN YAZMIYOR?
Bu insanın kendiliğini keşfinden sonra önemli bir haslet olup çıkmıştır. Her ne kadar bazı kusurları sayılsa, herkesi bir çerçevede toplamak mümkün olmasa da şimdi de bir kategorilerime işine de biz girişelim. Her sınıflama bir hatayı içerir düsturunu unutmadan…

İnsan kısım kısım… Kimi okur. Kimi yazar. Kimi konuşur. Kimi yapar.

Okur insan; kitapların peşindedir. Okudukça derinleşir. Detayların, estetiğin ve ruhun hasreti onda yeni okumalara neden olur. Dünyasını okumaları ile şekillendirir. En nihayetinde okuduğundan dünyaya,  dünyadan okuduklarına ulaşır. Kendine bir anlam yapar sayfaların arasından. Anlamında daralır, ya da anlamı açar onu yeni dünyalara.

Yazan insan; sözün ötelere ulaşmasının ancak yazıyla mümkün olduğu bilincini kavramıştır. Yazmak eyleminin derinliğine dair bir inanç taşır. Bilir ki söz uçar yazı kalır. Her kalem darbesi, klavye tıkırtısı ile eritir karanlığı. Kelimeleri seçerken bir dünya tercihinde bulunur.

Konuşan insan; sözün büyüsüne kapılmıştır. Söz, ki; başı eden yerinden, onun için eylemin merkezidir. Söz etmek, söze gelmek, söz edilmek, sözünü esirgememek için yaşar. Sözde olmak, var olmak gibidir. Sözü geçiyorsa eğer gücün başka bir delili aranmaz. Sözü edilmiyorsa heyhat… ne hüzün, ne hüsran.

Yapan insan; bir hareket merkezidir. Eylemin kalbini tavırlarında şekillenen davranışlarıyla bulur. Var olmak davranışlarında gizlidir. Varlığı duruşunun gücüyle şekillenir.  Kuru lafa, eyleme geçmeyen bilgiye, rotatiflerde solgun metinlere aşina değildir. Kimi davet edecekse, eylemin mekanında konuk eder. Var olma sancısına bir adım daha ileri giderek cevap verir.

Peki hepsi bu kadar mı? İnsanın kısımlığı meselesi bununla sınırlanamaz elbet. Bu hasletler birbirini içerse de çok az insanda her biri aynı anda beceri alanında vaki olur.  Her bir yan bir diğerinin ya besleyicisi, ya da daraltıcısı olur. Baktığınız yere, bakacağınız şeye göre ekleyebilir çıkarabilirsiniz. Bizim baktığımız yerden bir beşinciyi ekleyecek olursak; bütünü dengede tutan insanı konuşmak gerekir. Yani, yazan, konuşan, okuyan ve yapan insan…

Okumaları ile derinleşen, yazıları ile düşündüren, sözü ile davet eden, eylemi ile örnek teşkil eden insan… Şöyle bir bakındığınızda etrafta çok olmadıklarını görürsünüz. Daha geçenlerde internet mahfillerinde okuduğum bir soru var. “O söylediğinde doğrudur diyeceğiniz kaç insanımız var?”
adminadmin