Ak Parti yeni iktidara geldiği zamanları hatırlıyorum.
Hele bayramlaşmalar, muhteşem kalabalıklar, samimiyetle sarılmalar, yüzlerde gülücük, vekiller, başkanlar, teşkilat mensupları her gelenle tek tek ilgileniyor.
Vatandaşın dertleri tek tek not ediliyor; ilgilisine havale ediliyor ve sonra da takip ediliyordu.
Sonralarını takip ettim.
Uzun süre eski heyecan devam etti ama son yıllardaki bayramlaşmalar ki geçen sene pandemi nedeniyle cılızdı ama bu sene katılanlara baktım.
İstisna kabilinden bile atanmış, seçilmiş in dışında kimse yok;
Yeniden seçilmek isteyen yerel idareciler ve çevresindekiler,
Yerini muhafaza etmenin yolunun partiden geçtiğini zanneden bürokratlar ve çevresindekiler,
Bir yerlere atanmanın yolunun partiden geçtiğini zannedenler ve çevresindekiler…
Yani seçmen yok seçmen…
Tamamen kopmuş teşkilattan da vekilden de belediyeden de.
Körler ve sağırlar bir birini ağırlıyor parti bayramlaşmalarında…
Sonra da ‘devlet, millet kucaklaştı’ şeklinde klasik, alışıldık yalanlar…
Peki, bu tabloya rağmen Ak Parti nasıl ayakta?
İşte yanlış bilinen de bu.
Ak Parti teşkilatı, vekili, başkanı, seçilmişi diye bir şey yok.
Onlar kendi derdinde.
Ayakta olan ve dimdik mücadele eden tek kişi, er kişi, Recep Tayyip Erdoğan var..
Gerisi fasa fiso...
Milletin feraseti, bu milleti, bu ülkeyi, bu toprakları, bu vatanı, bu ümmeti dert edinen Başkan Recep Tayyip Erdoğan’ın dertlerini dert edindiği için ayakta…
Milletin feraseti, her kelimesinde on yalan söyleyen sair parti liderlerinin Allah muhafaza iktidara gelirlerse başına nelerin geleceğini bildiği için ayakta…
Milletin feraseti, zillet ittifakının, yıkım ekibinin memleketin hiçbir meselesini halledemeyeceği gibi, Amerika’dan fonlananlarla, terör sevicileriyle el ele kol kola olduğunu gördüğü için ayakta…
Sadece Anadolu’da değil, Ortadoğu’da, Afrika’da, Asya’da, dünyanın dört bir yanında gece gündüz Tayyip Erdoğan’a dua edildiği için ayakta…
Vesselam…