Köşe Yazıları
Giriş Tarihi : 18-05-2012 21:11   Güncelleme : 18-05-2012 21:11

Yıllar sonra okunacak bir mektup…

Seni, yıldızlarla ayın dans ettiği o çöl gecesindeki hisse, yıllar sonrası için saklamıştım

Yıllar sonra okunacak bir mektup…
Seni, yıldızlarla ayın dans ettiği o çöl gecesindeki hisse, yıllar sonrası için saklamıştım. Yüzünden kayarak bir yıldız bulana kadar saklımdın…
 
O kadar derinden “âh” çekmeseydin keşke; duyulmak ihtimalini de inletmemiş olurdun… Kim bilir belki o kitaplıkta bir “ah” miktarı kaybolabilirdik… Çünkü saklımdın…
 
Hatırlıyor musun, ayın üzerimize düşecek kadar yakın olduğu bir geceydi, ellerimi uzatsam dokunacak gibiydim aya; ama sana sunmuştum. Hatırlıyor musun?
 
 Hatırlıyor musun, herkes evinde mutluluğuna sarılmış uyuyordu, ben… âh zavallı ben, senin yalnızlığınla, yalnızlığının nöbetini tutuyordum. (Garip şey insan yalnızlığa sarılamıyor.)
 
  Hatırlarsın, ortak bir an için sözleşmiştik; Beyrut Havalanı… Sonbahar da, son olsun diye… Ayın tekli bir günü, tek bir gün için… Günlerden ne olduğu mühim değildi, sadece gün sabaha doğruyken olmalıydı; sözleşmiştik.
 
  Üç günde başlamıştı her şey: birinci gün ben sana, ikinci gün sana bana, üçüncü gün artık tamamdı… Bir gün için her şey hazırdı, sahi bunu da hatırlar mısın?
 
  Ben hatırlıyorum, biliyor musun? Yine böyle gözlerimin kapandı kapanacak olduğu bir geceydi, gece ağırdı, ne de olsa geceydi… Ben bir deniz kenarında, sen bir bulut altında, her ikimiz de ıslanma ihtimaline yakın… Hatırlıyorum, cevabından korktuğum bir soru sormuştum sana, sen cevaplayınca, her ikimiz de sırılsıklam olmuştuk… Elindeki kadeh kırılmıştı, sigaram sönmüştü, şarabın kırmızısı “bize” sıçramıştı, ilk kez “biz” olmuştuk. Sadece, sadece “Sevgili Edith, bir yudum şarabım, sevgili Edith” diyebilmiştin. Bu kadarcıktı… Üç gün, üç gece, sonra üçümüz: sen, ben ve şarap…
 
Ben hatırlıyorum, ne çabuk da kuruduğumuzu, kütüphanenin saklı kapısının ardındaki rutubet kokusunda, ne de çabuk…
 
İşte o an aceleyle sözleşmiştik, duyulmadan kaybolabilmek için, ben bir düş içinde yok olmayı, sen yıllar sonrasında hatırlanacak bir anıyı seçmiştin.
 
Hatırla lütfen ve hatırlamış ol… O gün, bugün. Ne de çabuk geldi, ben o düşten uyandım, sen de o ânı hatırla lütfen, yıllar sonrasına, yaşlılığına seçtiğin o anıyı hatırla lütfen…
 
Unutma ihtimalini düşünemiyorum bile, sen farkında olmadan, kadife ceketinin iç cebine iliştiriyorum bu mektubu, eskiciden önce senin okuman dileğiyle…
 
Sevgilerimle
 
Bir gece için sözleştiğin bir yudum şarabın Edith
adminadmin