“Allah göklerin ve yerin nurudur.
Onun nurunun misali, bir lâmba yuvası gibidir ki, onda bir kandil vardır.
Kandil de cam fanus içindedir.
Cam fanus ise, inci gibi parlayan bir yıldıza benzer ki, ne doğuya, ne de batıya ait olmayan mübarek bir ağacın yakıtından tutuşturulur.
Onun yakıtı, kendisine ateş dokunmasa bile ışık verecek kabiliyettedir.
O nur üstüne nurdur.
Allah dilediğini nuruna kavuşturur.”(43/35)
Risale-i Nur’da yukardaki ayet-i kerimenin elektrikle ilgili birçok sırları ve kapalı konuları ihtiva ettiğini,
konunun ihtisas sahibi olan bilim adamlarınca sahip çıkıldıkça çok orjinal bilimsel konuların ortaya çıkacağı tartışılmazdır.
“Âyeti, pek çok envara, esrara işaretle beraber elektriğe dahi remz ediyor. Cümlesi, o remzi ışıklandırıyor.”(2/264)
(resim)
Elektrik enerjisi kullanan aydınlatma araçları (ampul)
(resim)
Elektrik devresi ve ampulleri
Burada, "inci gibi parlayan bir yıldız" benzetmesi bize ampulü bildiriyor.
"ateş değmeden aydınlatan yağ" ile de elektriğe işaret edildiğini,
ayeti okuyan rahatlıkla anlamaktadır.
Kur’an Ayetleri Allah’ın kelamı olduğu için mucizedir.
Yani bir cümle,
bir kelime ve
hatta bir harf çok manalar ifade etmektedir. Yerine göre bir harfin ifade ettiği şeyler kitapları doldurur.
Bu ayeti kerimenin üslubundaki ulvilik ve derinlik ve bilhassa teşbihler, müfessirler tarafından çok başka manalar çıkarmaya da elverişlidir.
Siz şimdi geliniz de tekrar tekrar ifade ederek dikkatleri bu konunun üzerine çekmeyiniz?
Şayet enerji kaynakları ve elektrik olmasa idi, bilim, sağlık, ziraat, inşaat, maden, kimya, teknoloji, otomotiv, savun sanayi, bilgi teknoloji sanayi vb. alanında ne yapılabilirdi.
O halde hem bilimle uğraşıp ve hem de bilim için olmazsa olmazları umursamaz görerek, kendi kendine olduğu, tabiat yaptığı, tesadüfen olduğu hezeyanlarına kapılmak, bilim adını utanç vericidir.